|
Salgın, dolar ve bankalar…

Hali hazırda küresel piyasalar için en büyük belirsizliği Covid-19 salgını oluşturuyor. Bu durum dolar endeksinin artmasına ve doların gelişen ülke ekonomilerinin para birimleri karşısında değer kazanmasına neden oluyor. Elbette ülke ekonomilerinin yapısal durumlarına göre bu değer kayıpları farklı oranlarda gerçekleşiyor. Türkiye de bu salgının küresel ekonomi üzerindeki etkilerine maruz kaldığı için TL’de değer kayıpları yaşıyor. Yani özetle bize özel bir durum yok. Ancak hemen belirtelim, TL’deki kayıplar pek çok gelişmekte olan ülke para birimine görece olarak oldukça sınırlı kalıyor.

SALGINI ÖNCE SAVUŞTURAN KOŞMAYA BAŞLAR

Daha önce 1918 yılındaki İspanyol Gribi salgınından çıkarabileceğimiz dersleri bu köşede kaleme almıştım. 1918 yılında yaşananları incelediğimizde salgını hızlı kontrol altına alan ekonomilerin daha hızlı toparlandığını biliyoruz. Bu açıdan ilk andan itibaren salgınla mücadele noktasında alınan tıbbi önlemlerin bugün meyvelerini topluyoruz. Bir de konunun ekonomi boyutu var. Salgının ekonomik yan etkilerini en aza indirmek için alınan tedbirlerin mali büyüklüğü 200 milyar TL’yi geçti. Bu sadece rakamsal boyut. Bir de alınan tedbirlerin ekonomi güvenliği boyutu var ki orada atılan adımların değeri rakamla ifade edilemez.

EKONOMİ GÜVENLİĞİ TEDBİRLERİ

Salgının bizim gibi gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki en önemli yan etkisinin finansal istikrara yönelik olduğunu biliyoruz. Açıkçası böylesi büyük bir belirsizliğin ekonomiler üzerinde oluşturacağı olumsuzluklardan hiç etkilenmemek mümkün değil. Hiçbir ülke bunu başaramaz. Elbette ekonomiler böyle bir konjonktürden yara alacak. Yapılması gereken süreci en az hasarla atlatabilmek için stratejiler geliştirmek. Bu noktada iki aşamalı bir sürece ihtiyaç var. İlki salgın süresince ekonomik sistemi ayakta tutabilmek için gerekli mali önlemlerin alınması. İkincisi ise salgın bittikten sonra hala işleyen bir ekonomiye sahip olabilmek için atılması gereken adımlar. Açıkçası Türkiye tam olarak böyle yapıyor. Bir yandan salgınla mücadele ederken diğer yandan ekonomisini salgın sonrasına hazır tutuyor. Bu bağlamda da Ağustos 2018’deki kur saldırısından elde ettiği tecrübe ile aldığı önlemlerin etkisini görüyoruz. TL’deki görece sınırlı değer kaybının arkasında alınan bu önlemlerin işe yaraması yatıyor. Özetle ekonomi yönetiminin ekonomi güvenliğini öncelemesi neticesinde aldığı tedbirler bir yandan salgının ekonomik yan etkilerini en aza indirmeye çalışırken diğer yandan da finansal istikrarı bozacak olası gelişmelerin önüne geçiyor. Her ne kadar bazı eleştiriler getirilse de ekonomi yönetiminin kamu bankalarını öncesine göre daha aktif kullanmasının ve Merkez Bankası’nın izlediği yeni yol haritasının işimize yaradığını görüyoruz.

KREDİ VERİP DOLAR SATANLAR…

Geçtiğimiz haftaların en önemli konularından bir tanesi özel bankaların salgın döneminde izlediği stratejilerdi. Ekonominin her sıkıntılı döneminde ortadan kaybolan özel bankalara getirilen eleştirilerin reel sektörde ne kadar ciddi karşılık bulduğunu görseniz şaşırırsınız. Tabii BDDK sadece eleştiri getirmedi. Yeni bir uygulama ile bankaların kredi kanallarını eskiye oranla daha fazla açmasını sağladı. Bu çok iyi bir gelişme. Ancak yine özel bankaların şu sıralar yaptığı bazı uygulamaların dikkatle izlenmesi gerekiyor. Yeni getirilen aktif rasyosu düzenlemesi ile daha fazla kredi vermesi gereken bazı özel bankaların bu kredileri reel sektör veya ihtiyaç sahipleri yerine aslında krediye ihtiyaç duymayan ama kendi iletişimlerinin iyi olduğu müşterilere kullandırdıkları ve onları da dövize ve Eurobond’a yönlendirdiklerine ilişkin bir strateji izlemeye başladıkları gözleniyor.

SALGIN SONRASI DOLAR/TL TAHMİNİ

Son dönemde Dolar/TL’deki yukarı yönlü hareket teknik nedenlerden değil Covid-19 salgınının oluşturduğu belirsizliklerden kaynaklanıyor. Öte yandan salgınla mücadelede hızlı başarı elde edecek ekonomilerin de avantajlı olduğunu biliyoruz. Salgına ilişkin son dönemdeki olumlu veriler Türkiye’nin diğer ülkelere oranla daha hızlı normalleşeceğine işaret ediyor. Piyasalardaki normalleşmenin olumlu etkileri ile beraber Türkiye’nin küresel tedarik zincirinde daha fazla tercih edilen bir ülke olmaya başlamasını da göz önüne alırsak bu durumun Dolar/TL’yi aşağı yönlü baskılayacağını öngörebiliriz. Elbette bir akademisyen olarak kur seviyesi tahmini yapmayacağım. Ancak bu seviyelerden alınan döviz pozisyonlarının tıpkı Ağustos 2018’de olduğu gibi telafisi zor olan kayıplara neden olabileceğini hatırlatmakta fayda var.

#Salgın
#Dolar
#Banka
#Türkiye
4 yıl önce
Salgın, dolar ve bankalar…
Gazi Osman Paşa’nın alnına yazılan Besmele
Yahudiler dünyayı esir aldılar: Dünyanın bir Yahudi Sorunu var
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!