Bilir misiniz, oğlunun eline testiyi verip suya yollayan babanın, daha ilk adımda ona patlattığı tokatın hikayesini? Can havliyle oğlanın elinden kayan testi kırılır ama o delikanlı gelecek suyun ve emeğin kıymetini öğrenir! Umarım Van''daki bu deprem, böyle bir tokat olur herkese… Beyazıt Öztürk güzel dedi yardım kampanyası akşamı! "Öle öle öğrenmek" yakışmıyor artı bize…
30 senedir teröre verilen canın sebebi, doğru dürüst belirlenemeyen ve devamı olmayan devlet politikası! 17 Ağustos 1999''dan bu tarafa yaşanan büyük depremlerde kaybettiğimiz yüzlerce insanımız da yıllardır önüne geçilemeyen ihmal ve ayıpların sonucu… İşte hala Kuzey Irak''da terörist avında, Van''da da can kurtarma derdindeyiz! Van''daki depremde adını mucize koyduğumuz 40-50 kurtarma ile kaybedilen 500''ü aşkın canda teselli buluyoruz. Terör kalleş, deprem doğal afet ama ne yaparsan onu biçiyorsun bu hayatta… Eğer hala gencecik çocuklarımızı dağlara sürüp hain baskınları tepeden seyredersek, peynir ekmek gibi bina yapılmasına izin verirsek toplanan ne 50 ne de 100 milyon liralar yeter bu yaşanan acılara… Asıl önemli olan gücü toplamak veya birlik olmak değil, o gücü her zaman göstermek ve en iyi şekilde kullanmak! Kanal D''nin canlı yayınında toplanan 60 milyonun üzerindeki yardım kampanyasını seyrederken şunları düşündüm. Acaba orada toplanan ekranın sevilen yüzleri, her hafta bir araya gelir mi? O geceye imza atan 12 televizyon kanalı sorgular mı acaba her ay, ülkede DASK (Van''da 2010 itibariyle %''de 9 ) sigortası olan bina sayısının kaça ulaştığını… Benim değerli yer bilimci hocalarımın ağzından çıkan her tespiti sonuna kadar takip eder mi? Deprem kuşağı üzerindeki her yerleşim biriminde ne kadar "Acil Durum" malzeme ve ekipmanı olduğunu kamuoyuna duyurur mu? Bu yetmez deyip ortalığı ayağa kaldırır mı? Ülkede kaç tane daha Veli Göçer olduğunu bulur mu? Deprem olmadan vatandaşın oturduğu evin sağlam olmadığını, ona bir telefonla söyler mi? Çünkü ben biliyorum ki; depremin çaresi oturulan evin kalitesinde saklıdır! İTÜ''deki hocalarım, "Fay hattı eğer iki bacağınızın ortasından geçmiyorsa deprem sizi öldürmez, oturduğunuz bina öldürür" derdi. Şimdi söyleyin bana, bu depremin fay hattı kimin neresinden geçti de bu kadar insanımız öldü acaba? Gönderilen çadırların ihtiyaç sahibine ulaşıp ulaşmadığı, Kızılay Başkanı''nı "entrese" etmiyorsa, kimler bu çadırları onlara ulaştıracak? Peki bu çadırları oralarda parayla satanlar kim? Nedir ve nedendir bu milletin para kazanmak için bir çadırı çalma ve satma ihtiyacı? Kimin ayıbıdır bu? Kimin ihmali ve umursamazlığıdır? O bir kilometrelik çadır sırası kimin suçudur acaba…
Aklın yoksa, yüreğin yetmez hayatta kalmaya!
İster beğen ister beğenme, al sana son örnek Kaddafi… Hani şu 40 kusur sene Libya''da diktatörlük yapan asker! Kişi başına düşen 200 dolarlık yıllık geliri 15 bin dolara çıkaran, dünyaya 1 kuruş borcu olmadan kafa tutan ve özellikle bizim yıllardır çare bulamadığımız terör örgütüne dünyada destek çıkmayan tek lider, bu sona nasıl geldi dersiniz? Menfaatleri çerçevesinde karşısına dikilen dünya güçlerinin kötü ama tek akıl gücü sayesinde! Kaddafi düşmeli, Libya hem yer altı zenginlikleriyle hem de tüm nüfusuyla dünya ekonomisine katılmalıydı… Oldu mu, oldu! Yüreğini ortaya koyarak mücadele edenlerle aklıyla hareket edenlerin ulaştığı noktalara bence en güzel örnek… Kimileri aklıyla her zaman geleceğe hükmederken, kimileri de yüreğiyle ya tarihe geçecek birkaç zafer kazanıyor ya da böyle tarihin altında kalıyor…
Toplanan yardımın faydası…
Kimine göre 80 okul, 70 yurt, 50 civarı hastane… Dünyayı barındıracak çadır, her gün teyyareden atılacak kadar çok gıda malzemesi… Bence bunların hepsi bir kenara, kurtarılacak canlar bir kenara! Bakalım, bundan sonra olası bir büyük depremde ne yapacağız? Benim kıstasım, yıkılan bina sayısı ve kurtarılan canlar olacak! Acaba derin yaralar sarmak yerine, en az yara ile atlatabilecek miyiz? Eminim elbette atlatırız. Çünkü biz Cumhuriyet''ten bu tarafa olduğu gibi çok büyük bir devletiz! Tek derdimiz kullanamadığımız aklımızdan ötürü gömüldüğümüz detaylarda kaybettiğimiz zaman…
