İzleyici tartışma programları üzerine..

00:0011/02/2001, Pazar
G: 11/09/2019, Çarşamba
Mehmet Barlas

Her konuda olduğu gibi, televizyonlardaki "izleyicili tartışma" programlarına yaklaşımlarda da, "Çifte Standartlar Enstitüsü"nün kriterleri çalıştırılıyor..Bir gazetenin, belli bir köşe yazarını alalım mesela..Televizyonlardaki "ödüllü yarışma programları"nı izleyen bu yazar, ertesi gün, gençliğe ateş püskürüyor..-Böyle gençlik olur mu? Bunlar, en temel konuları bilmiyor..-Eğitim sistemimizin yozluğu, bilgisiz bir gençlik üretti..-Ezberci eğitimden, ancak böyle cahil bir gençlik çıkar..Derken "gençlik",

Her konuda olduğu gibi, televizyonlardaki "izleyicili tartışma" programlarına yaklaşımlarda da, "Çifte Standartlar Enstitüsü"nün kriterleri çalıştırılıyor..

Bir gazetenin, belli bir köşe yazarını alalım mesela..

Televizyonlardaki "ödüllü yarışma programları"nı izleyen bu yazar, ertesi gün, gençliğe ateş püskürüyor..

-Böyle gençlik olur mu? Bunlar, en temel konuları bilmiyor..

-Eğitim sistemimizin yozluğu, bilgisiz bir gençlik üretti..

-Ezberci eğitimden, ancak böyle cahil bir gençlik çıkar..

Derken "gençlik", televizyondaki izleyicili tartışma programında sesini yükseltiyor..

Konuşmacıların düşüncelerine karşı, bilgiyle "müdahale" edilmek yerine, hakaretle, bağırarak, susturmak ve yıldırmak amacıyla, "tecavüz" ediliyor.

Hatta, "sizin gibilerin kellesini keseceğiz" gibi sözler bile duyuluyor..

Ödüllü yarışma programlarındaki gençlerin cahil olmasından yakınan aynı yazar, ideolojisine uygun düştüğü için, bu kez gençliğe övgüler düzüyor..

-Fişek gibi gençler bunlar!..

-Bu gençlik, rejimin teminatıdır!..

-Türk gençliği böyle olmalı!

İsimlerini ve yazılarını vermek ayıp olacağı için, aynı konuda, yani "gençlik" konusunda birbirine zıt görüşleri, hiç yüksünmeden açıklayan kalem erbabını, teşhir etmiyorum..

Onlar kendilerini biliyor.

Neyse.. Bırakalım gazete köşelerinin tutarsızlığını ve çifte standardını..

Zaten bir gazetede, yazılamayan konuların sayısı, yazılabilenlerden çok daha fazla olduğu zaman, çifte standart ve tutarsızlık kaçınılmaz olur..

Baksanıza.. Es"ad Coşan"ın cenazesi üzerinde günlerdir ahkâm kesenlerden hiçbiri, "Etibank-Sabah" konusuna ve işten atılan yüzlerce gazeteci meselesine giremiyor..

Çünkü kimin eli kimin cebinde, belli değil..

Cumhurbaşkanı"na akıl öğretmek kolay..

Ama "medya sermayesi"ne akıl öğretmeye kalkanın, kalemini kırarlar..

Öyle değil mi?

Şu "izleyicili tartışma programları"na dönelim biz..

Reha Muhtar"ın "Ateş Hattı" veya Fatih Altaylı"nın çoklu "Teke Tek"ine dönük eleştirileri kesmek mümkün..

Bu tür programları, bir kavga ortamından çıkartıp, uygar bir tartışma platformuna dönüştürmek için, konuşmacıların seçimi kadar, "izleyici-konuşmacı"ların seçilmesi de, özen gerektiriyor..

Bu programlardaki "konuşmacı"lar, bütün yaşamları, düşünceleri ve özellikleri ile kamuoyu tarafından biliniyor..

Ama bu konuşmacılara saldıran, hakaret eden ve hatta tehdit eden "gençler"i, kendilerinden başka tanıyan pek yok..

Eline mikrofonu geçirince, bağırarak ve hakaret ederek konuşmacıyı susturan izleyici konuşmacı genç, acaba "kopyacı" mı, acaba "bir merkez"den maaş alıyor mu, acaba ele alınan konuda "bilgisiz" mi?

Bunları, kimse bilmiyor..

Acaba, bu izleyicili-tartışma programlarına katılacaklar, önceden bir elemeden, bir sınavdan geçirilseler, daha iyi olmaz mı?

Diyelim ki, "siyaset" veya "ekonomi" ya da "tarikatlar" yahut "anayasal demokrasi" tartışılacak..

Çok temel sorularla, izleyici-konuşmacıların bilgi düzeyi ölçülse..

Üniversite giriş sınavlarında aldıkları puana bakılsa..

Hani bilinen özdeyiş var ya..

-Cahil dostum olacağına, bilgili düşmanım olsun!..

Sanırız, bütün davetli konuşmacılar, izleyici-konuşmacıların (veya müdahaleciler) bilgili olması halinde, "karşı görüş"ün varlığından mutluluk duyarlar..

Programı yönetenlerin bilgili olması önemli değil.. Adil ve objektif olsunlar, yeter!..

ŞAKA

Kumlu bakışlar!..

İki devekuşu ordusu, savaşmak üzere birbirine doğru ilerliyormuş.. Ordulardan karşı taraftakinin çok kalabalık olduğunu gören komutan-devekuşu, bağırmış..

-Gizlenin!..

O komutanın ordusundaki devekuşlarının hepsi, başlarını kuma gömmüşler..

Bunun üzerine, kalabalık ordunun komutanı olan devekuşu, şaşırmış..

-Bunlar bir anda nereye gittiler, diye bağırmış..

KISSADAN HİSSE- Coşan Hoca, Süleymaniye"ye gömülmeyince, tarikat ve cemaatler galiba yok oldu..

HABER TÜRK

Sanal ortamda genel seçim!..

Ufuk Güldemir"in "Haber Turk.com."unda bir seçim var.. "Bugün seçim yapılsa kime oy verirdiniz" diye sorulmuş..

Dün siteye girdiğimde 2431 oy kullanılmıştı.. İşte sonuçlar..

"Liberal Demokrat Parti" yüzde 29

"Büyük Birlik Partisi" yüzde 11

"Cumhuriyet Halk Partisi" yüzde 11

"Fazilet Partisi" yüzde 10

"Doğru Yol Partisi" yüzde 6

İnter-Net"deki bir elektronik seçimin ilk sonuçları böyleydi.. Sırayla MHP, ÖDP, HADEP, İP, DSP arkadan geliyordu.. "Kararsızlar"ın oy oranı yüzde 9"du..

DSP"nin oy oranı yüzde 3, ANAP"ın oy oranı da yüzde 2"ydi..

Tamam.. Bu "sanal ortam"daki seçim, Türkiye"nin eğilimlerini yansıtmaz..

Ama artık biliyoruz.. İstikbal göklerde değil, internette ve "bilgi-iletişim"dedir şimdi..

Türk toplumunu bilgisayarla haşır-neşir eden Turgut Özal"ın "ANAP"ı, şimdi internet ortamında yok..

ANAP şimdi, sadece enerji soruşturmalarında, "medya-siyaset-banka" ilişkilerinde var..

Ecevit"in DSP"sinin, internette olmasına ise gerek yok zaten.. Ecevit için "bilgisayar" değil "hatır-sayar" Hüsamettin Özkan önemli..

İşin özeti bu!..