Yazar Muzaffer Özekin, Halide Edip ve Gerçekler kitabı hakkında yaptığı açıklmada, "Beş yıl boyunca araştırmalarımı sürdürdüm, Türk toplumunu ve özellikle aydınlarımızı ulaştığım gerçeklerden haberdar etmek için ve neticesinde bu kitap ortaya çıktı" dedi.
Yazar Muzaffer Özekin, Halide Edip'in bilinmeyen yanlarını yazmış olduğu Halide Edip ve Gerçekler kitabında kaleme aldı. Özekin, Edip'e yazmış olduğu kitabı Yeni Şafak'a anlattı. Özekin, kitabında kendisine en yakın yardımcının Halide Edip'in olduğunu ifade etti. Beş yıl önce Türk'ün Ateşle İmtihanı isimli anı kitabını tekrar okurken bazı şeylerin yanlış yazıldığını, bazı şeylerin abartıldığını, bazı şeylerin ise bilinçli olarak hiç yazılmadığını fark ettiğini belirten Özekin, "Halide Edip'in bazı kitapları on dört yıl boyunca Türkiye dışında yaşadığı dönemde İngilizce olarak yayınlanmış. Halide Edip ve Adnan Adıvar 1939 yılında Türkiye'ye dönünce önce bazı romanları daha sonra ise Mor Salkımlı Ev ve Türk'ün Ateşle İmtihanı isimli anı kitapları Türkçe olarak yayınlamış. Aynı kitapların İngilizce ve Türkçelerini mukayeseli olarak okuyunca kurnaz bir yazarla karşı karşıya olduğunuzu fark ediyorsunuz. Görüyorsunuz ki Halide Edip net ve şeffaf değil. İngilizce olarak yazdıklarının Türkçelerini yazarken oto sansür uygulamış. Beş yıl boyunca araştırmalarımı sürdürdüm, Türk toplumunu ve özellikle aydınlarımızı ulaştığım gerçeklerden haberdar etmek için ve neticesinde bu kitap ortaya çıktı'
Yazar Özekin kitabında Halide Edip'in Kurtuluş Savaşı günlerine de değindiğini belirterek şunları söyledi: "Halide Edip 21 Mart 1920 tarihinde İstanbul'dan ayrılır ve 2 Nisan 1920 akşam üzeri Ankara İstasyonu'nda trenden iner ve 1922 yılının Kasım ayının sonlarına doğru İstanbul'a döner. Ankara'da ve Anadolu'da bulunduğu bin günün ilk doksan gününde Mustafa Kemal Paşa'nın Keçiören'deki karargahında mütercim olarak çalışır, gazete haberlerini tercüme eder. Uyumsuzluğu ve bilmediği siyasi konulardaki ısrarcılığı neticesinde Ankara'ya gelişinin üçüncü ayında karargahtan uzaklaştırılır. Çevre gezileri, Amerikalı misyonerle birlikte çalışma ve görüşmeler, anılarını yazma, binicilik ve silah talimleri ile geçen on üç ay sonunda Eskişehir Hastanesi'nde dört günlük hemşirelik çalışmasını ve Sakarya Savaşı sırasında yirmi iki gün İsmet Paşa'nın yanında yazıcı nefer olduğunu görüyoruz. On başı rütbesini yazıcı neferliği sonrasında elde eder. Yunanlılara karşı savaşmamış ve tek bir kurşun dahi sıkmamıştır. Anadolu'daki bin günün sekiz yüz seksen gününde sadece gözlemcidir."






