|
Eyvah! Çocuklar Osmanlıca öğrenecekler!

Evet, liselerde Osmanlıcanın ders olması konusu gündeme geldiğinden bu tarafa “malumlar” panik ve nefret içinde itiraz üstüne itiraz ediyorlar. Hatta dehşet verici bir şekilde “Osmanlıcanın ayrı bir dil olduğunu” söyleyen,oysa “sadece bir alfabe” olduğunu bilmeyen koca koca akademisyenleri televizyonlarda seyrediyoruz. Okullarda öğretilecek olan “Osmanlıca Türkçesi” ayrı bir dil değil ama bunlar İngilizce, Fransızca gibi farklı bir dilmiş sanıyorlar galiba…

Aslında bu koca koca adamların, sözüm ona aydınların Osmanlıcanın farklı bir dil olduğunu zannettiklerine pek de inanmıyorum doğrusu… Topluma Osmanlıca sanki Arapçaymış farklı bir dilmiş gibi bir algı salma peşindeler. Yoksa bu kadar kitap yalayıp yutmuş bu adamların, öğretilecek şeyin Osmanlıca alfabesi olduğunu bilmiyor olmaları büyük bir hezeyan olur. Yada öyleyse, vay bunların okuttukları çocukların haline…

Aslında burada asıl konu bir başka “dil” meselesi de değil. Burada mesele, içinde “Osmanlı” geçen her şeyin “malumlar” için tahammül edilemez bir şey olması… Bir de üstüne bu alfabe Arap harfleri ile yazılıyorsa işte orada hepten çileden çıkıyorlar!

Osmanlı ve Kur’an’ı yani dini çağrıştıran her şey bunları çıldırtmaya yetiyor.Hâlbuki Osmanlıca Türkçesi demek, konuştuğumuz dilin öz yazılışı ve okunuşu demek…

Dertleri “dil” olsaydı bu ülkede ne acayip dillerin kursları var, onları gündeme getirirlerdi. Ama konu onlar için bir dil değil; bunların derdi Osmanlı’yı hatırlatan her şeyin hayata geçirilmesi ve buna karşı çıkmaları…

Bu çocuklar okullarda (maalesef) o kadar ağır formülleri öğreniyorlar, okullarda dizi dizi kimya, fizik formüllerini ezberliyorlar da Osmanlıca alfabeyi mi öğrenmeyecekler?

Bu çocuklar bilgisayarları tek parmaklarıyla keşfetmişler, adeta içinde yaşıyorlar da Osmanlıca alfabeyi öğrenemeyecekler ha!

Ha, tabi çocuklara her türlü yabancı dili öğretip, yabancı bir dil değilde kendi konuştuğu dilin özünü öğretmek ağırlarına gidiyor! Öyle mi?

Ee, gider tabi! Osmanlı bunlara ne yapmışsa, yıktıkları ve unutturmaya çalıştırdıkları bir medeniyetin önlerine konulması kolay bir şey değil…

Şimdiki çocuklar Osmanlıcayı o kadar çabuk öğrenip kavrarlarki, bu malumların bile ağızları açık kalır.

Tabi konu dil değil dini çağrıştıran bir şey ise yaralarına merhem olsa istemezler. Onu bırakın, konu ülke menfaatine olan bir şey oldu mu da asla istemezler. Çözüm süreci, Alevi açılımı, Kobani olaylarında kaçırılan rehineler, ülkenin gelişimi vs… konularındaki tavırlarını biliyoruz.

Çözüm sürecini bu hükümet gerçekleştiriyor diye olmamasını isteyenleri hepimiz biliyoruz. “İnsanlar ölsün ama çözüm sürecini gerçekleştiren Ak Parti olmasın” zihniyetindekileri çok gördük ve görmekteyiz.

Onu bırakın da şu Feyzi İşbaşaran’ın sarf ettiği küfürlere dahi “eleştiri” diyebilecek kadar insanlıklarını yitirenleri gördük be! İnsanlar bu kadar mı küçülürler? Ama küçülebiliyorlar işte; hırsları ve nefretleri ahlaklarını dahi yok edebiliyor!

6-7 Ekim olaylarında, 50 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarda adeta zil takıp oynayanlara hepimiz şahit olduk. O zamanlar bizler “Kobani Türkiye’ye karşı açılan bir savaştı!” diyorduk ama bu malumlar o zamanda ülkeyi karıştırmak için elinden geleni yapmışlardı.

Peki, ne oldu? Hani neden kimse Kobani’yi konuşmuyor artık? Neden mi? Çünkü Kobani oyunu da tutmadı ve onuda rafa kaldırdılar, o kadar!

Gelsin sıradaki oyun ve oyunlar…

Gezi’den bu tarafa kaç tane böyle oyun oynandı, hepsinin amacı belliydi ve bizdeki malumlarda bu amaca hizmet ediyorlardı. Bizim malumların görevi budur; ülke menfaatine bir şey varsa karşı çıkarlar ama ülke menfaatine aykırı bir durum varsa sonuna kadar destekler birde toplumu yoldan çıkarmak için ellerinden geleni yaparlar!

Son bir ayda ülkeye bir sürü yabancı konuk geldi, öyle değil mi? Hatta “PAPA” bile geldi. Bunların ne anlama geldiğini, biraz diplomasi, biraz uluslararası ilişkileri bilen bilir…

Bugün neden Kobani’yi konuşmuyorsak onlarda ondan geldiler…

Yani, “oynadığımız oyunlar tutmadı, gelin ilişkilere devam edelim” mesajını vermek için yapılan klasik diplomatik ayaklar bunlar.

Tabi bu ayakları çok iyi biliriz biz; bu dostane ziyaretler ve iyilik dolu mesajlar “buraya kadar” mesajları değil. Diplomasi bu; bunlar asla bizle uğraşmaktan vazgeçmeyecekler; sadece tutmayan oyunlarından sonra soluklanmak için “cici diplomasiyi” oynuyorlar, o kadar…

Ellerine geçen ilk fırsatta bize vurmaktan, bizi karıştırmaktan ve bize diz çöktürmeye çalışmaktan asla geri durmayacaklar! Hatta yeni taktik planları geliştirmek ve kendilerine zaman tanımak için böyle iyilik havlarına girerler.

Mesela İsrail Gazze’de ateşkes ilan ettiğinde Gazze’yi düşündüğü veya bir anlaşma yoluna gideceğinden dolayı değil sadece kendine toparlanmak için zaman tanır. İşte şu anda bize karşı gülümseyen o ülkelerin durumu da aynen böyle…

Tabi eski Türkiye’de olsaydık bunu belki yerdik ama yeni Türkiye artık oyunun içinde ve bu oyunu kurallarına göre oynadığı için, artık bu ülkede bu ayak oyunlarını kimse yemez.

Osmanlı’dan izleri yok etmek için uğraşmış bir Batı’nın hiç tahmin etmediği bir şekilde karşısında Osmanlı torunlarını görmesi ve kendilerine kafa tutmaları, haliyle onlarıda tepe sersemi yaptı. Bakmayın, onlarda şaşkınlık içindeler; yıllar önce kurdukları oyunlar bir bir bozuluyor ve yıllarca sömürdükleri bir millet uyanıyor, tarihine, geçmişine, ülkesine sahip çıkıyor.“Bende varım, benide sayacaksın!” diyor. Bakmayın, Batı, hatta dünya şaşkınlık içinde olanları anlamaya çalışıyor.

Nerden nereye…

Bir gazete manşetiyle hükümet devirdikleri ülkeye, özellikle son iki yılda yapmadıklarını bırakmadılar, lakin başarılı olamadılar… Ee, tabi ağır bir yenilgi…

Evet, Osmanlıca Türkçesini, neslimizin milletimizin öğrenmesinden birileri neden rahatsız olur? Ne var, ne olacak ki, en basit tabiri ile çocuklar yeni bir alfabe öğrenmiş olurlar, öyle değil mi? Yeni tanımlama ile “at Fav’a bekle” bir gün işlerine yarar…

Konu bir alfabe öğrenmek değil, konu o alfabeyi öğrenenlerin tarihini kendi alfabesiyle okuyacak olmalarıysa bazıları haliyle panik yaparlar. Neden başka bir dili öğrenen çocukları için rahatsız değiller? Çünkü o ülkenin tarihi bu ülkeyi bağlamaz ama bu ülkenin gerçek tarihi bu ülkeyi bağlar…

Eyvah! Çocuklar Osmanlıca öğrenecekler!

Ne bu telaş! Alt tarafı bir alfabe öğrenip eski tarih kitaplarını bizzat okuyabilecekler… Bu neyin telaşı neyin karşı çıkışı?

Tabi Osmanlıca Türkçesini öğrenen çocukların arasından mutlaka tarihini bu alfabe ile okuyanlar çıkacaktır, öyle değil mi?

İşte bütün telaş bu olsa gerek!

Evet, bazılar için gerçekler acıdır!

Osmanlıca alfabe de bir gerçektir ve bazıları için bayağı bir acıdır ama halk için acı değil aksine aslını anlamak açısından gayet makul ve mantıklıdır.

Zaten halk her zaman gayet makul ve mantıklıdır. Ak ile karayı ayıtedebilecek kadar da akıllıdır.

Şimdilerde birilerini bir telaş ve panik sarmışsa kesin bu Osmanlıcanın öğrenilmesi lazım demektir.

Zira bu malumlar neye karşı çıkıyorlarsa,o konu kesin ülke menfaatinedir.

Artık anlayana…

#sevda türküsev
#sevda türküsev yazı
#yeni şafak yazar
9 yıl önce
Eyvah! Çocuklar Osmanlıca öğrenecekler!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’