Bölgeye en vakıf batılı ülkelerin, istihbarat servislerinin, Ortadoğu uzmanlarının, bir kısmını ayrı tutmak gereken gazetecilerin elleri böğürlerinde kaldığının sağlaması, IŞİD vakasına ilişkin yorum ve tahminlerin gittikçe "mikro" değerlendirmelere yıkılmasıdır...
Sadece Suriye ve Irak"ın değil, tüm bölgenin dengelerini savuran böylesi bir "istila" karşında kimsenin elinde işleme koyacağı bir hareket/harekât planı yok. İstisna olarak akla bir tek, saygın "Foreign Policy" dergisinin özel haberi olarak Mayıs ayında duyurulan, resmi Pentagon planı "CONPLAN 8888" gelebilir! ("Exclusive: The Pentagon Has a Plan to Stop the Zombie Apocalypse. Seriously.", Foreign Policy, 13/05)
Buna göre, bir ölümcül Zombi salgını/saldırısı başlıyor ve yayılıyor. ABD müdahil oluyor ve "beş aşamadan oluşan kriz eylem planı"nı devreye sokuyor; "Eğer Zombi istilasına hazırlıklıysanız, kasırgaya, depreme, salgın hastalıklara hatta terörist saldırıya bile hazırlıklısınızdır!"
Şakadan öteye ne kadar geçer bilinmez ama IŞİD vakasına uyan iki ayağı var bu planın: a) IŞİD mensuplarının "eylem ve görünüşleri" tam bir Zombi saldırısı görüntüsü veriyor. Durdurulamıyorlar, vahşice öldürüyorlar, yağmalıyorlar, daha bir IŞİD kaybı/görüntüsü basına yansımış değil (!) ve en önemlisi "ele geçirdikleri kendilerine katılıyor". b) Diriltiyorlar! Sık rastlanan haber başlıkları da bu yönde; "Saddam rejiminin 2 numarası canlandı", (Milliyet, 13/06), "30 bin asker 800 militandan kaçmış", (Yeni Şafak, 13/06), "Saddam Hortladı", (Milliyet, 13/06). Tabii "kaçış ve korku" görüntüleri de aynı bağlamdadır.
Sonda söylenecek lafı başta söyleyelim ve çatıyı kapatalım; "Özel olarak: Riyad"ın Irak üzerinden İran ile savaşıdır bu. (Kimi Körfez ülkeleri ve İsrail"in de!) Genel olarak: Şii ve Sünniler arasında Orta Doğu"yu kontrol etme savaşıdır. Herkesin eli de içindedir." (İbrahim Karagül"ün dünkü, "IŞİD değil yeni "Sünni Arap Devleti" projesi" (13/06) başlıklı köşesi okunduğunda kafa karışıklığı biter.)
Şimdi, bin tilkili oyunun kuyruklarını daha da düğümleyelim...
Türk rehinelerin kurtarılmasına ilişkin en fantastik senaryo; küresel medyanın flaşları arasında Ankara"ya inen İsrail askeri uçağından konsolosluk mensuplarının ve yakınlarının inmesidir. İsrail operasyonu ile kurtarılacak rehinelerden önce kucağında 8 aylık bebeği tutan anne, ardından köpek iner. Türkiye-İsrail yakınlaşmasının engellerini bir saniyede bertaraf eder ve Ankara cephesini sabitler! İstila dinamikleri rehinelerin, alanın, verenin burnunu kanatmaz. Artık ölü "komplo teorisi"dir ama siz yine de ağızlarından bu konuda "İsrail" lafı çıkanlara kulak kesilin. (Rehin(e) alma, "kıpırdama" demek. IŞİD"in bir işi var ve tamamlayana dek önüne engel çıkarabilecek tek ülke görüyor. Keza, Türkiye"nin direkt hedef alınmadığını gösteriyor her rastladığı Türk"ü alıkoyma!)
IŞİD hamlesinin arkasında gösterilmeyen ülke kalmadı. Ortadoğu"da ayağını taşa vuranın ABD"yi anması gelenek sayılır ama bunun bir "Türkiye planı" olduğu da söylendi! Doğrusu, "rehineler" de dahil Musul-Kerkük hassasiyetinin alıcısı çok olur. Açık bir komplo teorisi de budur.
IŞİD saldırısında Saddam ruhunun varlığı akla yatmayan birçok soruyu yanıtlıyor. Irak ordusunun çöküşü, "Saddam"ın kızı Musul"a geliyor" haberleri, Baas rejiminin yakalanamayan tek üyesi İzzet İbrahim el-Duri"nin ele geçirilen yerlerin başına getirildiği bilgisi, Musul"a yine Saddam Hüseyin"in generallerinden Haşim El Cemmas"ın Vali yapılması, vs...
IŞİD"in eline Irak ve ABD ordusundan geçen askeri araçları, tank, helikopter gibi eğitim/tecrübe isteyen donanımları kim kullanabilir?
Herkesin mutabık kaldığı üzere IŞİD bir "Sünni gruplar koalisyonu" ise bu denge-kontrol oyununda üst akıla ihtiyaç var. O aklı seçen, II. Saddam"ın "kendisini İran"dan koruyacağını" düşünen Körfez"dir.
Dikkatle takip edilesi adreslerden biri Tahran"dır. Tahran"ın hedeflerden biri(ncisi) olduğu ortada. IŞİD"le savaş için 150 kişilik El Kudüs Birliği"ni Irak"a gönderdiği haberi "İngiliz basını"ndan duyuruldu. Dün akşam saatlerinde de Tahran tarafından yalanlandı!
Örgütün Türkiye"den, TSK"nden çekindiği biliniyor ama Erbil"e de daha ilk günden, "size saldırmayacağız" sözü verdi. Savaşta komşuları sağlama alma yerleşik bir askeri/diplomatik akıldır.
Kriz yüzünden tavan yapan petrol fiyatları en çok kimlere yarıyor? Rusya da dahildir! Ek, Kuzey Irak petrolünün Türkiye üzerinden dünyaya ulaştırmaya çalışan tankeri kimse istemiyordu! Meğer Rusya almış!
Musul hem bugün (!) hem de tarihi boyunca kime daha yakındı? Bağdat"a mı, Suriye"ye mi, Türkiye"ye mi? Suriye ve Irak"ın parçalanması "Sykes-Picot" üzerinden nasıl yorumlanabilir? Türk dış politikasına saldıran çok ama "sonunda" Ankara bu işten çok kârlı çıkabilir mi?
Davutoğlu-Musul konsolosluğu, Hillary Clinton-ABD Libya elçiliği arasında "iç siyasi dinamikler açısından nasıl bir paralel tuzak var" yazacaktım, bize ayrılan yer bitti. Hoş, bu cümle de yeter!
