|
Tüketim hastalığından kurtulabilecek miyiz?

Ekonomi yönetimi en sonunda önlem almak zorunda kaldı. Çünkü vatandaşın gelir-borç denkleminde ibre her geçen gün biraz daha borç lehine dönmeye başlamıştı.

Tüketimle birlikte cari açığı frenlemek için ekonomi yönetimi kredi kartları ve bireysel kredilere yönelik sınırlamalar içeren bir dizi önlem aldı.

Yapılacak olan düzenlemeler birçok sektörü yakından ilgilendiriyor. Bundan sonrası için uzun taksitli satışlar tarih oluyor.

Bu önlemlerle hem ekonomi soğutulmaya, hem de tasarruflar artırılmaya çalışılıyor.

Bu yıl yüzde 12,6 olan yurtiçi tasarrufların, 2016"da yüzde 16"ya kadar çıkarılması öngörülüyor.

Tüm bu önlemlerin alınmasının arka planındaki rakamlara bakacak olursak; işin vahametini ve tehlikeli gidişatı daha iyi anlarız.

Hem kredilerde hem de kredi kartlarındaki borçlanma hızı oldukça yüksek.

Bankacılık sektörünün kullandırdığı toplam kredi rakamı, Eylül sonu itibariyle yılbaşına göre yüzde 31 artışla 990 milyar liraya yükselmiş durumda.

Yılın dokuz ayındaki tüketici kredileri yüzde 22, bireysel kredi kart harcamaları ise yüzde 21 oranında arttı.

Geçen yıl 180 milyar lira olan tüketici kredileri yüzde 27"nin üzerinde artışla 229 milyar liraya yükselmiş durumda.

Önlemler için geç mi kalındı?

Bunu zaman gösterecek...

Lakin kredilerdeki artış hızı ve vatandaşın gelir-borç denklemindeki makasın borç lehine açılması, uzun süredir dikkat çeken bir durumdu.

Bu makas açılımı son üç senedir net bir şekilde ortadaydı zaten.

Bizler de zaman zaman bu köşeden hem ekonomik anlamdaki bu tehlikeli duruma, hem de toplumda yaşanan tüketim hastalığına dikkat çekmeye çalıştık. (Ocak 2011 Borcumuz gelirimizden çok artıyor!, Haziran 2011 Tüketim: araç mı, amaç mı?)

Hane halkı toplam yükümlülüklerinin toplam varlıklara oranı 2009"da yüzde 29,6 seviyesinde iken, bir yıl sonra bu oran 2010"da yüzde 35"lerin üzerine çıkmıştı.

İşte bu nedenle; son yıllarda yabancı yatırımcıların perakende gözdesi halinde bir ülke olmuştuk...

Alınan önlemler sektörler bazında sert etkileşimlere sebep olmayacak gibi gözüküyor. Ancak büyüme ile ilgili bir miktar yavaşlama olabilir. Bu yavaşlamaya rağmen, büyümenin kalitesinde ve sürdürülebilirlikte artış olacaktır.

Diğer taraftan ise ekonomi yönetimin aldığı bu tedbirlerin makro ekonominin geleceği açısından faydası da olacaktır.

Özellikle ABD merkez bankası FED"in parasal genişleme operasyonuna sıkılaştırma getirmesiyle yaşanabilecek kaotik duruma ekonomimin soğutulmasıyla bir ön hazırlık olarak algılanabilir.

Alınan önlemlerin makro ekonomideki etkilerini zamanla izleyip göreceğiz. Ancak toplum olarak son yıllarda yaşadığımız "tüketimin amaçsallaştırılması" hastalığından zor kurtulacağız...

10 yıl önce
Tüketim hastalığından kurtulabilecek miyiz?
“Yeni tarih müfredatı”nda eski hamam eski tas
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir