|
Washington"da son, İstanbul"da ilk 48 saat
RICK PERRY OLAYI

Cumhuriyetçi Parti''nin başkan adaylık yarışında “Ben de varım” dediğinde dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Ancak, yarışın resmen start aldığı Iowa''daki ilk seçim henüz yapılmadan haftalarca önce, Cumhuriyetçi rakipleri arasında bir türlü orta sıranın üstüne çıkamadı.

“Hımm, Teksas''tan yeni bir başkan daha çıkabilir mi?” düşüncesi, konuşmaya başlamasından kısa bir süre sonra yerini “Hayır, çıkmaz” düşüncesine bıraktı.

Güney Carolina seçimi öncesi Fox News''ta katıldığı tartışma programında Bret Baier''in, üzerinde çalışıldığı her halinden belli olan Türkiye ile ilgili sorusuna neresinden bakarsanız bakın “berbat” bir cevap vererek final yaptı Perry. Türkiye''deki son durum, basın özgürlüğü, kadın cinayetleri, askeri konuları referans alarak “Türkiye hâlâ NATO''da kalmalı mı?” sorusuna, Perry, “Açıkçası, karşınızda birçoklarının İslamcı terörist olarak gördüğü kişiler tarafından yönetilen bir ülke var, kendi vatandaşlarına bu tür uygulamalarda bulunuyorsa, evet, Türkiye NATO''dan çıkarılmalı” cevabı veriyor, bununla hızını alamayarak, “ABD''nin Türkiye''ye yaptığı yardımın sıfıra indirilmesi gerekiyor” diyordu!

Komplo teorilerine hiç prim vermem. Bu sütunu takip edenler hafızalarını yokladığında, bugüne kadar komplo teorisi olarak görebilecekleri bir cümleyi de hatırlayamaz.

Başkanlık ve Kongre seçimlerine ek olarak, kriz dönemlerinde de Amerika''da krize taraf olan ülkelerle ilgili benzeri birtakım soruların sorulduğu ve cevapların verildiğini gözönünde bulundurursanız, Baier''in sorusu da Perry''nin cevabı da sıradışı değil.

Hafızaları tazelemekte fayda var. İsrail''in uluslararası sularda Mavi Marmara Gemisi''ne baskın yaparak 9 Türk vatandaşını katletmesinden on gün sonra 10 Haziran 2010''da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi''nde İran yaptırımlarının oylandığı günü hatırlarsınız. Türkiye ve Brezilya “hayır” oyu vermişti. CNN ekranında ABD''nin Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice. Durum Odası programının sunucusu Wolf Blitzer, ısrarla Türkiye''nin NATO üyeliğini tartışmaya açıyordu. “Kararından dolayı Türkiye''yi kınamıyor musunuz! O bizim NATO müttefikimiz. Ankara''nın NATO''dan ayrılma zamanı gelmedi mi?” diyerek, adeta Perry''nin verdiği şekilde bir cevap almaya çalışıyordu. Bayan Rice, “Hayır Wolf, bu çok ciddi bir konu. Burada bunun spekülasyonunu yapacak değilim” diyordu.

Seçimler, kriz dönemlerinde bu tür sorular ve cevaplar olağandışı değil ise tartışmayı yöneten Baier''in Perry''e sorduğu soruya neden “çalışılmış” diye nitelendirmemin sebebi şunlar: Muhammed Buazizi''nin Tunus''ta bedenini ateşe vererek Ortadoğu ve Kuzey Afrika''da yaktığı kıvılcımdan (Arap Uyanışı) Amerika-Türkiye ilişkilerinde şaşırtan düzeyde bir yakınlaşma ve etkileşim var.

PERRY DEĞİL KONGRE ŞAŞIRTIYOR!

Her iki taraf da ilişkilerden gayet memnun. Görüşmeler ve temaslar “doğal ötesi” iyi. İsrail ile yaşanan sorun ve İran''ın nükleer programlarından dolayı Amerika''daki muhatapları ile görüşmede sorunlar yaşayan Ankara siyasi kadroları ve bürokratları, Washington''da, pek de alışık olmayan bir şekilde sadece mevkidaşları ile değil daha üstleri ile de muhatap oluyorlar.

Aynı durum, kriz dönemlerinde Ankara''nın Washington''a durumu anlatma arzusu Washington''ın dinlememe isteksizliği farkıyla Ankara için de geçerli. Washingtonlular Ankara''da sadece muhataplarıyla değil devletin en üst kademesi tarafından kabul görüyor, görüşmeler gayet sıcak geçiyor.

Böyle zamanlarda “Washington yönetimi” ülkenin çıkarları gereği “müesses nizam” (establishment) politikalarını uygularken çıkar gruplarının savaş alanı olan Kongre genellikle farklı bir yerde konumlanır.

Arap Uyanışı''nın başlaması, ardından Ankara''nın NATO radarını Türkiye''ye konuşlandırılmasını kabul etmesi Kongre''yi de müesses nizamın çizgisine getirmiş bulunuyor.

Bundan üç hafta önce Temsilciler Meclisi''nde çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçi Parti''den aralarında Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Ileana Ros-Lehtinen ve Çoğunluk Lideri Eric Cantor''un bulunduğu heyet İstanbul''da hem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hem de Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi.

Bir Washington sakini “Bütün bunlar sizi de şaşırtmıyor mu?” soruma, “Aslında büyük bir riskti. Türkiye''de en üst düzeyde kabul edildiler. Özellikle Ros-Lehtinen''in Türkiye''ye bu kadar yakınlaşması, Kongre''de kendisi için büyük risk oluşturur” diyordu.

“Türkiye için her zaman baş ağrısı olan Kongre neden bu kadar yakınlaşıyor?” diye soruyorum. Cevap: “Aslında, süslü ama boş bir ilişki. Tozpembe bir tablo var. Sahnenin arkasında ise can alıcı sorunlar kaynıyor. Sahte bir ilişki. (Elini başının üstünde tutarak) Taşarsa Türkiye buraya kadar batar. Beyaz Saray''dan, Dışişleri''nden, Pentagon''dan her gün brifing alıyorlar. İşte İran, Suriye hele hele Irak! Olmazsa olmaz diye önlerine koyuyorlar. Kongre''yi bu konularda ikna etmiş durumdalar.”

“İsrail ile ilişkilerin bu kadar kötü olduğu bir dönemde Kongre''yi de içine alacak şekilde Ankara''nın Washington ile ilişkilerinin bu kadar iyi olması Başbakan Erdoğan ve ekibi için büyük bir başarı” diyorum. “Ben artık şuna inandım” diyor muhatabım: “Hani Türkiye''de hep derler ya, Allah bunları koruyor diye. Ben, Allah''ın Başbakan''ı koruduğuna inanmaya başladım.”

Uçakta gelirken hep şunu düşündüm. Bret Baier üzerinden Rick Perry''e sorulan soru ve alınan cevabın Türkiye''de bir karşılığı olmayacağına göre, içeride birilerine mesaj mı verilmek istendi. Müesses nizamın vereceği tepki tecrübe ile sabit olduğuna göre mesajın adresi Kongre olabilir miydi?

Yarıştan kötü bir final yaparak çekilen Perry, bırakın Başkan seçilmesini Cumhuriyetçilerin başkan adayı olabilseydi, acaba o soruya verdiği cevabı verir miydi?

Son bir yıldır yaşananlara bakıldığında ortaya çıkan sonuç şudur: Türkiye, Amerika için sadece bir müttefik değil artık bir “ulusal güvenlik meselesi”dir.

Onun için son sorunun cevabı da doğal olarak hayır.

SON 48 SAAT İSTANBUL: ONBİNLERCE DİNK SOKAKTA

THY uçağından Atatürk Havalimanı''nın içine götüren koridoru katederken onbinlerce yaralı vicdan Taksim''den Nişantaşı''na yürümenin hazırlıklarını yapıyordu. Beş yıl sonra Hrant Dink''in katli ile ilgili verilen karar Türkiye''de adalete olan güvenin bir kez daha sarsılmasına, adalet duygusunun zedelenmesine yolaçtı. Umut verici olan onbinlerce yaralı vicdan arasında Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül''ün sesinin de duyulmuş olması.

Washington''daki son 48 saat ile Türkiye''de ilk 48 saat oldukça hızlı geçti. Türkiye''nin dört bir yanından, Almanya''dan, İsviçre''den dostlarla buluşma.

Devam edeceğiz.

12 yıl önce
Washington"da son, İstanbul"da ilk 48 saat
’15 Haziran’da darbe olacak’ (!)…
İngiliz usulü
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar