
Ermeniler, ölüleriyle yaşamayı bırakarak ve yası bütün hayatlarına yaymaktan vazgeçerek Türklerle/Anadolu Müslümanlarıyla anlaşabilirler. Ermenileri yas ve travmalarla yaşatmaya çalışmak, onları mumyalamaktır. Türkiye''nin çağrısı hem klasik inkar ve red stratejisini aşıyor hem de Ermenileri mumyalamadan çıkarmaya çalışıyor.
Yüzyıllarla gelen sorunlara karşı meydan okuyan bir Türkiye var bugün. Sorunlarına daha demokratik, daha insani ve daha özgür bir tutumla yaklaşan bir Türkiye… Bunun son örneğini Ermeni meselesi ile ilgili ortaya koyduğu tavırda görüyoruz. Hem dış politika hem de iç toplumsal barış için büyük bir anlam taşıyor bu açılım. Tabuları kırmaya devam eden, yeni ufuklara yelken açmaya davet eden ve Türkiye''yi zihnen ve ruhen büyüten bir açılımdır bu.
Başbakan Erdoğan''ın Ermeni meselesi ile ilgili ortaya koyduğu yaklaşım Türkiye''nin yeni tarih, yeni coğrafya ve yeni uluslar arası ilişkiler tahayyülünü ortaya koymaktadır. Ermenilerin 1915 yılında yaşadıklarını yeni bir dünya görüşü ve yeni bir strateji ile ifade etmektedir. Nedir bu strateji? Türkler, bölge ve Ermeniler için nasıl bir anlam taşımaktadır? Türkleri ve Ermenileri nasıl bir geleceğe çağırıyor?
Her şeyden önce Ermeni tartışmalarına yepyeni bir yol önermektedir. Üst bir bakış geliştirilerek 1915 olaylarına yeni bir pencereden bakmayı vaat etmektedir. Tek bir topluma kilitlenmeden çözüme odaklanmayı istemektedir. Meseleyi Osmanlı parçalanma ve travma yüzyılından bakarak bütünsel bir tarzda ele almayı önerir. Çatışmacı tarihsel anlayışı ve travmatik sosyo-psikolojik okumaları aşmaktadır. Geçmişe ve belli bir zamana mahpus kalmadan geleceği düşünerek hareket etmeyi salık vermektedir. Tarihin büyük varlığında yaşanan acıya ''ortak acı'' ve yaşanan hafızaya ''adil hafıza'' denmektedir. Bu kavramsal dil, Ermenileri ve ilişkili toplumları beraberlik içinde ele almaktadır. Tekliği/ tekilliği değil çokluğu ve ortaklığı vurgular. Toplumun varlığını tekil ve travmatik hafıza ile tanımlanmayı aşar. Bütün bunlar Ermeni toplumunu Osmanlı varlığı içinde ve onunla beraber yine aynı dönemin geniş tarihi içinde değerlendirilmeye çalışılır. Ermenileri reddeden, dışlayan, inkar eden, üstünü örten bir siyasal tahayyülü parçalayan bir duruştur bu.
Başbakan Erdoğan, Ermeni toplumuna taziyelerini bildiriliyor. Ölümün acı yasına ortak olmak ve aynı medeniyetin içinde yaşayan bir topluma barış elini uzatmaktır bu. Ermeni diasporasının 1915 olayları ile yaşadığı tarihsel yasın acısını anlama ve onu sonlandırma çabası içinde olmaktır. Toplumların varlığına en temel dayanak yaşam değil de acı ve yas oluşturuyorsa, buna bakmak ve bunu anlamak önemli bir adımdır. Türkiye bunu yapıyor. Ortak acıya katılıyor, taziye dileklerini sunuyor.
Türkiye''nin kendisine yönelen uluslararası baskıları, yeni bir tarihsel ve siyasal anlayışla üst bir yaklaşım çerçevesinde giderecek stratejiler üretme kapasitesi ile karşılaşıyoruz. Bundan dolayı bütün dünya toplumlarını ve çevrelerini beklenmedik bir tepkiye yöneltiyor. Türkiye''nin demokratikleşme ve özgürleşme konusundaki reformcu yürüyüşünü bir kez daha dünyaya gösteriyor. Dünyanın Türkiye''ye bakışını alt-üst ediyor. O bakıştaki olumsuzlukları ters-yüz ediyor. Bakışın içindeki anlamı dönüşüme uğratacak söylemler ortaya koyuyor.
Ermeni meselesi sadece bir dış politika konusu değildir. Bir tarih meselesi de değildir. İnsani, ahlaki ve iç toplumsal barışın meselesidir. Çünkü Ermenilerle Müslüman kavimler bir ''soy akrabalığına'' sahiptirler. Müslümanlar, Kürtler ya da Türkler yüzbinlerce gelin almışlardır Ermenilerden. Bugün Anadolu topraklarında ailesinde Ermeni gelini olan milyonlarca aile vardır. Nefret, inkar ve ötekilik söylemi öncelikle bu insanlara ve ailelere değdiğini, dokunduğunu bilmemiz gerekir. Hiç sesini çıkarmayan, soy akrabalığını gizleyen, her şeyi kanıksayan insanlar nasıl bir psikolojiye sahip bulunuyorlar acaba? Dışlanma, damgalanma ve imha süreçlerine takılmamak uğruna içlerinde nasıl bir duygu dalgası yaşıyorlar? Bütün bunlardan dolayı, Türkiye gayrimüslimlere karşı taşıdığı karşıtlık ve damgalama tutumlarından vazgeçmesi gerekir. Bu açıdan Türkiye sadece Ermenilerle barışmıyor, aslında kendisiyle ve kendi büyük ailesi ile( Osmanlı ile) barışıyor.
Ermeniler, bir Osmanlı mirasıdır. Coğrafyamızın tarihidir. Çünkü Ermeniler musikileriyle( Tatyos Efendi''nin Gamzedeler''ini hatırlayalım), dil çalışmalarıyla( Agop Açıkalın''ın 1932-34 Türk Dili Kurultayları''na bizzat Atatürk tarafından çağrılması), mimari katkılarıyla( Balyan ailesi), matbaa çalışmaları ile toplumumuza yaptıkları katkıları bir kenara atarsak geriye mimarimizden, musikimizden ve kültür yapımızdan büyük gedikler oluşur. İşte bundan dolayı Ermenilerin varlığı, Osmanlı varlığının önemli bir parçasıdır. Ümmet toplumunun önemli bir bölümüdür. Bütün bunlarla okunacak bir 1915 olayları, başka bir renge bürünür. Farklı bir konsepte yerleşir. Ermenilerin kendi benliklerini yeniden okumalarına imkan verir. Türklerin Ermenilere bakışı değişir.
1915 olaylarını yok edemeyiz. Ancak ona bakışımızı değiştirebiliriz. Ermenilerin ve Türklerin bu olaylara bakışı değişebilir. Olaya bakışımızı değiştirdiğimizde, olay da bu bakışa yerleşmeye başlayacak. Çatışmacı, inkarcı, travmatik bakış yerini diyalog, anlama, etkileşim, ortaklık ve adil hafızaya bıraktıkça 1915 olayları da bu bakışa yerleşecek. Buna bağlı olarak o da değişecek. Gerçeklik dediğimiz şeyin, temelde ne kadar çok fazla imgelerle donandığının farkına varacağız. Türkler ve Ermeniler ortak acı, adil hafıza ve travma ötesi kimlik tutumları geliştikçe acıdan sevince, travmadan normale, yastan rutine ve inkardan kabule ulaşacaklar. Realitenin hakikati, yeni hakikatle beraber yeni realiteye evrilecek.
Belki de gözönünde tutulması gereken en önemli boyutların başında şu yer almaktadır: Osmanlı topraklarının merkezinde başlayan bir sorun, yine bu merkezde çözülecek bir konudur. Ermeniler ve Türkler bu yeni konsept üzerinde hareket ederken karşıt kolektif benliklerinden çıkmalılar. Başka toplumlar üzerinden bir birleriyle rekabet, çatışma, diyalog ve uzlaşma tutumlarını değiştirmelidirler. Sorun Anadolu''dan çıktı ve yine Anadolu''dan bakarak çözülmeli. Anadolu bakışında ne travmalaştırma var ne de yasın rutinleşmesi. Yas tutulur ve daha sonra ölüler rahat bırakılır. Ölülerle yaşama terk edilerek yaşayanlarla yaşamaya devam edilir.
Ermeniler, ölüleriyle yaşamayı bırakarak ve yası bütün hayatlarına yaymaktan vazgeçerek Türklerle/Anadolu Müslümanlarıyla anlaşabilirler. Ermenileri yas ve travmalarla yaşatmaya çalışmak, onları mumyalamaktır. Türkiye''nin çağrısı hem klasik inkar ve red stratejisini aşıyor hem de Ermenileri mumyalamadan çıkarmaya çalışıyor. Aslında mumyalanan tarih, hayatın içine çağrılarak doğal akışına kavuşturuluyor. Osmanlı Anadolu''su yeniden ''ümmetleşiyor''. Kavimleri, geçmişleri, sorunları, inançları ve gayri-Müslimleri ile barışıyor. Son barış Ermeni meselesinde yapılan çıkıştır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.