Depresyon mu gönül yorgunluğu mu?

00:009/06/2008, Pazartesi
G: 2/09/2019, Pazartesi
Mehmet Şeker

İki kişi bir alışveriş için pazarlık yapıyorsa, araya girip pazarlığı bozmak yahut seyrini değiştirmek, yanlışın daniska modelidir.Aynı şekilde iki kişi güzel güzel konuşmaktaysa, çok gerekli değilse başka birinin araya girmesi de ahengi bozar, aynı şekilde yanlış olur.Kemal Sayar yeni kitabı “Merhamet, Kalbe Dönüş İçin Son Çağrı” üzerine Mehmet Emre Ayhan''ın sorularını Rengahenk için cevaplamış.Bu uzun söyleşide, kendimce önemli bulduğum bazı yerlerin altını çizmek istedim.İstedim ki siz de bu

İki kişi bir alışveriş için pazarlık yapıyorsa, araya girip pazarlığı bozmak yahut seyrini değiştirmek, yanlışın daniska modelidir.

Aynı şekilde iki kişi güzel güzel konuşmaktaysa, çok gerekli değilse başka birinin araya girmesi de ahengi bozar, aynı şekilde yanlış olur.

Kemal Sayar yeni kitabı “Merhamet, Kalbe Dönüş İçin Son Çağrı” üzerine Mehmet Emre Ayhan''ın sorularını Rengahenk için cevaplamış.

Bu uzun söyleşide, kendimce önemli bulduğum bazı yerlerin altını çizmek istedim.

İstedim ki siz de bu cümlelerden haberdar olun.

Ben de bu arada biraz ayaklarımı uzatıp dinleneyim. Nasılsa sözü Kemal Sayar''a bırakmışız, hakkımızdır.

* * *

Merhamet eşitler arasında olur, olmalıdır. Merhamet, ayrı bir varoluş biçimidir. Daha sûfîyâne bir varoluş biçimidir bana göre. Tasavvufu tarif etmesi istenen birisi şöyle diyor: “kâinattaki her şeye nezaketle ve güzellikle davranmaktır, böceklere bile.” Bir başkası da sûfîlikteki hedefi şöyle tarif ediyor: “incinmemek ve incitmemek.” Ne incineceksin başkasının kem sözünden, kem hareketinden ne de inciteceksin öyle bir kemal seviyesine çıkarak. İşte merhamet, çok özet olarak söylersem, incinmemek ve incitmemektir.

* * *

Mesele şu: İnsan kardeşimizi, insan yoldaşımızı, bu dünya hayatındaki macera arkadaşlarımızı yol arkadaşı olarak mı göreceğiz, yoksa rakip olarak mı? Birbirini yok etmemeye yazgılı iki varlık mıyız, birbiriyle yârenlik etmeye, dayanışma yapmaya, omuz omuza vermeye yazgılı iki varlık mıyız? Bu sorulara verdiğimiz cevap hangi safta olduğumuzu belirler.

* * *

- Hüzne aşina insan merhamete de aşinadır diyebilir miyiz?

Hüznü hisseden insan dünyanın kırılganlığını, gelip geçiciliğini, faniliğini hisseder. Hüznü yüreğinde duyan insan kâinattaki hiçbir varlığa kırıcı, yok edici davranamaz.

* * *

- Batıdaki “ruh” anlayışıyla Doğudaki “ruh” anlayışını da karşılaştırır mısınız?

Batıda insanın ruhu derisinde biter. Bu ne demek? Yani benim otonom, özerk bir ruhum vardır. Oysa Doğuda insanın ruhu derisinin bittiği yerde bitmez. Yani insanlar arası ilişki çok önemlidir. Aile çok önemlidir, sülale çok önemlidir. Hatta daha da genişletmek mümkün, insanın aşkın olanla, müteal olanla, Allah''la kurduğu rabıta çok önemlidir kendi kimliğini tanımlarken. Yani Batılı insan çok bireyleşmiş, atomize olmuş derecede bireyleşmiş bir varlıktır. Oysa Doğulu insan daha bir sosyal matris içinde, sosyal bağlam içinde yaşayan bir insandır. Dolayısıyla bunların rahatsızlıklarının ortaya çıkması da çok değişik biçimlerde olabiliyor. Mesela batılılar depresyon kelimesini kullanıyorlar. Depresyon çöküntü, çökme manasına gelir. Pek çok kültürde ruhî sıkıntı, ruhî ıstırap bu kelimeyle ifade edilmemektedir. Bizim toplumumuzda, benim Çubuk yöresinde duyduğum enfes bir şey vardı, “gönül yorgunluğu” diyorlardı depresyon benzeri haller için. Bunun Batı dillerinde bir karşılığının olması çok zor. Bakın “gönül yorgunluğu” ifadesinde neler var. Bir kere “gönül” diye bir kelime var.

* * *

Merhametimiz de yoksa kalbimiz yok demektir, ya da kalbe dönüş için başka bir fırsatımız kalmamış demektir. İyi insanlar olmak için hiçbir fırsatımız kalmamış demektir. Merhametimize, merhamete sahip çıkalım diyorum, çünkü onun ötesinde bir yol yok, bir köy yok.