Önceleri işimiz düşmanı alt etmekti. Çünkü karşımızda düşman/lar vardı ve biz onları tanıyorduk. Düşmanı alt etmek, onu ortadan kaldırmak anlamı taşımıyordu. Yani, kimseyi evinde, sokağında, mekanında öldürmek değildi yaptığımız şey. Donanmak ve yükselmekti.

Sonra değişti denklem. Düşman muğlaklaştı. Dostlar ve düşmanlar arasındaki perde kalktı. Zaman zaman dostlar düşman oldu, düşmanlar dost.

Bir kısırdöngüyle yer değiştirdi her iki kavram. Aynı mahallerde aynı havayı soluyan, aynı kaderi paylaşan ve aynı ideali büyütenler, görevlerini unuttular; fıldır fıldır dönen gözleri, kan kokusu süren burunlarıyla insanlıktan çıktılar. Emanete ihanet ettiler. Komşusu açken tok yattılar. Dicle kenarında kurdun kaptığı koyun için dertlenmediler. Merhamet ve vicdanlarını kiraladılar. İhyayı imhaya, hikmeti cehalete, dürüstlüğü alçaklığa peşkeş çektiler. Bozuldular. Bozulduk.

Suriye''de yaklaşık 15 bin can, kardeşi tarafından düşmana evrilerek koparıldı bu dünyadan. Irak''ta, Afganistan''da, Mısır''da, Pakistan''da... Özellikte İslam haritasında işgal sürüyor. Ölüme mazeret aranmıyor. Sadece öldürüyor herkes birbirini. Çünkü tıpkı Dr. Mengele gibi, hayatta kalmak için öldürüyor, biri diğerini...

Ya siyaset! ''Ben konuşuyorum! Sen sus, konuşma! Alırım kelleni senin!''

Peki, kimin işine yarıyor bunca ölüm, bunca zulüm, bunca kalleşlik!..

25 yıl önce çekildi dünyamızdan... ''Ey şair uykudan uyan! Ölen duyguları canlandır, unutulan görevleri hatırlat. Uyuşup kaldığın izbeden ayrıl, insanların arasına karış ve onların öbek öbek toplandıkları ağaç diplerini, tarlaları, çölleri, yemek meclislerini, sohbet halkalarını şereflendir'' vasiyetini asarak kalplerimize.

''Bir jilet inceliği ve keskinliği taşıyan bu coğrafyada'' yaşadığımızı her dem hatırlatan Cahit Zarifoğlu...''İslam haritasında bir şair olmak'' duasıyla bugün de yaşıyor. Birkaç dua/dize ile yeniden selam ustaya: ''Allahım/ Yol boyunca/ Tarih boyunca/ Başıboş bırakma bizi.'' Amin.

''Tarihin vicdanı olur mu?'' Bu sorunun cevabı ABD''li ünlü Osmanlı tarihçisi Prof. Carter V. Findley''de...

İlk kez tarihin de bir vicdanı olduğunu bize hatırlatan Derin Tarih dergisi, yaklaşık 80 yıldır uyuyan/uyutulan Ayasofya dosyasını Findley söyleşisi ile tamamlayarak sunuyor, üçüncü ve sürprizlere açık yeni sayısında.

Tarih üstadı Prof. Semavi Eyice''nin kaleminden 100 soruda Ayasofya ve Fossati albümü ise derginin kapak konusunu tamamlayan muhteşem bir armağan olarak okurlarını bekliyor.

Zor zamanlardan geçiyoruz. Karabasan, hafakan... Dört bir yan kan revan içinde. Bir kısım şair susuyor. ''Ölen duyguları canlandırmaktan'' korkuyor besbelli. ''Unutulan görevleri hatırlat''maktan...

İnadına şiir söylüyor bir kısmı; varlığını şiire adayarak. Şiirin, ölümcül yaralar almış hayatımıza merhem olacağının farkında. Karanlığın farkında. Solgun bir adaya dönmüş yerküreye karşı bir sorumluluğu olduğunun farkında... O yüzden şiir –artık inanmasa da kimse- hâlâ bir kurtarıcı...

Bugün Nişantaşı Nuri Akın Anadolu Lisesi''nde şairler güne anlam katacak. ''Şiirin Kardeşliği'' 16.00''da başlayacak. Alper Gencer, İbrahim Tenekeci, Hüseyin Akın, Gonca Özmen, Metin Celal ve daha birçok şair, şiirde buluşturacak kardeşleri...

Ardından, saat 20.00''de Küçükçekmece Balıkçı Adası''nda... Ali Ural, Turan Koç, Yasin Mortaş, Zafer Acar, Ayla Algan, Ömer Kazazoğlu ve birçok şair daha...

Ne de çok ihtiyacımız var söze. Doğru olana, kalbi vurana...