Türkiye''nin de içinde bulunduğu bölgesel işbirliği kanalları açılırken, ekonomik ve siyasi yakınlaşma Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar gelişirken, Ankara''nın İran ile Sünni ülkeler arasındaki ikna gücü artarken, bu olumlu gelişmeleri sıfırlayacak, bölgeye ciddi krizler yayacak, küresel düzeyde ağır etkileri olacak, bölgenin siyasi istikrarına ve ekonomik çöküşüne yol açacak bir tehlike ısrarla besleniyor.
Irak''ı bir tarafa bırakalım. Bundan sonra İran''ı tartışacağız. Öyle ki, Irak''taki vahim gelişmeler, İran merkezli gelişmelerin gölgesinde kalacak gibi. Pakistan ve Afganistan''ın yanı sıra, Suriye ve Lübnan''ı da etkisi altına alma potansiyeli taşıyan kriz senaryosu başarıya ulaşırsa, süreç o zaman bölgesel savaş başlığı altında tartışılmaya başlanacak. “Irak bölünürse yüz yıl boyunca savaş olur” diyenler, bu endişeyi bir de İran''la birlikte düşünmeli.
İran bölünürse, İran''a bir saldırı olursa, İran karşı saldırıya geçerse, İran Şiileri bulundukları topraklarda harekete geçirirse sadece bölge ülkeleri değil, ABD''nin de Ortadoğu''daki varlığı tehlikeye girecek, İsrail belki büyük bir savaşın içine sürüklenecek, Türkiye, istemeden taraf olma durumunda kalacak demektir. Böyle bir gelişme, Ortadoğu''daki rejimlerin çöküşüne yol açacağı gibi, haritaların değişmesine, yeni devletçiklerin ortaya çıkmasına veya Batı''ya ve Batılı hedeflere karşı topyekun saldırıya yol açacaktır. Bu fırtınanın ardından ABD''nin Büyük Ortadoğu''su mu kurulacak, uzun süreli bir fetret devri mi yaşanacak yoksa hiç öngöremediğimiz güçler, aktörler mi ortaya çıkacak o zaman göreceğiz.
Şimdi, İran''a karşı estirilen rüzgar nasıl bir kum fırtınasına dönüştürülüyor bakalım:
ABD''nin İran''a saldırı için bahane aradığı, hatta saldırıya taraftar olmayan İngiltere''yi ikna etmek için bir İngiliz gemisine saldırı senaryolarının konuşulduğu bir dönemde 15 asker esir alındı. Vietnam savaşı Ağustos 1964''te Tonkin Körfezi''ndeki bir ABD destroyerine yönelik saldırı iddiasıyla başladı. İddia üzerine ABD Vietnam''a saldırı kararı aldı. Ama zamanla ortaya çıktı ki, aslında böyle bir saldırı olmamıştı. Benzer senaryo Basra Körfezi''nde bekleniyordu.
Rüzgar tersine dönmezse, kısa vadede çok ciddi petrol kriziyle başlayacak sarsıntıları dizginlemek mümkün olmayacak. ABD, İran''a karşı Sünni ülkeleri de yanına alırsa, bölge hem büyük bir saldırıyla hem de korkunç bir iç savaşla boğuşmak zorunda kalacak.
Hürmüz Boğazı ile Kuveyt-Irak arasındaki alan silah petrol ve kan denizine dönüşebilir mi? Bir Çanakkale senaryosu yaşanır mı? Zbigniew Brzezinskyi''nin, Dış İlişkiler Konseyi''ndeki “Bush yönetimi İran''la kaçınılmaz bir savaşa doğru gidiyor” sözünü ve 27 Mart 2006''da New York Times gazetesindeki “provokasyon” uyarısını tekrar hatırlayalım.
Bizler, ABD İran''a saldıracak derken, İran ABD''yi vurursa ne olacak? Adı ne olsun? Yüzyıl Savaşı mı, Büyük Ortadoğu Savaşı mı?