Ben bugün bütün bu başlıkların en üst noktası olan yapay zekadan bahsedeceğim.Temel olarak, Yapay zekâ, insanın düşünme yöntemlerini analiz ederek bunların benzeri yapay yönergeleri geliştirmeye çalışmak olarak tanımlanabilir. Yanlış bakış açısına göre, programlanmış bir bilgisayarın düşünme girişimi dense de aslında öğrenebilen ve gelecekte insan zekasından bağımsız gelişebilecek bir kavramdır. Tarihi 1950’lere dayanıyor. İlk yapay sinir ağı temelli bilgisayar SNARC, MIT’de Minsky ve Edmonds tarafından 1951’de yapıldı.
Geleceğin ekonomisinin bu kavramlar üzerine kurulduğu günümüzde bizimde bu kavramlara hızla adapte olmamız ve bunun ekonomisi üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor. Bu açıdan birkaç yolumuz var; birinci yolumuz, bu sistemleri direkt satın alabiliriz ya da üretsek bile üreten insanlar yabancı işgücü olabilir ki o zaman bugünden daha bağımlı bir ekonomi oluruz. İkinci ve en doğru yol temelden başlamaktır. O da eğitim sistemine anaokulundan başlayarak üniversiteye kadar bu alanlarda üreten insanlar yetiştirecek sistemleri adapte etmektir. Yukarıda yazdığım tüm iş kollarında çalışacak, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada üretecek katma değer yaratacak yeni insanı yetiştirmek en doğrusu.
Bu ülkede bu işi mesele eden birisi var. Üstelik bu kişi eğitimde yapay zekâ ve diğer kavramları kullanma işine ek olarak, bu alanda ürün ortaya çıkarıp, çıkardığı ürünü de bu işin en önemli vitrininde dünyaya sunabilecek kadar da girişimci ve cesur.