|
Deprem finans sektörünü de vurdu

Depremde finans sektörü de yara aldı. Başta sektör çalışanlarından hayatını kaybedenler oldu. Ailelerinin, yakınlarının ve mesai arkadaşlarının başı sağ olsun. Sonra şubeleri, iş adresleri veya ofisleri yıkıldı. Mali olarak hem aktiflerinin, hem pasiflerinin bir bölümü etkilendi.

Can kayıplarını değil ama ölçülebilir unsurları rakamlara dökmek isterim. Sonra da bir takım tartışmaları açmak istiyorum.

Bölgede
50 civarı sigorta acentesi adresi
yıkılmış durumda. Evim şirketi olarak bilinen tasarruf finans şirketlerinin
6 şubeleri enkaz
haline gelmiş.
49 şubeleri çeşitli düzeyde hasar almış
. Bu istatistiklere göre bölgedeki toplam şubelerinin %77’si şimdilik kayıtlı fiziki adresinde hizmet veremez halde. Bankaların durumu çok daha iyi ama gene de kayıplar var...
1025 şubeden hala 321’i işlevine dönemedi
. 74 mobil şube bölgede görev yapıyor. Tüm OHAL bölgesindeki toplam şube sayısı sadece İstanbul’daki toplam şube sayısının ancak 3’te biri kadardır, bunu da dikkate sunmak isterim. Diğer taraftan OHAL bölgesinde her biri bir şube sayılabilecek
4327 ATM cihazından 3 bin 561 adedi faal
olarak çalışıyor.
Şunu da söyleyeyim laf arasında; banka kasası kurtarma meselesinin zamanlamasıyla ilgili eleştiriler var ama bankanın kendi kasası veya kiralık kasaları zaten bankaların bizatihi öz varlıkları değildir. Her halükarda onları çıkarmak gerekir çünkü bunlar depremzede olan bölge halkınındır ve onlar yararına kasalar enkazda bekletilmemelidir. Bu perspektiften işlem yapılmış olacağından eleştiriler haklı ve acı da olsa dek gelince çıkardılarsa yanlış değildir. Sorun banka şubelerinin bulunduğu binaların yıkılmış olmasıdır.
Bir daha eleştiri, hatta öfke, çekmemek için tüm bankaların müstakil ve yeterince güçlü binalarda şubeleşmeleri esas kabul edilebilir.
En azından her bölgede optimum sayıdaki şube için…

Finans sektörü kendi aldıkları farklı düzeydeki fiziki hasar yanında mali etkiler altında da kalacak. Yenilemesi gelen sigortaların süresi belirli bir aralık için uzatıldı. Tasarruf finans şirketlerinin risk bakiyesi 880 milyon lira düzeyinde. Talep edenlerin taksit tahsilatları şirketler tarafından erteleniyor. Bankaların risk bakiyesi ise 697 milyar lira boyutunda. Bunun 100 milyarı bireysel krediler, 47 milyar da kredi kartı bakiyesi var. Çoğu banka yüksek derece etkilenen illerde bireysel ve gerçek kişi borçları 6 ay, az etkilenen illerde 1 ay faizsiz olarak erteledi. 149 milyarlık gayrınakdi kredinin yaklaşık 1 milyarlık çeyreklik komisyonları da bu kapsamda. Leasing, faktöring ve finansman şirketleri de talep halinde vadesi gelen borçlara erteleme yapıyorlar. Varlık yönetim şirketleri başta hata edip yapmasa da sonradan bölgeden tahsilat baskısını kaldırmış.

Kredili hayat kapsamındaki perakende kredilerin vefat halinde riski zaten kapatılacak. Varsa poliçesi olmayan bir miktar tüketici kredisi, bunları da silen bankalar var.

Ticari kredilere gelince ertelemenin yetmeyeceği durumlar olabilir. İş yeri tamamen yıkılmış ve gelir yaratma imkânı kaybolmuş olanlar mutlaka vardır. Şimdilik takip işlemleri durdurulduğundan siciller korundu. Ama bu durumdakilerin borçları üzerine sonrasında alınacak tedbirlerle ilgili kendileri lehine bir fikrimiz olmalıdır. Esnaf Kefaletin de vefat veya işyeri yıkılması nedeniyle tahsilinden vazgeçeceği krediler vardır, Tarım Kredi de benzer şekilde etkilenebilir, bunları da not etmek isterim.

Alınan tedbirlerin zincirleme etkileri de var. Takası durdurulan bölge firması çeklerinin teminat niteliği, bölgeden alacak kaybı yaşayan başka şehirlerdeki ticari alacaklıların banka borçları ve diğer borçlarının durumu, hatta çeklere verilen banka taahhütlerinin durumu gibi birçok mesele var. Bunlar yanında banka kredilerinin bir bölümü hali hazırda teminatsız kalmış durumda. Fakat bankalar iyi niyetli olarak bölgedeki müşterileri lehine teminat güncellemesi yapmıyor. Bunların da ne olacağı tartışma konusudur. Kredi Garanti Fonu (KGF) ile özellikle bu başlıklarda uzun ödemesiz dönemli (grace period) çözümlemeler tartışılabilir. Tasarruf finans şirketleri için maliyetli şubeler yerine acente modelini dağıtım kanalına dâhil etmesi, kurulacak İmar Fonunda tasarruf finans modelinin kullanılabilmesi gibi çözümler de tartışılabilir.

Bu söylediklerimden çok daha fazlası da çözüm bulunacak tartışma konuları olarak finans kesiminin gündemini işgal ediyor. Hem finans kesiminin yaralarının sarılıp hem de dersler çıkarılmasına ihtiyaç görünüyor.

Çünkü herhangi bir zamanda olabileceği değerlendirilen yeni bir afetle karşılaşılması ihtimaline karşı planlama yapılması gerekir. Risk senaryoları geliştirilerek etkiler analiz edilmeli ve çözümler üretilmelidir. Mesela beklenen Marmara depreminin gece mi yoksa gündüz mü olacağı dahi tüm planları bozabilir. O yüzden çok kapsamlı çok farklı perspektiflerden hazırlığa ihtiyaç var. Finansta risk yönetiminin bir unsuru olan ve çok çeşitlenmiş bulunan insani, teknolojik veya doğal afetler karşısında farklı senaryolara göre sağlam mikro ve makro seviye iş sürekliliği planları geliştirmekte geç kalınmamalıdır.

#Finans
#Deprem
#Ekonomi
#Yusuf Dinç
1 yıl önce
Deprem finans sektörünü de vurdu
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler