|
“Ben” demeseydi iyiydi ama “Demek zorundaydım” da dedirttiler
“İttifakta sorun yokmuş”
, meğerse bir kaşık suda fırtına koparılıyormuş. Nereden mi biliyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu öyle söylüyor.
“Hepimiz ayrı ayrı partileriz. Ben veya başka bir partinin genel başkanı, ittifakı oluşturan bütün partiler adına konuşamaz. Sayın Akşener ile belli aralıklarla görüşüyoruz. İttifakla ilgili herhangi bir sorun yok.”
Öncesinde de genel başkan yardımcılarından birisi bu meyanda açıklama yapmıştı, İyi Partili Cihan Paçacı’nın
“Kılıçdaroğlu tekil konuşuyor”
eleştirisine cevap verirken…
Millet İttifakı’nın iki büyük, birkaç küçük ortağı var. Bir de tabii HDP’nin de içinde yer aldığı paydaşları. Hani şu “Ak Parti’den oy çalmak üzere kurulan partiler”in de olduğu…
Millet İttifakı, 2020’nin Mart ayından bu yana erken seçim deyip durdu. Ortak dilleri,
“erken seçim”
ve
“parlamenter sisteme geri dönüş”
üzerinden şekillendi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden vazgeçecekleri üzerine ortak deklarasyon yayınlamadıkları kaldı. Belki onu da yapacaklar. Kim bilir?
NE OLDUYSA, “HDP SEÇİME KENDİ ADAYIYLA GİRSİN” CÜMLESİNDEN SONRA OLDU
Millet İttifakı küçük ortaklarını “erken seçim” söylemiyle, birbirlerini “Ortak adaylık” formülüyle idare ediyorlardı.
Her şey çok güzel ilerliyordu. Ne olduysa Ramazan ayındaki iftar yemeğinden sonra oldu.
İyi Parti Genel Başkanı Akşener ile, CHP lideri Kılıçdaroğlu iftar yemeğinde buluştu. Sonrasında, Akşener birden,
“HDP seçime kendi adayıyla girsin”
dedi. İttifak için ortak adaya işaret etti.

O günden sonra Kılıçdaroğlu hem CHP içindeki homurtuları bastırmak… Hem de büyük ortağı İyi Parti’yi “adaylık” konusunda kendi kontrolünde tutmak için atak üzerine atak yaptı.

Kendi adaylığını öne çıkardı. Tekil dil kullanarak, popülist vaatlerde bulundu.

CHP içinde bir kanat Kılıçdaroğlu’nu aday yapmak istiyor. Bunun sebepleri başka bir tartışma konusu. Ayrıca, İstanbul’un Belediye başkanı da ne hikmetse anketlerde hep “ortak aday” olarak öne çıkıyor.

Hal böyle olunca, Kılıçdaroğlu A planı olarak tasarladığı ve “muhafazakarlardan da oy alabilecek siyaset dışı bir aday” fikrini bugünlerde geri plana iterek, “ben” demeye başladı.

Kılıçdaroğlu’nun “ben” vurgulu, seçim vaatlerine ilk büyük hamle Akşener’in, İstanbul’un Belediye Başkanı’na “Bir nevi Fatih” benzetmesiyle vermiş oldu.

“Şayet sen, adaylık konusunda benim önceliklerimi hiçe sayarsan, ben de senin adaylığının önüne kocaman bir engeli getiririm”
dedi, Akşener.

Ardından, İyi Partili Cihan Paçacı, “Ne oldu da tekil vaatlerde bulunuyorsun” diyerek çıkıştı Kılıçdaroğlu’na.

Kılıçdaroğlu çareyi Cumhuriyet gazetesine açıklama yapmakta buldu.

Diyor ki,
“Ben veya başka bir partinin genel başkanı, ittifakı oluşturan bütün partiler adına konuşamaz. Bu saygısızlık olur. Ortaklaştığımız konularda, elbette ortak ses çıkarmalıyız. Bunda hiçbir şüphemiz yok. Kaldı ki bu konularda, parti içerisinde yürütülen çalışmaların yanısıra, ittifakta bulunan partiler ile de temas halindeyiz.”
“Hepimiz ayrı ayrı partileriz. Eğer güçlendirilmiş parlamenter sistem gibi bir konuda ortaklaşırsak yine ortak seslendiririz...”
demeyi de ihmal etmiyor.
Çünkü, HDP’nin ortak adaylık teklifini Akşener’e bir türlü kabul ettiremiyor. Şu anda Millet İttifakı’nın tek bir ortak yönü kaldı, “parlamenter sisteme geri dönme” vaadi. Her geçen gün o vaadin de “olamayacağı” ortaya çıktığı içindir ki bugün
Kılıçdaroğlu “ben” diyerek, “Her gence ÖTV’siz araç, en pahalı cep telefonu” gibi vaatlerde bulunuyor.

CHP’nin öncülüğünde kurulan Millet İttifakı aynı zamanda “muhalefet” bileşenlerini bir şekilde ittifaka eklemleme stratejisi güdüyordu. HDP dışındakileri aynı çatı altında toplamak, HDP’yi de zımni ortaklığa razı etmekti strateji.

Ne var ki HDP, uzun zamandır
“Bizi yok sayamazsınız”
diyerek el yükseltiyor. En son Eş Genel Başkan Mithat Sancar,
“HDP ortak aday çıkarılması fikrine açıktır ama isimleri şimdi tartışmayalım.”
diyerek Akşener’e rağmen, Millet İttifakı’na mesaj çaktı.
Bütün bunlar olurken, İstanbul’un Belediye Başkanı, öyle bir açıklama yaptı
ki “İstemem yan cebime koyun”
anlamı taşırcasına.
Diyor ki, “Ben şu anda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yım. Bu durumda bana düşen belediye başkanlığını en iyi şekilde yapmak.
Ben görevimi en iyi şekilde yaparsam memleketin kurtuluşuna en büyük hizmeti yapmış olurum.
(..) hedefim, İstanbul’da tarihin en başarılı belediye başkanı olmaktır, daha ötesi yok.
Ben bunu yaparsam zaten değişim olacaktır değişime büyük bir katkı sunmuş olurum. Yani birilerinin dediği gibi İstanbul’u alan Türkiye’yi alır tezine de damga basmış olacağım.
Benim yapmak istediğim budur.”

Ben yorum yapmayayım siz okuduğunuzdan ne anladınız onu söyleyin..!

***

Millet İttifakı, HDP’nin de evet diyeceği bir ortak adayla mı yoksa her parti kendi adayıyla mı Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne girecek daha çok tartışacağız.

Ancak, takvim ilerledikçe pastadan pay almak isteyenlerin o payın ne kadarına razı olacağı konusunda büyük bir rekabete tanık oluyoruz.

Takipteyiz!

#Millet İttifakı
#HDP
#CHP
#İyi Parti
3 yıl önce
“Ben” demeseydi iyiydi ama “Demek zorundaydım” da dedirttiler
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti