|
Sol"un geleceği

Marx"ın ideolojiler konusunda söyledikleri şaşırtıcı derecede Eflâtun"un epistemolojisini düşündürüyor. Eflâtun, nesnel dünyânın bilgisinin "yanlış" olduğunu, "doğru" bilginin diğer dünyâ, yani idealar dünyâsının bilgisi olduğunu savunuyordu. Marx ise çok benzer bir şekilde; bu dünyânın çarpık bilgilerinin ideolojilerce temsil edildiğini, ideolojinin bizâtihî sorunlu bir zihinsel durum olduğunu ileri sürüyordu. "Doğru" bilinç ideolojilerin aşıldığı yerde, târihle uyumlu olarak kurulabilirdi. Her iki düşünür de farklı noktalardan hareketle de olsa; "doğru" ve "yanlış" bilgi (bilinç) ayırımını güdüyordu.

Şaşırtıcı olan; Marx ve onun yolundan gidenlerin zihinlere ayar vermekte üstlendikleri öncü rolü ideolojik bir katılaşmayla derinleştirmeleri oldu. Bu katılaşma otoriterlik ve totaliterlikle bitti. "Katı olan her şey buharlaşır" diyen Marx, kendi yanlışı üzerinden doğrulanmış oldu.

Kapitalist mübâdele tarzının ağır koşulları radikalliği doğurdu. 19. Yüzyıl târihin tanıklık ettiği en radikal yüzyıldır. Ama radikallik kısa sürede birbiriyle çelişen(çatışan) iki başat yorumun konusu oldu. Modernlikte, temel siyâsal bölünmenin "muhafazakârlık" ve "devrimcilik" arasında olduğunu düşünüyorum. Modern "sağ" ve "sol" kavramlarının ise, muhafazakârlık ve devrimciliğin umutsuz halleri olduğunu değerlendiriyorum. Yâni; muhafazakârlık, muhafaza etmekte başarısız olduğunda sağcılaşıyor; tıpkı devrimciliğin başarısız girişimlerinden sonra solculaşması gibi. Durum, her iki doğrultunun, ideolojik; yâni katı hallerinin "inanç yaratmak"taki başarısızlıklarıyla alâkalıdır. "Katı olan her şey buharlaşıyor". Ama bu hemen olmuyor. Önce "sıvılaşma" yaşanıyor. Sürdürülemeyen bir muhafazakârlık ve devrimcilik önce sıvılaşıyor ve karşımıza "sağ" ve "sol" olarak geliyor.

"Sol" ve "sağ" kavramları, tutunumu zayıf ve alabildiğine müphem olan; zemini gevşek siyâsal mevzilerdir. Bu gevşek mevzilerin aktüelleşmesi, melezlenmelerle bir şekilde güçlendirilmesi gerekiyordu. Melezlenmeler ise yeni akılcılaştırmalar üzerinden yapılıyor. Meselâ eski devrimcilerin, liberâl ya da komüniteryen olmaları; eski muhafazakârların yine liberâl ya da liberteryen olmaları bu dönüşümün sağlamalarıdır. Klâsik liberâller, 19.Yüzyıl"da şekillenmiş olan muhafazakâr-devrimci bölünmesinin görece dışında kalmış serbest radikallerdi. Ama 20. Yüzyıl"da, daha baskın olarak 21. Yüzyıl"da, ideolojik maceralarında yenilmiş muhafazakârlık ve devrimcilikler, bu serbest radikalliğin tematiklerinden beslenerek kendilerini yeniden yapılandırdılar.

Sözkonusu pekiştirmede, geçişler ve eşlenmeler îtibârıyla, "sağ"ın dünyâ ölçeğinde görece daha başarılı sonuçlar aldığı söylenmelidir. Bunun sebebi, "sağ"ın, sâdece sermayenin dinamiklerini daha yakından tâkip etmesi değildir. Daha önemlisi yeni orta sınıflarla kurduğu bağlardır. İşçi sınıfını kaybeden ve yeni orta sınıflarla bağ kurmakta dara düşen "sol" ise henüz işin içinden çıkabilmiş değil. "Sol"un geleceğinde tâyin edici olan gelişmenin muhtemel orta sınıf krizleri olacağını düşünüyorum. Ama elbette bu kadarı yetmez. "Sol"un daha önemli bir sorunu var. Bu sorun liberâl tadilat; ya da komüniteryen hazırlopçulukla halledilebilecek bir sorun değil. Tam tersine bu sorun, sözkonusu angajmanlarla daha da derinleşiyor. Sorun; "sol"un derin pozitivizm ile kurduğu târihsel bağdır.

Muhafazakârlar "yitik bir geçmişe" titizleniyordu. Devrimciler ise "kazanılacak bir gelecek" peşindeydi. Muhafazakârlığın sağcılaşması ve aktüel bir başarı sağlaması, pragmatik bir dönüşümle "yitik geçmişi" geçmişte bırakması üzerinden oldu. Sol, hâl-i hazırda sağ karşısında nâfile bir aktüel mücâdele yürütüyor. Bunu kaybetmekte olduğu âşikâr. "Kazanılacak bir gelecek" düşüncesi ise sağın aktüel hegemonyası karşısında içi boş bir düşünce. Solun kendisini aktüel bir güç hâline getirmesi, derin pozitivizm ile hesaplaşmasından geçiyor. Bunu yaparken de artık sâhipsiz kalan "yitik geçmiş" in izini sürmesi ve bunu "kazanıla(bile)cek bir gelecek" ile bitiştirmesi gerekiyor. Değilse, "sol" önümüzdeki on yıllarda kendisini kızıştıran şeylerle birlikte buharlaşmasını tamamlayacak...

10 yıl önce
Sol"un geleceği
Bayramlar bayramını bulmak
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir