HDP Kürtler için ne istiyor?

Sahi HDP Kürtler için ne istiyor?

Kimileri için tuhaf gelebilir bu soru ama hiç de öyle değil. Tam tersine işin sırrı burada.

Biraz daha açayım isterseniz. HDP hep başkalarına “Kürt sorunu”nu nasıl çözeceğini sorar durur. Veya “Kürtler için ne vadediyorsunuz” diyerek herkesi adeta hesaba çeker. Nedense çokları da HDP’yi “Kürt Partisi” olarak gördüğü için bu soruları gayet normal karşılar.

Öncelikle şunu önemle vurgulamak isterim: HDP “Kürt Partisi” değildir. Sadece ve yalnızca Kürtlerin partisi de değildir. HDP ideolojisi etnik milliyetçiliği “ilkel milliyetçilik” olarak görür ve mahkûm eder. HDP “Kürt milliyetçisi” bir parti olmadığı gibi Kürt milliyetçiliği yapan Barzani vb. Kürt önderliklerini de “ilkel milliyetçi” diye suçlar. HDP’nin önceliği sosyalist ideolojidir ve öngördüğü iktidar da Kürtler için bir iktidar değildir. Siz PKK/HDP canibine kendi ideolojilerinin, yani başka bir deyişle bizatihi kendilerinin iktidarda olmayacakları bir “Kürdistan” vadetseniz bile onlar o “Kürdistan”da yaşamak dahi istemezler. HDP için Kürtlük sadece ve yalnızca ideolojik iktidar mücadelelerinde bir mobilizasyon aracıdır.

Şimdi geliyorum yazının başlığına. Yani can alıcı kısma.

Buradan açık açık sorularım olacak. Umarım ve dilerim HDP yöneticileri işbu sorulara başkaca kılıflar geçirmeden cevaplar verirler.

İşte sorularım:

1- Önce tanım: “Kürt sorunu” dediğiniz sorun nedir?

2- Sonra çözüm: “Kürt sorunu”nun çözümü için somut önerileriniz nedir?

3- Kürtler için tam olarak istediğiniz şey nedir?

Şimdi geliyorum PKK bahsine…

Buna dair de sorularım var. Zira bu soruların cevapları sahiden çözümden yana olup olunmadığının önemli bir göstergesi niteliğindedir.

1- PKK hangi amaçla dağa çıktı? Şimdi hangi amaç için dağda bulunuyor?

2- Öcalan “İnkâr biterse isyan biter” diyordu. Erdoğan “Kürt inkârı”nı sonlandırdı. Peki, buna rağmen niçin isyan sonlandırılmadı? Bugün PKK’nın tam olarak istediği şey nedir?

3- Siz hangi somut adımlar atılır veya talepler karşılanırsa PKK sorununun sona ereceğine inanıyorsunuz? Dağ sorununu çözmek için sizin somut önerileriniz nedir?

Lafı oraya buraya çekmeye gerek yok. Siyasi polemiklerle bu can alıcı sorunun çözümünü boğuntuya getirmeye de hiç gerek yok. O yüzden bu soruların doğrudan ve aleni cevapları büyük önem arz ediyor.

Sorundan beslenmiyorsanız yani çözümden yana iseniz bu soruların cevaplarını netlikle veriniz ki hem Kürtler için ne istediğinizi hem de dağ sorununu nasıl çözmek istediğinizi bilelim. Bilelim ki sorunun çözümüne dair anlamlı ve verimli tartışmaları yapabilelim.

Yargıtay dua ile açılır mı?

Açıldı işte.
Çok da iyi oldu.
Bu ülkeye bu milletin değerlerine yakışır bir açılış oldu.
Dua ile laiklik arasında nasıl bir karşıtlık vardır ki birileri kızılca kıyamet kopartmaya devam ediyor?
Amerika’da İncil üzerine yeminler edilir.
İngiltere’de Kraliçe aynı zamanda Anglikan Kilisesi’nin başıdır.
Nedense orada laiklik ve demokrasi elden gitmez. Kimse de böyle olduğu veya yapıldığı için laiklik üzerinden bir tartışma yapmayı aklının ucundan geçirmez.
Türkiye artık bu tartışmaları geride bıraktı diye düşünürken meğer o birilerinin laikçilik anlayışı Taliban’ın din anlayışıyla özdeşmiş.
Bu ülkeye ne Taliban’ın din anlayışı yakışır ne de o laikçilerin laiklik anlayışı.
Dinci Talibanlarla Laikçi Talibanların anlayışları ne yazık ki dine de laikliğe de zarar veriyor.
Türkiye bu tür tartışmaları hak etmiyor.
Kimsenin toplumu germeye ve kutuplaştırmaya hakkı yok.
Ne din üzerinden ne de laiklik üzerinden.
Dini siyasete alet eden anlayışlara hep birlikte karşı çıkalım eyvallah.
Lakin dinin kamusal alanda görünürlük kazanmasını laiklik adına tehlikeli gören laikçi anlayışlara da beraberce karşı çıkalım.
Türkiye’nin asıl ihtiyacı, dinin ve laikliğin özgürlükçü bir anlayışla yeni bir senteze kavuşturulduğu özgün bir demokratik cumhuriyetin inşasından geçiyor.
Bu özgün deneyim, hem herkese/hepimize kazandıracaktır hem de İslâm coğrafyasına emsal oluşturacaktır.
Her türlü fanatizmin ve şiddetin panzeri budur.