|
Asr Suresi"ni okurken

Bizim coğrafyamızda yaşadığı için gurur duyduğum büyük müfessir Muhammed Hamdi Yazır''ın olağanüstü eseri Hak Dini Kuran Dili''ndeki Asr Suresi tefsirinde okumuş idim. Bir Arap şairi şöyle diyordu: ''Zamanı bir gemi gibi görüyorum / bizimle ölüme doğru akıp gidiyor / fakat onun hareketlerini göremiyorum''

Bu, burada bir dursun.

İslam kelam tarihinin bir türlü halledemediği bir sorundur ''zaman mevcut mudur yoksa mevhum mudur'' problemi. ''Biz zamanı apaçık mı biliriz yoksa soyutlayarak mı fark ederiz'' tartışması da bir karara bağlanmış değildir.

Bu tartışmayı çözmeye ne salahiyetim var ne de niyetim. Dolayısıyla tartışmasız olana yönelip ''asr'' kelimesinin masdar anlamları üzerinden konuşmak arzusundayım. Kelimeyle ilgili dört temel anlam üzerinde duruyor dilbilimciler. Bunlardan ilki hapsetmek, ikincisi yasaklamak, üçüncüsü vergi vermek, dördüncüsü de sıkıp suyunu çıkarmak.

Dikkat edilirse masdar anlamların dördü de ''icbar'' yani zorunluluk içeriyor. Bu anlamlardan hareketle müfessirler ''asr'' kelimesinin manasıyla ilgili olarak ''insanı ele geçiren, insanı tüketen zaman'' demişlerdir.

O halde ''vav'' ziyadesinin yemin anlamına geldiğini de hesaba katıp şöyle verebiliriz surenin ilk iki ayetini: ''İnsanı ele geçiren, onu tüketip duran asra yemin olsun ki, insan hüsrandadır!''

Burada durup düşünelim. Vakti merhûn yani zeitgeist yani zamanın ruhu dediğimiz şey, getirdiklerinden tamamen bağımsız olarak her durumda insanlığı tüketen ve hüsrana sürükleyen bir kavram olarak çıkmıyor mu karşımıza Kur''an''da? Bence çıkıyor.

Bu yıpratıcılıktan, bu tükenişten korunmanın formülü ise Asr Suresi''nin 3. ayetinde 4 madde olarak çıkıyor karşımıza. O dört maddenin ilki ''iman etmek'', ikincisi ''güzel ameller işlemek'', üçüncüsü ve dördüncüsü ise ''birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmek.''

Bu dört unsurdan herhangi biri ya da ikisi ya da üçünün bir insanda olması onu bu istisnaya dahil etmiyor. Hem dilbilim açısından hem de ayetin bağlamı noktasında bir Mümin''de bu dört özelliğin aynı anda bulunması şartı var o istisnaya dahil olabilmek için.

Birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmek... Hamdi Yazır''dan okuyalım: ''Yani bütün azimleri Hakk''a yönelik; imanları da, amelleri de, sözleri de hep Hakk''a sarf edilmiş. Çünkü Hakk''a sarf edilmeyen her şey batıldır, hasardır. Ziyan olmayacak iman ve amel de ancak Hakk''a iman ve Hak yolunda çalışmaktır. Onun için bunlar, büyük küçük birbirlerine, aynı cinsten olduklarına, gösteriş, münafıklık, ziyankârlık, ilişiksizlik veya riyakârlık ve dalkavukluk etmeyip, bütün iyilik Hakk''ın elinde olduğunu bilerek ve fâni, geçici, aldatıcı, yıkıma götürücü şeylere aldanmayıp, her şeyin hakkını gözeterek hep birbirlerine Hakk''ı tavsiye etmişlerdir... Yani Hak ve hayır yolunda sabra vasiyetleşmişlerdir. Çünkü zamanın acayipliği, dünyanın aldatması, nefislerin eğilimleri, ziyana gidenlerin çokluğu karşısında hayır yapmak, doğru söylemek, Hak yolunda gitmek birçok acılar çekmeye, zorluklara katlanmaya, mücadele etmeye, batıl iflas geçitlerini atlamaya, bunlar da sabra dayanmaktadır.''

Burada bir kez daha durup birbirimize şunu soralım: Bugün birbirine Hak''kı ve sabrı tavsiye eden Müslüman bireyler ve topluluklar olarak mı sürdürüyoruz hayatımızı; yoksa kendimize kapanıyor ve en küçük eleştiri gördüğümüzde kızgınlıktan deliye mi dönüyoruz?

Bırakın Batı''nın bize pompalayıp durduğu eleştirel ahlak yavelerini. İşte, Kitap''ta apaçık diyor ki Allah: ''Birbirinizi araya küçük gündelik hesaplarınızı katmadan kıyasıya eleştirin. Yaşça, makamca, mevkice küçük ya da büyük olmanızı hesaba katmadan Hak''kı ve sabrı tavsiye edin. Doğru bildiğinizi söylemekten geri kalmayın.''

Bugün doğru bildiğimizi bir başkasına söyleyebiliyor muyuz? Hayır. Bize bir doğru söylendiğinde tahammül edebiliyor muyuz? Hayır.

Şu son bir haftadır Soma''da yaşanan bazı şeyler bana en çok Asr Suresi''ni ve bu surenin eşsiz önerilerini hatırlattı. Umulur ki sadece bana değil, doğal olarak Hak''kı savunması gereken insanların tamamına da hatırlatır. Yoksa ''istisna'' olma hakkımız elimizden alınacak ve zamanın sıkıp suyunu çıkarttığı köleler olarak yaşamaya devam edeceğiz.

Ne diyordu Asr Suresi: ''Asra yemin olsun ki insan hüsrandadır! Yalnız iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.''

10 yıl önce
Asr Suresi"ni okurken
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi