Neresinden bakarsanız bakın müthiş bir derbi... Müthiş bir atmosfer... Sahada da onun hakkını veren 21 adam.

Fenerbahçe, Kadıköy"de Trabzonspor"a 20, Galatasaray"a 15, Beşiktaş"a 8 yıldır kaybetmiyorsa vardır bir hikmeti... Bu istatistiğin dışında, Fenerbahçe"nin yakaladığı form grafiği, etkili hücum gücü, ev sahibi ekibi kağıt üstünde favori kılarken; Beşiktaş"ın son Torku Konya maçındaki ilk 4 haftadan enstantaneler sunan performansı derbi için umut veriyordu.

Maç öyle bir başladı ki sistem hak getire. İki takım da saldırgan... Bilic"in fazlaca temkinli davranıp F.Bahçe"yi karşılar tarzda oynaması, intihar olurdu. Beşiktaş"ın cesur oyunu, maçın başında, hatta erken gelen golden sonra Fenerbahçe"yi afallattı. Bu anlarda bir ikinci gol çıkabilirdi.

Fenerbahçe, savunmanın arkasına Sow"u ve Emenike"yi çok iyi kaçırdı; ikinci golde iyi yer tutan Sow, ilk golde de müthiş bir top kontrolü sağladı. Bir ara Beşiktaş"ın topla oynama yüzdesi 61"e 39 olsa da tabelada F.Bahçe vardı.

Beşiktaş"ın geri dönüşü, ilk gol de dahil üstünlüğü bulduğu 2 ve 3. golleri her açıdan kalite kokuyordu.

İlk yarı 5 gol vardı ama ikinci yarı daha bir derbiydi. Kadıköy"de ezeli rakiplerin yıllardır kazanamamasının bir hikmeti vardır demiştik. Bunu ikinci yarı daha iyi anladık. 30. dakikadan beri eksik oynayan Fenerbahçe, sanki bir fazlaydı; soyunma odasında Ersun Yanal ne dediyse artık müthiş ter akıttı. Hem de alın teri... Meireles ikinci yarıyı oturup seyretsin ve sözleşmesini kendi isteğiyle feshetsin...

Beşiktaş ise bu ikinci yarıdaki düşüşlere çare bulmalı. Necip"in atılmasıyla alakalı değil çünkü o dakikaya kadar da Fenerbahçe sahanın hakimiydi.

Tolga"nın emeğine de yazık oldu. Tek başına etten duvar ördü. Maç berabere bitmiş olabilir ancak kazananı Fenerbahçe"ydi. Beşiktaş ikinci yarı son dakika hariç tek atak bulamadı, biraz daha hak etmeliydi. Hatta ucuz bile kurtuldu. Dedim ya Tolga"ya, biraz da hakeme dua etmeli.