|
Tekerlek tümsekte

Büyük romancı Cengiz Aytmatov''un, "Kopar Zincirlerini Gülsarı" romanını okuyanınız var mı bilmiyorum. Bir at, ağır yük arabasını taşıyor. Yokuş yukarı yük taşımanın zorluğu da ortada. Araba ağır yüküyle birlikte tepede kalakalıyor. Hayli sivri tepenin bir yanında ağır yük arabası, öbür yanında mecali kalmamış yorgun at!.. At yükü asılıyor, bir adım daha, bir adım daha.. Fakat gücü yetmiyor. Yük arabası ise geriye doğru meyilli arazide dengede duracak halde değil, durmaksızın atı geriye asılıyor.

Sanma bu tekerlek!..

Yaşlı Kırgız anası Tolunay''ın, İkinci Dünya Savaşı yıllarında, yani erkeklerin savaşta olduğu bir dönemde yaşadığı çaresizliği anlatan bu roman; bugün aynen Fazilet Partisi''nin durumunu hatırlatıyor insana. Bir tepenin iki yakasına iki yük binmiş, dengede duruyor. Genel Merkezciler kongreyi kazanmakla beraber, boğazlarına kılçık değil sanki bir yumruk tıkanmış gibi. Ne kendilerinin, ne de başkalarının içine sinen bir zafer bu!.. Tam bir Piruz Zaferi anlayacağınız. (Şimdi içlerinden geçiriyor olmalılar: Ne olurdu, aradaki fark biraz daha fazla olabilseydi)

Yenilikçi olarak adlandırılan grubun da durumu aynı. Ne olurdu, 50-100 oy daha olabilseydi!.. Yani atın gücü yetseydi de, tekerlek tümseği aşabilseydi.

Bu haliyle Fazilet Partisi Kongresi, tam tamına 1987 referandumunu hatırlatıyor. Siyasî yasakların kaldırılması referandumunu. Yüzde 49,5 ile yüzde 50,5 gibi iki oran!.. Yasaklar kalktı, fakat ne Özal''a ne Demirel ve Erbakan''a sindi. Herkes olduğu yerde dondu kaldı.

Şimdiki durum da maalesef bundan farksız. Kimsenin içine sinmiş gözükmüyor. Ve orta yerde büyük bir şaşkınlık kol geziyor.

Keşke ama keşke, genel merkezin kör inatçılığı tutmasa da, Melih Gökçek''in aklı selim arayışına yol verilebilseydi. İki tarafı da tatmin edecek müşterek bir genel idare kurulu listesi çıkarılabilseydi. Ya da çoktan seçmeli bir liste!.. Ne kadar iyi olurdu.

İşte bu inat tablosudur, bütün vicdanların üzerine şimdi ağır bir yük gibi binen. Bu inat, her geçen gün, parça parça eriyip bitecek, sararıp solacak mı? Yoksa bir fırsatını bulup, yeni baştan azgınlaşacak mı? Maalesef bilemiyoruz.

Recai Bey kendisi olacak mı?

Bu bakımdan en büyük sorumluluk Recai Bey''e düşüyor. Ama maalesef bunca kaosun, keşmekeşin, irade meflûciyetinin sorumluluğu da Recai Bey''den kaynaklanmadı mı? Yalım Erez''in Başbakan adaylığından, Küskünler harekâtından, Demirel yandaşlığından tutun da, daha nerelere kadar. Maalesef Recai Bey hiçbir zaman kendisi olamadı. Ne kendisini seven ve destekleyenlere karşı, ne de kendisine emanet tevdi edenlere karşı!.. Hiçbir zaman, "Hayır!.. Ben böyle düşünüyorum, aksi halde ben yokum!.." diyemeyen bir liderlik düşünebiliyor musunuz? Bu bakımdan son iki yıllık çürümenin yarı yarıya sorumluluğu Recai Bey''e aittir.

Şimdi Recai Bey konuşuyor; Birlik, bütünlük, kardeşlik!.. Aklı olan bu yalamalaşmış kelimeleri ağzına bile almaz. Bölünme olmayacak, yel kayadan ne koparır cinsi sözlerin, şu anda hiçbir kıymeti harbiyesi kalmamıştır. Sadece mevcut zaafın ve tehlikenin derinliğini vurgulamaktan başka!..

Kongre dolayısıyla Bülent Arınç''ın, son derece vicdanî ve muztarip tesirler üreten konuşmasını da anmak icap ediyor. Kongrenin giderek olumsuzlaşan havasını Bülent Bey''in son derece bilinçli, iradî ve kitlelerin kalbini avucunun içine almasını bilen hitabetinin tersine çevirdiğini; aynı şekilde Melih Gökçek''in konuşmasının da çok etkili olduğunu ve 521 oyun ancak böyle sağlanabildiğini, önemine binaen kaydetmek gerekiyor. Bu kongrenin sonucunu tayin eden bu iki konuşma olmuştur. Benim tavsiyem, Abdullah Bey''le beraber bu üç konuşma, tek bir kitapçık halinde basılmalı ve teşkilâtlara dağıtılmalıdır.

Numan Bey''i tebrik

Burada bir hakkı teslim sadedinde söylüyorum.

Kongrenin en güzel, vukuflu konuşması ise İstanbul İl Başkanı Numan Bey''e âitti. Açıkça ifade ediyorum, ben ilk defa Numan Bey''i dinledim ve bu muhteva ile iftihar ettim. Burada ne Gelenekçiler''de, ne Yenilikçiler''de rastlayamadığımız bir Türkiye ufku, Türkiye birikimi ve şuuru var. Hem de tadında ve dozajında bir idealizmle beslenen bir konuşma. Ve bu konuşma eminim, o kongreye lâyık değildi. İtişip kakışma varken, orta yerde ihlâssızlık kol gezerken!.. Gene de hayır. Bu konuşma gerçekten isabetli oldu ve tabanlar Numan Bey''i tanımış oldu. Ayrıca da bu muhteva hem kendisini tarihe emanet etti, hem de istikbale dönük bir yüzü vardı. Fazilet''in geleceğinde öyle sanıyorum ki, hangi tahavvülât başgösterirse, orada mutlaka Numan Bey''in bir yeri bulunacaktır. Fazilet''te kongre sonrası beklenen gelişmeleri ise ele alacağız.

24 yıl önce
Tekerlek tümsekte
Ne tür bir özerklik? Kimin için özerklik? Niçin özerklik?
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...