Yazı yazmak, bir tür seferdir.

Bugünden itibaren haftada bir gün, yani şimdilik her salı Yeni Şafak’ta sizlerle olacağım.

Sefer bizden, zafer Allah’tandır.

O yüzden “Bismillah” diyerek başlıyorum.

Rabbim sözümüzü özümüze uygun kılsın.

Davamıza hizmetkâr kılsın.

Hayırlı bir başlangıç oldu.

Kaç aylık bir moladan sonra ilk yazım, Ramazan’ın ilk gününe denk düştü.

Ramazan’ın bereketiyle bereketlensin sözümüz.

Yeni Şafak’ta yazmak benim için büyük bir onur.

Çünkü Yeni Şafak, dava/mücadele denildiğinde ilk akla gelen gazetemiz.

Zor zamanların üssü.

Geçmişte de Yeni Şafak’ta yazdım.

Uzunca bir süre hem de.

Şimdi tekrar yazıyor olmanın heyecanı bir başka.

Ne kadar mahir olursanız olun ilk yazı hep bambaşkadır.

Her yeni başlangıç, yepyeni bir heyecanı tetikler.

Rabbim heyecanımızı eskiltmesin.

Dosdoğru yolundan ayırmasın.

Sözcüklerimizle yeni bir sefere “Bismillah” deyip yola çıkarken Rabbim’den yegâne dileğim beni sözünü eğip bükenlerden eylemesin.

Söz oldur ki hakkın emrinde ola!

Haklının yanında dura, haksızın karşısına yüreklice dikile!

Gayrısı boşadır, boşunadır.

Sözümüzle bugüne kadar hep zalimlerin karşısına dikildik.

Bundan sonra da dikilmeye devam edeceğiz.

Türkiye bizim önceliğimizdir.

Kim ki Türkiye’ye düşmanlık ediyorsa onları düşman bilecek ve sözümüzü onlara karşı bilemekten kaçınmayacağız.

Türkiye’nin tarih sahnesine yeniden güçlü bir biçimde taşınmak istenmesinden rahatsızlık duyan her kimse, karşısında sözümüzü bulacaktır.

Yeniden Büyük Türkiye için Erdoğan liderliğinin önemine ve gerekliliğine inanan bir duruşun müdafiliğini yapmaktan geri durmadık.

Durmayacağız.

Erdoğan liderliği herhangi bir faninin arkasından yürümeyi değil, Erdoğan’ın şahsında müşahhaslaşan idealler ve değerler sistemimize sahip çıkmayı önceleyen bir büyük anlama sahiptir.

Biz fani olanı değil baki olan kelâmı ebediyete taşıma mücadelesi veren insanlarız.

Kalemimiz o kelâmın emrinde olacaktır.

O kelâmı yüceltmek isteyen her fani bizim için makbuldür.

Erdoğan liderliğinin sadece Türkiye için değil tüm dünya mazlumları ve Müslümanları için arzettiği önem, o kelâmın anlamını bilenler için ortadadır.

Gerçek güç-kudret sahibi Allah’tır.

Kim ki kendini yeryüzünün muktediri olarak görürse kaybeder.

Rabbim bizi yeryüzünde iktidar sahibi olduğumuzda kendisine tevazuyla kulluk edenlerden eylesin.

Allah’ın kullarına merhametle ve tevazuyla yaklaşanlardan eylesin.

Kim ki yeryüzünde kibirlenerek yürürse bilesiniz ki o kelâmın anlamını yüreğine ve ruhuna sindirmeyenlerdir.

Kibir şeytanın sıfatıdır.

Biz büyüdükçe tevazusu artan inananlardanız.

Gayrısı küçültür bizi.

Nefsimiz davamızdan büyük değildir.

Kim ki nefsini davasından büyük görürse küçülür.

Unutmayalım ki bizler faniyiz.

Alıp verdiğimiz nefesin sahibi değiliz.

O nefes çekildiğinde hiçiz biz.

Bugün varız yarın yokuz.

Önemli olan varlığımızla o kutsal kelâmın hizmetkârı olmaktır.

Ölüp gittiğimizde de arkamızda hoş bir sada bırakmaktır.

Gerisi, bize tanınan zamanın akıp gitmesidir.

Zamana and olsun ki biz Rabbimiz’ce uygun görülen o vakte kadar o yüce kelâmın hizmetinde olmayı sürdüreceğiz.

Onca eksikliklerimize, yanlışlarımıza, kusurlarımıza ve günahlarımıza rağmen bu doğrultudan sapmayacağız.

Zamanla yüreklerimiz kirlenebiliyor, ruhlarımız yeni bir arınmaya ihtiyaç duyabiliyor.

İnsanız biz.

Hiçbirimiz mükemmel değiliz.

Kirleniyoruz.

Manevi hastalıklar yüreğimizi ve ruhumuzu çoraklaştırabiliyor.

Ramazan yüreğimizi ve ruhumuzu yeniden arındırma imkânı sağlıyor bize.

Şimdi tefekkür ve tezekkür vaktidir.

Şimdi yeniden arınma vaktidir.

Manevi hastalıklardan yüreğimizi/ruhumuzu arındırarak daha zinde bir bedenle mücadelemizi sürdürme vaktidir.

Sözümüzden saparsak bizi düzeltenlerden ve uyaranlardan olun.

Gerçek dost, kırmadan-dökmeden uyarandır.

Sahiplenerek uyaranlardan olun.

Ramazan’ımız hayırlı olsun.

Sözümüz, sözde kalmasın bizim.