|
Hizbullah: Neden şimdi?

Hizbullah meçhul değildi. Hatta, Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu''nun raporu gibi, adı resmî belgelerde bile yer alıyordu. Ama "devlet" Hizbullah''ı görmedi, duymadı, üzerine gitmedi.Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman emekli olmasaydı, acaba bugün Hizbullah operasyonu yapılabilir miydi? Önce bu soruya cevap bulalım, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.

Fazilet Partisi grubunda konuşan Recai Kutan çok çarpıcı bir cümle sarfetti; "Balans ayarcıları"na seslenerek sordu: "Tankları potansiyel tehditi kesmek için Sincan''a süreceğinize, niçin Hizbullah''ın üzerine sürmediniz?"

Kutan''ın başka güzel tespitleri de vardı:

"Devlet suç işlemez. Suç işleyenler kutsal devlet anlayışından dolayı kendilerini de kutsal görenlerdir"

"Devletin görevi ceset toplamak değil; vatandaşların can güvenliği sağlamaktır."

Gülle''nin açıklaması

Hizbullah vahşetini Refah''a veya Fazilet''e bulaştırma çabası içinde olanlar, Başbakanlık mensubu Abdülsamet Yıldız''ın şahsında, ellerine bir delil geçirdiklerini sandılar. Bu kişinin, RP''li milletvekili Fehim Adak''ın referansı ile o dönemde, Başbakanlık''ta görevli bulunan Akif Gülle (FP Amasya milletvekili) tarafından işe alındığı iddiası ortaya atıldı.

Ama silâh ters tepti: Bu şahsın, 1986 yılından beri Tarım Bakanlığı''nda çalıştığı, bilgisayar uzmanlığı dolayısıyla, Refahyol Hükûmeti''nce beyaz masaya atandığı, Refahyol yıkıldıktan sonra, Başbakanlık''tan bin kişinin çeşitli görevlere gönderildiği, bin kişiden sadece birinin, Abdülsamet Yıldız''ın Başbakanlığa iade edildiği anlaşıldı. Abdülsamet Yıldız hem de son derece stratejik bir göreve, İdari, Mali İşler Daire Başkanlığı''na getirilmişti.

28 Şubat sürecinde herkes fişlenirken, sözde mürtecilerin nefesleri bile dinlenirken, sadece karısı başörtülü diye birçok ordu mensubu Askerî Şûra kararlarıyla Türk Silâhlı Kuvvetleri''nden uzaklaştırılırken, Hizbullah elemanları acaba nasıl gözden kaçtı?

Faili meçhuller

Oysa, "faili meçhullerin" üzerine giden insanlar vardı. Araştırmacı yazar Uğur Mumcu, Güneyedoğu''da öldürülen bazı gazetecilerin Hizbullah tarafından katledildiğini yazmıştı. Hizbul-Kontra yakıştırmasına onun sütunlarında rastlamıştık.

Konuya ilgi duyan sadece o değildi elbette.

TBMM''de Faili Meçhul Cinayetler Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyon üyeleri 1995 yılında yayınladıkları raporda, bölgedeki müşahadelerini dile getirdiler; Hizbullah''ın cinayetlerine ve bu örgütün devlet tarafından korunduğuna dikkat çektiler. En azından o yörede böyle bir intiba olduğunu söylediler.

Rapor

İşte Meclis''te kurulan Komisyon''un raporundan bazı tespitler:

"Bölgede, örgütün yaptığı propagandalar tesirli olduğundan, vatandaşlar, her faili meçhul siyasi cinayetin arkasında devletin gölgesini aramakta. PKK örgütü, sistemli bir şekilde, her cinayeti, kontrgerilla ya da Hizbu-kontra''nın eylemi olarak tanıtmaktadır. Bu olaylar aydınlanmadığı sürece, örgütün sistemli propagandası neticesinde, devlet şaibe altında kalmaktadır. Faili meçhul siyasi cinayetler, genellikle cadde ortasında, şehrin en işlek yerlerinde, gündüz işlenmektedir. Gündüz, şehrin en işlek yerlerinde işlenen cinayetlerin faillerinin bulunmaması vatandaşta korku ve şüphe uyandırmaktadır. Silopi gibi küçük bir ilçede, Batman, Silvan gibi ilçelerin en işlek caddelerinde, cinayetler işleniyor ve failleri bulunamıyorsa, devlet bunları istemediği için tespit etmemektedir intibaı ortaya çıkıyor. Cinayetlerin aydınlanması için, tanıklık yapan vatandaşların akıbetinin de, faili meçhule kurban gitmek olmasından ötürü, halk artık tanıklık yapmıyor. Devlete giderek gördüğünü anlatanlar, kısa sürede deşifre edilmekte, deşifre olan vatandaş da, bir faili meçhul cinayete kurban gitmektedir. Bölgede şehir komiteleri kuran PKK örgütü bile gündüz şehrin işlek caddelerinde eylem yapamazken, Hizbullahçı olarak adlandırılan kişilerin eylem yapıp yakalanmamalarından dolayı, devlet zan altında kalmaktadır. "

Genelkurmay açıklaması

Bu bilgiler orta yerdeyken acaba 28 Şubatçılar ne yaptı? Dünkü gazetelerde, Türk Silâhlı Kuvvetleri''nin bir açıklaması yer aldı. Genelkurmay''ın bildirisinde Hizbullah ile işbirliğine girişildiği iddiaları ret ediliyordu.

28 Şubat''ın, Susurluk''un üstünü örttüğü unutulmamalı. O zihniyet bugün orduda hâkim olsaydı, Hizbullah operasyonu belki gerçekleşmezdi. Ahmet Taner Kışlalı''nın cenazesine toplu olarak katılan ordu mensupları, bir ihtimal, faili meçhullere karşı bir tavrı ortaya koyuyordu.

Acaba, Hizbullah operasyonu ile "28 Şubat" tasfiye mi ediliyor?

Aydınlık''ın iddiası

Doğu Perinçek''in Aydınlık gazetesine göre, Beykoz''daki evde, güvenlik güçleri ile ilişkiyi gösteren belgeler ve bazı fotoğraflar bulundu.

Aydınlık gazetesi şöyle yazıyor: "Örgüt evinde, bulunanlar İran gizli servisinin eğitim notları değildi. Askerî İstihbarat''ın, istihbarat ve istihbarata karşı koyma kitapçıklarıyla, Emniyet İstihbaratı''nın ders notlarıydı. Fotoğraf albümü en ilginciydi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü''ne taşınan belgeler arasında, Hizbullah liderinin, Mardin, Diyarbakır, Batman''da, çok sayıda subay ve emniyet müdürü ile çektirdiği fotoğraflar vardı."

Aydınlık''ta yazanların doğruluk derecesini bilmiyoruz. Ama, Hizbullah''ın bazı resmî güçlerle işbirliği yaptığı, Meclis''in Faili Meçhuller Raporu''nda da belirtiliyordu.

Hizbullah''ın karargâhı

Rapordan bir bölüm:

"27 Temmuz 1993''te Batman Emniyet Müdürlüğü''nde, komisyonumuza bilgi veren Emniyet Müdürü ve Vali yardımcısı, Batman''a bağlı, Gercüş ilçesinin Sekü, Gönüllü ve Çiçekli köyleri bölgesinde, Hizbullah örgütünün bir kampı bulunduğunu ve yöredeki askerî birliğin bu kampa yardımcı olduğu yönünde haber aldıklarını, bu kamplarda, Hizbullah örgütü mensuplarının siyasi ve askeri olarak eğitildiğini, beyan etmişlerdir. Komisyonumuzca yazılan müzekkereye verilen Jandarma Genel Komutanlığı''nın 22. 12. 1993 tarihli müzekkeresinde, iddiaların asılsız olduğu, belirtilmiş ve adı geçen bölgelerde Hizbullah''a ait bir kamp bulunmadığı açıklanmıştır. Ancak Vali yardımcısı ve Emniyet Müdürü''nün iddiaları gerektiği gibi araştırılmamıştır. Yörede, bu iddialar doğrultusunda gerekli soruşturmanın yapılması gerekirken, bu yapılmamış, konu, bir cevabi yazı ile gündemden çıkarılmaya çalışılmıştır. Komisyonumuza mezkur açıklamayı yapan İl Emniyet Müdürü kısa süre sonra, merkezde pasif bir göreve alınmıştır."

1995''te yazılan bu rapor, maalesef; gözardı edilmiştir.

Oysa raporda, bugün gazetelerde yer alan bütün bilgiler mevcuttu. İlimciler''in şiddet taraftarı olduğu, Menzilciler''in buna karşı çıktığı, İlimciler''le Menzilciler arasındaki mücadele bir bir anlatılıyordu. Bölgede bulunan camilerin imamsızlık sebebiyle açılmadığı, bu yüzden camilerde vatandaşlara fahri imamların namaz kıldırdığı, bu imamların PKK veya Hizbullah''ın sözcüsü gibi davranıp halkı kışkırttığı belirtiliyor ve fahri imamlık kurumuna yol açan faktörler yok edilerek, devletin bir an evvel kadrolu imam tayin etmesi isteniyordu.

JİTEM

Raporda JİTEM''le ilgili de istihfamlar vardı:

"Bölgede JİTEM''in faaliyetlerinin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Bize, Jandarma Asayiş Komutanlığı''na bağlı, istihbarat timlerinin, bölgede faaliyet gösterdiği, yıkıcı, bölücü, terör, uyuşturucu ve silâh kaçakçılığına yönelik istihbari bilgiler topladığı söylenmiştir. Oysa, istihbarat toplama yetkisi MİT''e aittir. JİTEM''in itirafçıları kullandığı ve bunlardan dolayı da yasa dışı bir takım işlere karıştığı yönünde iddialar vardır. Bunların silâh ve uyuşturucu kaçakçılığına bulaştığı iddia edilmektedir. Yasal bir dayanağı olmayan, kuruluş amacından saparak, bazı yasadışı olaylarla birlikte anılan bu JİTEM''in faaliyetlerine son verilmesi gerekir."

Koman ve Hizbullah

Görüldüğü gibi Hizbullah meçhul değildi. Hatta, Faili Meçhul Cinayetler Komisyonu''nun raporu gibi, adı resmî belgelerde bile yer alıyordu. Ama "devlet" Hizbullah''ı görmedi, duymadı, üzerine gitmedi.

Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman emekli olmasaydı, acaba bugün Hizbullah operasyonu yapılabilir miydi? Önce bu soruya cevap bulalım, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.

24 yıl önce
Hizbullah: Neden şimdi?
Kara dinlilerle milletin savaşı
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak