|
İzlandalı balıkçının hazin öyküsü

Amerikalı bir zengin, iş seyahati sırasında Meksika''nın küçük bir kıyı limanında gezerken, bakmış ağzına kadar balık dolu bir tekne ve içinde keyifli bir balıkçı.

"Merhaba balıkçı" diye seslenmiş.

"Bu balıkları ne kadar zamanda tuttun?"

"Bir iki saatimi aldı" demiş balıkçı.

İştahlanmış bizim işadamı.

"Ee, niye biraz daha kalıp daha fazla tutmadın?" diye sormuş.

"Bu kadarı bize yetiyor da ondan" diye omuz silkmiş balıkçı.

Şaşmış balıkçının bu kanaatkarlığına işadamı.

"Kalan zamanını nasıl geçiriyorsun peki" diye üstelemiş. Balıkçı, özetlemiş bir gününü:

Sabahları açılır, biraz balık tutarım.

Sonra çocuklarımla oynarım.

Öğleyin karımla biraz siesta (öğle uykusu) çekerim.

Akşamları amigolarla beraber gitar çalıp şarap içer, geç vakte kadar eğleniriz.

Gerinmiş Amerikalı:

"Bak" demiş "..ben sana yardımcı olabilirim.

Bu işe daha çok zaman ayırmalısın.

Daha büyük bir tekne bulup daha çok balık tutmalısın.

Oradan elde edeceğin gelirle daha büyük tekneler alırsın.

Kısa sürede tuttuğun balıkları doğrudan işletme tesislerine satarsın.

Hatta zamanla kendi balık fabrikanı bile kurabilirsin.

Kısa zamanda balıkçılık sektöründe bir numara olursun".

Balıkçı merakla: "Bunları yapmak kaç sene alır sinyor" demiş:

"15-20 yılda halledersin" demiş Amerikalı.

Ama sonrası daha parlak:

Zamanı gelince şirketini halka açarsın, hisselerini iyi paraya satarsın, kısa zamanda zengin olup milyonlar kazanırsın."

"Milyonlar ha..." diye tekrarlamış balıkçı...

"Eeee... sonra?"

Sonra emekli olursun.

Küçük bir balıkçı kasabasına yerleşirsin.

İstersen zevk için balık tutarsın.

Çocuklarınla oynar, karınla keyfince siesta yaparsın.

Akşamları da arkadaşlarınla şarap içip gece yarısına kadar gitar çalarsın.

Nasıl...?

Mükemmel değil mi?"

Balıkçı cevap vermiş,

"Sence ben şu anda ne yapıyorum!?.. "

* * *

Hikayedeki Meksikalı balıkçı da Amerikalı zenginin sözüne aldansaydı ne olurdu?

Bugün İzlanda''nın düştüğü duruma düşerdi.

ABD''den başlayan finans krizi bütün dünyayı sardığına göre aslında aldanan sadece İzlandalı balıkçı değil.

Amerikalı herkesi kandırmış…

* * *

İzlanda, İngiltere''nin kuzeyinde küçük bir ada ülkesi.

İstanbul''un Şişli ilçesininki kadar nüfusa sahip: 313 bin.

Kişi başına gelirde, 63 bin dolarla Lüksemburg, Norveç ve Katar''dan sonra dördüncü sırada.

Ve Avrupa ülkeleri içinde son yılların en hızlı gelişen ekonomilerinden.

Fakat, haziran ayında 24 saat güneş batmadığı için "gece güneşin açtığı ülke" olarak da adlandırılan ülke üzerinde şu an kara bulutlar dolaşıyor.

* * *

BBC''nin haberine göre, 19 milyar dolar GSMH olan ülkede bankaların dış yükümlülüğü, yani borçları 138 milyar doları buluyor.

Yani 1 dolarlık üretime karşılık 7 dolarlık borç.

İzlanda ne oldu da bir anda bu hale düştü?

Sorunun temelinde son 10 yıldaki ekonomik patlama yatıyor.

Bir zamanlar, çok zengin olmayan küçük bir balıkçı ülkesiydi.

Ne zaman ki, finans merkezi olup bu sektör sayesinde kısa zamanda "köşeyi dönmeyi" düşündü, işte o zaman işler değişmeye başladı.

Bu küçük ülke, dün büyük bir finans merkezi, bir refah ülkesi, "dünyada yaşanılacak en iyi yer" idi. Bugünse batıklar ülkesi.

Ne garip tesadüftür ki, 17 Ekim günü yani bugün yapılacak oylamada, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği için yarışacağımız iki ülkeden biri İzlanda.

16 yıl önce
İzlandalı balıkçının hazin öyküsü
Tiryaki, nereden koşuyor?
Bana takipçi sayını söyle
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı