|
Önümüzdeki 4 ay Başçı"nın ayları olacak

Merkez Bankası Başkanı Sayın Erdem Başçı, "Dövizin belini Maradona gibi kıracağız"'' diyerek hücum stratejisini açık açık anlatırken, TL"yi aslanlar gibi koruyacaklarının sözünü veriyor. Başkan Başçı"nın dünkü cesur açıklamalarını üslup açısından kararlılığı nedeniyle takdir ederken, öte yandan herkesin aklından geçen "Acaba mı?" sorusunun altında yatan "risk" nedeniyle de çok fazla etkilenmeden, ister istemez soğukkanlı bir ruh haliyle karşıladık.

"Acaba mı?" sorusunu sormak için malum, "karamsar" ya da "iyimser" bir ruh hali gerekmiyor. "Acaba dünyada hangi ülkenin Merkez Bankası Başkanı böylesine "vaad dolu" bir konuşma yapmıştır?" diye sormak için sadece biraz düşünmek gerekiyor.

Dizindeki kırığın tedavisi sürecinde iki koltuk değneği yerine karizmayı çizdirmemek adına sadece bir tanesini kullanan bir arkadaşımız, doktoruna "Denedim, tek bastonla da yürüyebiliyorum" dediğinde ortopedist hayli sertleşerek şöyle demiş:

"Sağlık denenmez!"

"Merkez Bankası"nın gücü de denenmez" diye aklımızdan geçirmedik desek yalan söylemiş oluruz. İyi güzel de, öte yandan riske girilmeden elde edilmiş hangi başarılı işten söz edebiliriz ki? Hele "Faizleri artırarak faiz lobisinin ekmeğine yağ sürmeyeceğiz!" gibi iddialı bir siyasi vaadin sıkı takibi sözkonusu ise...

Şirketlere "Dolar, 1,92"ye düşecek. Türk lirasını güçlendireceğiz... Beni dinleyin, kazançlı çıkarsınız" mesajı veren bir açıklama, ciddi anlamda risk taşırken, diğer yandan finans dünyasında da risksiz başarının mümkün olamayacağı çok iyi bilinir. ("No risk no win" / Risk yoksa kazanç da yok...)

Birbirlerine düşman ikiz kardeşe benzetilebilecek bu iki kavram beraberce dörtnala koşturabilir ve "risk iletişimi" adını verdiğimiz bu türden "vaadlere dayalı" stratejiden de hem iktidar hem de muhalefet için sayısız fırsat alanları doğar.

Platon"un deyişiyle "cesurların "efendi", korkakların "köle" olduğu" antik dünya atmosferi, tüm zamanlar için geçerli olsa da, postmodern dünya ekonomilerinde "kalküle edilebilir risk" dedikleri türden "hesap edilebilir" öngörüleri de yine ortaya konulan cesaretin içinde aramak durumundayız.

Meselemiz, Sayın Başçı"nın konjonktür değerlendirmelerinin tam da kalbinde duran "hesap edilebilir risk" alanında nerede durduğunu görebilmektir. Önümüzdeki 4 ay Başçı"nın ayları olacak. Heyecanla izleyeceğiz. Umarız haklı çıkar.

Haklı çıkarsa da, bugün ona istihza ile yaklaşanların vay haline...

Batı"nın illüzyon gösterilerine dikkat...

Cumartesi günü bu köşede rahmetli Halit Refiğ"in "demokrasi" ve "insan hakları" kavramlarının Batı tarafından "pazarlanırcasına" tüm insanlığa dayatılmasından hareketle kullandığı "İnsan Hakları Emperyalizmi" ifadesini hatırlatmış ve mürai bir zihniyetin ahlâki otorite tanımayan özgürlüğüyle baş etmenin kolay olmadığından söz etmiştim.

Suriye"deki insanlık dramlarını sahneleyen diğer mürai zihniyetlerle Batı koalisyonunun buluştuğu savaş alanlarından korunmanın bir formülünü bilene bugüne kadar en azından ben raslamış değilim. 6 Eylül"de St. Petersburg"da gerçekleşecek G-20 Zirvesi öncesinde Suriye"nin vurulabileceği ihtimaliyle dünya çalkalanırken, "İnsan Hakları Emperyalizmi"nin illüzyon gösterileriyle gözlerin bağlandığı şu günlerde Türkiye Cumhuriyeti"nin her türlü provokasyona karşı "dik durması" gerektiğini haddimiz olmadan bir kez de biz hatırlatmak isteriz.

Suriye"den kaçan mültecilere kucak açmakla başlayan insanlık sınavında Türk hükümetinin uzun zamandır izlediği, mağdurun yanındaki cesur ve ilkeli stratejiyi bir filmin çarpıcı, etkileyici ama kötü finaline terk etmeyi kabullenmek zor.

11 yıl önce
Önümüzdeki 4 ay Başçı"nın ayları olacak
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler