Kaset iyi sıyırttı

00:0028/11/1999, Pazar
G: 10/09/2019, Salı
Taha Kıvanç

Hayatımın en büyük şaşkınlıklarından birini yaşıyorum. Şaşkınlığımın büyüklüğü çok yönlü olmasından: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş''ın yazdıklarımı izlediğini biliyorum, ama kaset eleştirilerine kadar beni okumasına şaşırdım bir kere; ayrıca dıştan bakıldığında, katı, sert, anlayışsız görünen bir hukuk adamının, bazen ne kadar yumuşak olabildiğini görmek de ayrı bir şaşkınlık sebebi. Tabii en büyük şaşkınlığı, Vural Savaş''ın bir yıl hapis, 3 milyar 600 milyon TL ağır para cezasına

Hayatımın en büyük şaşkınlıklarından birini yaşıyorum. Şaşkınlığımın büyüklüğü çok yönlü olmasından: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş''ın yazdıklarımı izlediğini biliyorum, ama kaset eleştirilerine kadar beni okumasına şaşırdım bir kere; ayrıca dıştan bakıldığında, katı, sert, anlayışsız görünen bir hukuk adamının, bazen ne kadar yumuşak olabildiğini görmek de ayrı bir şaşkınlık sebebi. Tabii en büyük şaşkınlığı, Vural Savaş''ın bir yıl hapis, 3 milyar 600 milyon TL ağır para cezasına çarptırılan bir sanık hakkında yazdığı mütalaada beni tanık olarak göstermesi yüzünden yaşıyorum.

En baştan anlatayım. Kalan Müzik adlı firmanın sahibi Hasan Saltık, Grup Yorum''a ait ''Boran fırtınası ile ölüm orucu destanı'' adlı bir kaset çıkarmış. 1996 yılında cezaevlerinde başlatılan ve 11 DHKP-C mensubunun ölümüne yol açan ''ölüm orucu'' olayını işleyen şarkılar varmış kasette. Kapağında da, bir grup genç, üzerinde ''DHKP-C'' yazılı kırmızı bantlarla yer alıyorlarmış. Kaset toplatılmış, yerel mahkeme kaseti yayınlayan firmanın sahibi hakkında dâva açmış. Dâva sonunda cezaya hükmedilmiş...

Buraya kadar olayın hiçbir yerinde ben yokum, olamam da. Başsavcı Vural Savaş da olayın yerel mahkeme safhasında yer almıyor zaten. Mahkumiyet kararı verildikten sonra, sanık avukatları temyiz için Yargıtay''a başvurmuşlar. Vural Savaş, başka savcılara bırakmamış konuyu, kendi kaleme aldığı ve imzasını taşıyan bir mütalaa ile, kararın bozulmasını istemiş...

Benim bildiğim iki ayrı Vural Savaş var. Birincisi şu anda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olan Vural Savaş, bir de vaktiyle Anayasa Mahkemesi üyeliği yapmış, ancak akademik kariyeri çok özlediği için Marmara Üniversitesi''ne profesör olarak dönmüş olan anayasal iktisat konusunun uzmanı bir ikinci Vural Savaş... Önüme gelen kararın altındaki imzayı görünce, bir an için, "Acaba bir üçüncü Vural Savaş daha mı var?" diye düşünmeden edemedim. Çünkü, FP, HADEP ve DTP dâvalarında sürekli parti kapatılması yönünde kanaat belirten başsavcıdan çok farklı, daha yumuşak, karşısındakini anlamaya çalışan, bu amaçla ''lehte'' yazılmış yazı ve serdedilmiş fikirlere başvuran yepyeni bir başsavcı imajıyla karşı karşıyayız.

Biliyorsunuz, başsavcı Vural Savaş, RP''nin kapatılması çalışmalarında ve FP ile ilgili verdiği mütalaalarda da sürekli değişik kaynaklara başvurmuş ve sayfalar dolusu alıntılar yapmıştı. O metinlere yeniden bir göz attım, "Acaba, bir defa olsun lehte bir görüşü aktarmış mı?" düşüncesiyle... Hayır, kaleme aldığı bütün metinlerde, bazen kaynaklarını zorlayarak, aleyhte görüşlere yer vermiş... Tabii, benim gibi, "Parti kapatmak demokrasiyle bağdaşmaz, partileri vatandaş cezalandırır" görüşünde olanların yazılarına yan gözle bile bakmamış Vural Bey...

Ancak, Kalan Müzik''in yayınladığı ölüm orucu konulu kasetle ilgili dâvada, ''hükmün bozulmasını'' talep eden 5,5 sayfalık mütalaanın önemli bir bölümünü, kaseti yayınlayan Kalan Müzik ile ilgili olarak yazdığım bir Kulis işgal ediyor. Ben orada, o sıralarda yeni çıkan Hacı Taşan''dan Neşet Ertaş''a, Sabite Tur Gülerman''dan Münir Nurettin''e kadar bir dizi halk ve sanat müziği sanatçısının birbirinden güzel eserlerinden oluşan CD''leri dinleyip durmaktaydım. Hepsini Kalan Müzik''in, dolayısıyla Hasan Saltık''ın himmetine borçlu olduğumuz çalışmalar bunlar...

Yazıda, kendimden geçecek kadar zevk aldığım eserleri bize ulaştıran çabayı şu sözlerle övmüşüm: "Şimdi iyi şeyler de yapılıyor; bunu anlamak isteyen eski eserlerimizi günümüze taşıyan Kalan Müzik serisinden çıkan CD veya kasetlerle ilgilensin." (Kulis, "Müzikten keyif alanlar için", 4 Temmuz 1999).

Hani olmaz ya, yine de kendime biraz pay çıkarmadan edemiyorum: Acaba başsavcı Savaş, benim tavsiyemi tutup satın aldığı CD''lerden aynı keyfi duyarak mı, kendisinden hiç beklenmeyen bir davranış sergiledi dersiniz? Siz isterseniz "Kendini çok ciddiye alıyorsun" diye benimle alay edin, ben yine de, başsavcının, yerel mahkemenin verdiği cezanın bozulmasını ve sanığın beraatını istemesini Kulis''teki coşkumla irtibatlandırmadan edemiyorum.

Ceza dâvasına konu olan kaset bende yok, dolayısıyla üzerindeki fotoğrafı da görmüş değilim. Sizler gibi ben de, "Belki de fotoğraftaki kırmızı bandın üzerinde yasadışı örgütün adı iyi görülmüyordu" diye düşündüm önce. Ancak, başsavcı Savaş, "Resimdeki dört kişiden üçünün alnındaki kırmızı bandın tamamı okunamamakta" dedikten sonra mütalaasına şunu eklemiş: "Bir kızın alnındaki DHKP-C ise ancak dikkatli bir inceleme sırasında okunabilmektedir." Yani göz göre göre. Beraat talebini şu gerekçeye dayandırıyor başsavcı: "Kaset, ülkemiz için açık ve somut tehlike oluşturan ve halen süregiden irtica ve bölücülük gibi eylemleri tırmandıracak veya bu eylemlere taraftar kazandırabilecek nitelikte değildir. Açıklanan nedenlerle sanığın beraatına karar verilmesi gerekir."

Kızın alnındaki bandın rengi yeşil, üzerindeki yazı da başka biçimde olsaydı ''açık ve somut'' tehlike teşkil eden ''irtica'' ile irtibat yüzünden kaseti yayımlayan mahkum olacaktı sizin anlayacağınız, Hasan Saltık''ı fotoğraftakilerin DHKP-C''li olmaları kurtardı... Tabii bir de benim yazım.

Neden şaşırdığımı herhalde anlamışsınızdır...