Meşe, servi, Yahya Kemal

00:0027/11/2007, Salı
G: 29/08/2019, Perşembe
Mehmet Şeker

Farsçası başe''dir, Latincesi quercus; biz kısaca meşe deriz. Üç yüz kadar türü vardır. Kayıngiller ailesinden. Kerestesi dayanıklı, ağacının görünüşü güzeldir.Bakana, dokunana, altında oturup soluklanana huzur verir, dinlendirir.Yapraklarını dört mevsim dökmeyen türleri de bulunur.Palamut denen meyvesi toprağa usulünce dikildiğinde, senelerle beraber bir ağaç yetişir.* * *Mantar meşesi, saplı meşe, saçlı meşe, tüylü meşe, mazı meşesi, palamut meşesi, Türk meşesi gibileri yaygın türlerden bazılarıdır.Yanarken

Farsçası başe''dir, Latincesi quercus; biz kısaca meşe deriz. Üç yüz kadar türü vardır. Kayıngiller ailesinden. Kerestesi dayanıklı, ağacının görünüşü güzeldir.

Bakana, dokunana, altında oturup soluklanana huzur verir, dinlendirir.

Yapraklarını dört mevsim dökmeyen türleri de bulunur.

Palamut denen meyvesi toprağa usulünce dikildiğinde, senelerle beraber bir ağaç yetişir.

* * *

Mantar meşesi, saplı meşe, saçlı meşe, tüylü meşe, mazı meşesi, palamut meşesi, Türk meşesi gibileri yaygın türlerden bazılarıdır.

Yanarken su çıkaran türüne sidikli meşe denir. Yer meşesinin diğer adı kurtluca''dır.

Ülkemiz ormanlarında, dağlarında, tepelerinde bol miktarda rastlanır. Yaşı çok büyük anıt meşeler bulunmaktadır.

Kömürü dayanıklıdır. Ağacı seven, meşeyi sever; meşeyi seven, bütün ağaçları.

O yüzden arkadaşlarımın bendenize kısaca “m.ş.” demesi hoşuma gider.

* * *

Gelelim serviye... Servi, ailesine ismini veren, ince, uzun bir ağaç. Koyu yeşil yapraklarını yaz kış dökmez. En çok Akdeniz bölgesinde yetişir. 25 metreye kadar uzar.

Dili dönmeyen selvi der, yanlışı abartan zelvi.

Andız da bir başka ismidir.

Latincesi “Cupressus sempenvirens” olarak geçer. (Ne işimize yarayacaksa!)

* * *

Tepe kısmı sivri olan, alta doğru hafifçe genişleyen bu ağaca en çok mezarlıklarda rastlanır.

Ağacı, yaprağı gibi, kerestesinin de hoş bir kokusu vardır. Kapı, pencere veya masa yapılacak olsa, kokusu kırk sene gitmez.

“Servi boylu” dendiğinde, kastedilenin ince ve uzun boylu bir sevgili olduğunu anlarız. (Bunun Latincesi yoktur.)

* * *

Ayın suya yansımasıyla oluşan parıltılı görünüme “gümüş servi” denir; bazılarının sandığı gibi onun adı “yakamoz” değildir.

Dağ servisi olarak bilinen, sedir...

Yer servisi olarak geçen ise aslında bir çam türüdür.

(Öğrenci servisinin konumuzla alakası yoktur. Ona yol veririz, önümüzden geçer gider. Çocukları okula yetiştirecektir, acelesi vardır.)

Gördüğünüz gibi edebiyatımızdaki geniş kullanımın etkisiyle belki de, gördüğümüz başka şeyleri de serviye benzetmişiz.

* * *

Servi, rivayete göre Yahya Kemal''i sekiz sene uğraştıran bir kelimedir.

Hafız''ın kabri olan bahçeden bahsettiği şiirinde “Ve serin serviler altında kalan kabrinde / Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter” demek, daha doğrusu böyle bitirmek için ömrünü harcamıştır.

1958''de Kasım ayının ilk günü vefat eden Yahya Kemal''in 74 yıllık ömründe sekiz yıl önemli bir süre sayılır. (Kim için değil ki!)

Şiiri hatırladınız, “Rindlerin ölümü”...

* * *

Daha, çınarın asaletinden, erguvanın estetiğinden, zeytinin ihtişamından bahsedecektim ama yerimiz dolmak üzere.

Aslında yazıya başlarken niyetim ağaçlardan değil, uzak yakın bazı arkadaşlardan bahsetmekti. Fakat söze bir türlü giremedim. Gerçi pek bir şey fark etmedi. Arkadaşların da bazıları ağaç gibidir, bazıları mamulleri gibi.

Böylesi daha iyi oldu muhakkak. Kimseyi gücendirmeden ve dahi kurbağaları ürkütmeden tamamlamış olduk.

(Not: Dün kurban bağışı için numarasını verdiğimiz telefon, Dr. Nilüfer Hanım tarafından kaybedildiği için arayanlar ulaşamadı. Bugün kısmetse yenilenmiş olacak. İlgilenenlere teşekkürler.)