|
Kötü kokular
Kemal Bey durup dururken “
Bizdeki bilgiler YSK’da bile yok”
dedikten sonra ortalık karıştı. Kafalar daha çok karıştı.

Ahali birbirine sormaya başladı: “Nasıl yani?”

Ne kadar fazla bilgidir söz konusu olan?

Yüksek Seçim Kurulu bir kusur mu işledi ve işlemekte?

Gerekli olan bazı bilgileri noksan mı tutmuş, ihmal mi etmiş?

YSK’nın elindeki bilgiler gerekli olduğu kadar ise, Kemal Bey’in CHP’si gereğinden fazla bilgi mi elde etmiş?

Nereden toplamış?

Nasıl toplamış?

Ne de çok soru geliyor insanın aklına.

CHP neden fazla bilgi toplama ihtiyacı duymuş?

Böyle bir bilgi toplayış, fişleme anlamına gelir mi, gelmez mi?

YSK seçim tarihi kesinleştikten sonra, seçime katılan bütün partilere Nüfus ve Vatandaşlık İşleri’nden aldığı seçmen bilgilerini veriyor/muş.

Diğer partilere verilenin dışında hangi bilgiler var CHP’nin elinde?

Henüz seçim tarihi karara bağlanmadığına göre, CHP o bilgileri nereden ve nasıl aparmış?

İsim, adres, doğum yeri ve tarihi, sandık ve sıra numarası yanında, TC kimlik numarası, mail adresi, banka hesabı, telefon numarası, kullandığı telefonun markası, ayakkabı ve gözlük numarası da dâhil mi?

Bu basit soruları cevaplayabilecek biri var mıdır CHP’de?

Hiç sanmam.

Yine bütün sorular havada asılı kalacaktır işaretinin çengelinden, kasap vitrinindeki koyunlar gibi.

Kemal Bey kaç yıldır “Milyonlarca Suriyelilere oy kullandıracaklar” diyerek suyu bulandırıyor, neredeyse gırtlağını yırtıyordu.

Şimdi farklı konuşuyor.

Yeri gelmişken akla gelen âyet-i kerimeyi hatırlatalım.

“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”

Adamın elinde bilgi var.

YSK’nın sahip olduğundan fazlası üstelik.

Ellerindeki bilgilere bakmışlar “o kadar da değilmiş” diye açıklama yapıyor; “Dört yüz bin bile yok”.

Hesap uzmanı ya… Yüzde doksanlık yanılma payı ona yakışır.

Bu garip açıklamaların ardından millet Ankara sokaklarında daha fazla dolaşmaya başladı.

Yolu Kavaklıdere Kızılırmak Caddesi’ne düşenlerin kulağına bir türkü ulaştı.

“Sendeki kaşlar, bende de olaydı vay…
Kaşları senden, rastığı benden…”

Vay ki vay hakikaten.

Şaşırmamak imkân dışı.

YSK binasının olduğu yerden gelen bu türkü şöyle devam ediyor:

“Sendeki saçlar, bende de olaydı, vay…

Saçları senden, örmesi benden...”

Demek ki türkülere meraklı biri var orada.

Fakat o türkünün ardından şahane bir şarkı yükseldi.

“Emel-i meyl-i vefâ, sende de var, bende de var…”

Bir konuda hemen hüküm vermek, nasıl da yanıltıyor insanı.

Acele etmenin zararı bu işte.

Şarkı şöyle devam etti:

“Bilemem aşkımız olmaz yine zâil bizden
Bu tabiat ne acep, sende de var, bende de var.

Eskiden olsa, Fındıkzade’den Hale, Lale, Jale ve bütün mahalle için radyoda çalınırdı bu eserler.

Bugünlerde ise büyük ihtimal Söğütözü’nden Kemal, Cemal ve Kabzımal için çalındı.

Seçilen eserler bana pek anlamlı geldi.

Keşke o sırada caddede salınarak yürüyenler arasında Kemal Bey de olsaydı.

O durumda, daha anlamlı olurdu şüphesiz.

#CHP
#YSK
2 yıl önce
Kötü kokular
Baykal’dan camiye cep telefonu ile imtihanımız...
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim