Olaylı bir derbiden çıkmak, üstelik hem skor anlamında hem de manevi anlamda yıpranarak çıkmak, takım kim olursa olsun bir sonraki hafta için tehlikeye işarettir.
Beşiktaş, dün bu huviyette bir takım olarak sahadaydı Antalyaspor deplasmanında. İdeal kadrosu sakat Oğuzhan dışında sahada, hocası Slaven Bilic ise kulübede değil, tribünde.
Antalyaspor"un ligdeki yeri belli; Beşiktaş için kolay bir deplasman olduğu çok rahat söylenebilir. Ancak dün sahadaki futbol, kolayı bir hayli zor yaptı; nitekim Kartal zoru da başaramadı.
Bu maça psikolojik açıdan bakmak lazım. Sadece futbolda değil, genelde bir şeyler kötü gitmeye başlamaya dursun; ardından arkası çorap söküğü gibi gelir.
Beşiktaş"ın derbiyi unutamadığı, aklının bir köşelerinde yaşanan talihsiz olayların kırıntılarının kaldığı çok açık. Aslında sorunlu haftanın ardından puan kaybı yaşanması sürpriz sayılmaz. Moralleri alt üst eden derbiden sonra rakibin ligin dibindeki ve size ters gelmeyen bir takımın olması toparlanma adına da olumlu bir durum. Ancak böyle bir rakipten leyhte bir saha sonucu çıkaramazsanız, üstelik üzerine de kötü bir futbol sergilerseniz yıkım daha da ağır olur. Yani tehlike bundan sonraki haftalarda çığ gibi büyüyebilir. Dünkü futbol ve skor, derbiye kadar 4"te 4 yapan, G.Saray karşısında bireysel hatalarıyla galibiyeti kaçıran Beşiktaş"a hiç mi hiç yakışmadı.
Slaven Bilic, tribünde eli kolu bağlı oturuyor ancak hafta içinde onu çok önemli bir mesai bekliyor. Teknik heyet ve yönetim, tescil dahi edilmemiş bir yenilgiyle takımın ters yüz olmasına seyirci kalmamalı.
Teknik direktör Samet Aybaba, geçen sezon sadece 14 maçta forma şansı verdiği, genelde tercih etmediği Escude"yi bir hayli iyi tanımış. Sivok ile birlikte sezona iyi bir başlangıç yapan Escude"nin ağır oluşundan iyi faydalandı. Lamine Diarra"yı o bölgeye salıverdi; özellikle ikinci gol tamamen bu düşünceyle geldi. Tabi bunda Escude"nin hafta içinde sadece son idmana katılmış olmasının ve hafif sakatlığının bulunmasının da etkisi büyük. O zaman burada Bilic"e de pay düşüyor. Savunmadaki istikrarı bozmamak adına Escude ile başlamak zorunda mıydı? İbrahim Toraman"ı tercih edemez miydi?
