Oryantalistlerin her biri, İslam dünyası için birer "tahrib kalıbı" olduğunu söylersem, mübalağa etmemiş olurum!

İsterseniz, olaya şu tesbitle girelim:

"Vatanü''l-Arabî" adlı derginin, Aralık 1983 tarihli 358. sayısında bir resim ve bir yazı var:

Resimde, 1909 tarihli, Ezher''de okuyan bir "Molla"nın görüntüsü var. "Molla"nın başında fes ve sarık! Üzerinde bir cübbe/biniş ile, boynunda bir "hamayil"in uzantısı, belinde bir kuşak sarılı... Bıyıklar düzenli kesilmiş, saçlar molla çırağı gibi kısa...

Bu zat kim, biliyor musunuz? Ünlü Fransız oryantalisti Louis Missignon!

Yani tam da bizdeki 31 Mart "irtica vak''ası"nın patlak verdiği yıllarda, bu oryantalist "Müsteşrik", Ezher''de Arabî ilimleri tahsil için, "İslamî eğitim kıyafetine" bürünüyordu.

Ortaçağ Arap sosyolojisi ve tarihi ile, Abbasîlerden itibaren İslam dünyasının siyasî ve sosyal hayatını inceleyip, İslam dünyasında ve özellikle de, Fransızların hegemonyası altındaki topraklardan yaşayan Müslümanları iğfal ve idlal için çalışıp duran bir misyonu üstlenerek hareket etmiş ve Ezher''den sonra, Paris''e dönüp ülkesine ve Batılı kültürünün emperyalist amâline hizmete devam etmiştir.

Şu sözleri, geri kalmış İslam memleketlerindeki hallerine ve ideolojik gayelerine en iyi bir örnek:

"Onların her şeyini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri, mahv oldu. Artık hiç bir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi veya intihar için olgun hale geldiler."

Bunların, ilk önce "molla kıyafeti"ne girip, ardından gereken formasyonu yakaladıktan sonra, yapmaya ve yaymaya çalıştıkları idealleri şöyle sıralamak mümkün:

"1) Müslümanların kafalarına Peygamberleri, Kur''anları, hukuk sistemleri ve fıkıhları ile ilgili meselelerde şüphe ve tereddütler sokarak, zihinlerini bulandırmak,

2) Müslümanları, medenî kültür miraslarının değerlerinden şüpheye düşürmek,

3) Müslümanları, kendi kültürlerine olan güvenlerini zayıflatmak, bütün insanî değerlerine, inanç esaslarına ve yüce prensiplerine şüpheci bir gözle bakmalarını sağlamak,

4) Çeşitli ülkelerde yaşayan müslümanlar arasındaki bağları koparmak, kardeşlik ruhunu zayıflatmak,

5) Kendileri gibi düşünen bir nesil yetiştirmek!"

İşte size, İslam dünyasını parçalamak için, son yüz yılda İslamî eğitim ve öğretim kurumlarında yetiştirilen "tahrib kalıpları"ndan bir kesit...