|
Washington’ın, Çin ve Rusya için Ankara’ya teklifi ne?

Türkiye-dünya ilişkilerindeki jeopolitik düğümün en ‘yakıcı’ sorusu budur…

Sabahtan akşama eze eze suyunu çıkarttığımız, Ukrayna Savaşı, Karadeniz açmazı, AB ile ilişkiler, Ermenistan-Azerbaycan denklemleri hele Kıbrıs-Akdeniz-Yunanistan, elbette Suriye başlıkları, daireyi genişlettikçe; önce Hazar-Basra-Akdeniz-Karadeniz’e, sonra Avrupa-Afrika-Avrasya’ya oturan ‘bizim bölge’ açmazlarının Türkiye Yüzyılı’nın açılış hamlelerinin yapıldığı süreçte Ankara’nın ‘kararı’ için önemi, ABD’nin ne teklif getireceğidir…

Yanlış anlaşılmasın, bu bir ‘ağzının içine bakma’ durumu değil.
ABD, dünyanın yeni halini ve “Türkiye’nin bu hal içindeki ‘hem-halini’ anlamış mı”
durumudur.

Çok önemlidir ve-dahi yukarıdaki “hayati” başlıkları ya karşısına ya yanına alır.

‘BURADA’ KALIN, ORASI DAHA KALINDIR…

İki, “ABD ve Batı kendi halini anlamış mı” gibi, stratejik karatı yeryüzü ağırlığınca değerli sorunun yanıtını da arıyor Ankara…

Tekrarın kıymeti ortadadır; Türkiye-Batı ilişkilerinde ‘gemi yakar’ kararda değiliz ama yolun gittiği yeri de onlara gösteriyoruz. “
Burada birlikteyiz ama orada yollar ayrılır
” da diyoruz. Batı’nın sınırına gelindiği yerdir! Elbet anlayana…

Aynı nedenle, Batı ile, özel olarak AB ile ekonomi üzerinden kurulan ilişkilere de “fazla gönül indirilmemesi”, “ilişkilerimizi tazeleyelim” yaklaşımını konfetiler yağdırarak kutlayanlara ‘sakiniyet hakimiyettir’ tavsiyemizi yineliyoruz. Devam da edebilirler, Pompei’nin son günleri de öyleydi…

KENDİNİ ANLAMAYAN SENİ NASIL…
Türkiye, Çin ve Rusya’nın, Ortadoğu’ya giren, Hazar ve Karadeniz’e dayanan, Afrika’ya varan “ilerleyişini” çok önceden kayda geçirdi, ‘periskop yukarı’ sayınız, ilaveten, adı geçen bölgenin
yerel yeni jeopolitiğini,
değişimi de erkenden teşhis etti. Çekilen fotoğraf Batı gerilemesinin öyküsünü de anlatıyordu…

Batı’nın karşı planı bilinmiyor! Planı var mı bilinmiyor. Kimi adımlar var ama bunlar bütünlüklü olmadığı hatta sıklıkla kavruk kaldığından, üzerine düşünülmüş, rafine akıl ürününden bahsetmek de mümkün gözükmüyor…

Kimi payandalar, direniş noktaları aranıyor/yaratılıyor gibi; mesela Yunanistan, mesela Avrupa’nın ‘savunulması’. Pasifik’te çok emare var. Ama koca koca kıtalarda, Orta ve Batı Asya, Ortadoğu, Afrika’da ne yapıyorlar? Avrupa

ayağı bile müttefikleri

“döve döve” sağlama alınmaya çalışılıyor…

DOĞRU KARE: ‘TÜRKİYE BATI SONRASINA GÖRE KONUMLANIYOR’. AMA TEK KARE!
Öte yandan Ankara’nın stratejisi işliyor. O da anlayana. Türkiye müstakbel çok kutuplu yeryüzünde
herhangi bir limandan demir almadığı gibi, müsait tüm yeni limanlara da yanaşıyor.
Dengesini, “herkese eşit mesafe” klişesi üzerine değil, herkesle beraber/herkesi kapsayarak” üzerine kuruyor…

İyi ama, herkes var olmayı sürdürecek mi? Bu kadar ileri tarife de gerek yok, mevcut küresel sistemdeki dalgalanlamalar ağırlık noktalarını değiştirdiğinde Türkiye’nin yeni ayarları nasıl olacak?

Sonuçta “yüzyıl” üzerine konuşuyoruz!

Açık yazalım, “
Türkiye, Batı sonrasına göre pozisyon pekiştiriyorsa
”, gerçekten dünyanın hali bu ise, ABD bunun için Türkiye ile ilişkilerini nasıl bir kaide üzerinde yükseltmeyi planlıyor? İş bu.
Batı akılları içinde ve Batı’ya yaltaklanan akıllar içinde aynı fotoğrafı çekenler var. Fakat, “
ABD ne yapmalı” kamuflajının altına, Amerika’nın lehine Türkiye’nin aleyhine nasihatleri süpürüyorlar
. Göz görmüyor ama pislik orada duruyor…
BÖLÜM SONU CANAVARI SİZDİNİZ, OYUN SONU CANAVARI BİZİZ…

Türkiye’nin yürüyüşündeki konjonktürel açıkları, Batı/ABD’nin kullanması/istismar etmesi gereken fırsatlar olarak betimlerseniz, açığın yamanması karşılığında stratejik kazanımlar talep edilmesini tavsiye ederseniz, bir, küresel değişimi gördüğünüz halde nedenlerini anlamamışsınız demektir, iki, ‘kötü niyetlisiniz’ demektir.

Artı, işlemez.

İşletmeye zorlarsanız Türkiye’nin büküp atacağını da hâlâ anlamamışsınız demektir! Bilgelik değil paşa gönül stratejisidir. Keyfiniz bilir.

Sadeleştirelim; örneğin, Ankara’nın ekonomiyi iyileştirme adımlarını daha hızlı atalım için AB ilişkilerinde esnemesini getirip Kıbrıs’a dayarsanız, mazeret olarak da, “bakın işte Yunanistan’ı biz nasıl ikna edelim” diye aba altından sopa gösterirseniz..

Akdeniz’de, Suriye’de, Karadeniz’de, Hazar’da, enerji yollarında, çıkış ve varış noktasında hayat zorlaşır. Donanmanın donanması odur. Görün artık! Türkiye o “level”ları geçeli, “bölüm sonu canavarlarını” aşalı çok oldu.

Rusya niye, “Türkiye’yi enerji merkezi yapalım” diyor? Ankara neden, “AB, Türkiye’siz stratejik güç olamaz” diyor?

“Çok kutuplu dünyada yaşayamazsınız” demektir bunlar.

ANTİ-EMPERYALİZM’İN DOĞASI ‘ESKİ SEÇKİNLERE’ DEĞİL, ‘BAĞIMSIZLIK KARAKTERİNE’ YASLANIR…

Adını doğru koyalım…

“Türkiye Yüzyılı’ bugünkü formatıyla anti-emperyalisttir”!
“Türkiye, herhangi bir güvenlik şemsiyesinden çok kendi güvenlik şemsiyesini güvenilir bulduğu” katmana yükseldi, yükseliyor.
Anlamı, “NATO’dan çıkalım” değildir. “ŞİÖ veya BRİCS’e gireceğiz” de değildir. Dikkat etmeniz gereken, “kendi” kelimesidir!

Gerçek bu. O kadar gerçektir ki, bu ülkenin yöneticileri çıkıp, “hayır değildir” dese bile öyledir -ki demiyorlar- çünkü Türk halkı böyle istiyor. En az yedi yıldır kafanızı fiskeliye fiskeliye yazdıklarımız budur.

Türkiye için şartlı reflekslere dönüşmüş kabullerinizi yenilemeniz gerekiyor. Bildikleriniz eskidi, Müfredat değişti. Kulağınızdan tutup burnunuzu kitaba yapıştırmak zorunda kalmayalım.

İlk ders neydi?

Türkiye artık ‘orta boy güç’ skalasında ülke değil. ‘Yeni nesil orta boy güç’ skalasında bir ülke. Daha da yükselecek.

O halde duyalım teklifinizi?

#Politika
#Çin
#Rusya
#Nedret Ersanel
9 ay önce
Washington’ın, Çin ve Rusya için Ankara’ya teklifi ne?
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz