|
Salgının gündeme getirdiği başlıklar..

İnsanlık küresel salgının ateş çemberinde yaşam mücadelesi verirken “ABD” ve “Çin” arasındaki güç rekabeti devam ediyor. Öncesinde salgın uyarılarına karşı doğru olmayan bir şekilde cevap veren Çin Hükümeti durumun ciddiyetini kavrayarak etkili önlemler aldı. Salgının küreselleşmesinde rol oynayan Çin şimdiyse İtalya ve İspanya başta olmak üzere diğer ülkelere destek oluyor. Ancak bu destek ABD tarafından pek hoş karşılanmıyor. ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo, İtalya Dış İşleri Bakanı Luigi Di Maio’yu arayarak destek mesajı verirken, diğer yandan Çin ile ilişki konusunda uyarmayı ihmal etmemiş. Salgında büyük kayıplar veren İtalya’ya ciddi bir ABD desteği ise sözkonusu değil. Çin, Rusya ve Küba’nın İtalya’ya verdiği desteğe kıyasla ABD desteği sadece çok küçük jestlerden ibaret kalıyor.

2019’da İtalya’nın Pekin ile ekonomik ortaklık içeren mutabakat zaptı imzalayan ilk “G7” üyesi olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Çin’in salgından en fazla etkilenen AB üyesi ülkelerden İtalya, İspanya ve Yunanistan ile yakından ilgilenmesinin Washington’dan dikkatle izlendiğini söylemeliyim. “Önce Amerika” sloganıyla seçim kazanan Trump çok taraflı ticaret anlaşmalarından ABD’yi çıkarıyor ve ülkelerle ikili ticaret anlaşmaları yapmaya çalışıyor. Bu bağlamda ABD “AB” ile de bir dizi gerilim yaşamıştı. Ancak Trump yönetimi kendisi için doğru bulduğu böyle bir politikayı müttefiklerine yakıştırmıyor. Sadece AB ülkelerini değil diğer ‘müttefik’ ülkeleri de Çin ile ilişki konusunda baskılıyor.

Çin ile ABD arasında salgın gibi çok ciddi bir küresel meselede bile şiddetli bir propaganda savaşı yaşanıyor. Öyle ki Çinliler yeni tür koronavirüsün ABD kaynaklı olabileceği yönünde açıklamalar bile yaptılar. Trump yönetiminin virüsü “Çin virüsü” diye etiketlemesi ise Çin Hükümetini sinirlendiriyor.

Öte yandan salgının AB üyesi ülkeler arasında gerilimlere yol açtığı da bir vakıa. Salgın bağlamında İtalya, İspanya ve Yunanistan “AB”nin en zayıf halkaları. İttifaklar krizle sınanıyorlar ve öyle anlaşılıyor ki salgın AB üyesi ülkeler arasında çok ciddi bir güvensizliğe yol açtı. İtalya, İspanya ve Yunanistan bekledikleri ekonomik desteği alamadıkları için AB’ye tepki gösteriyorlar. Salgının İtalya’nın en zengin Kuzey bölgesini vurması sebebiyle ekonomik sıkıntı çok daha fazla hissediliyor. İtalyanlar AB kurumları tarafından adeta kendi kaderlerine terkedildiklerini düşünüyorlar. AB üyeleri “AB”den bağımsız olarak kendi önlemlerini almaya çalışıyorlar. Gelinen noktada “AB” kurumlarının meşruiyeti daha fazla sorgulanıyor. Bu gelişme Avrupa’da “AB karşıtı” popülist hareketleri güçlendirici etki yapacaktır.

Yaşanan gerçeklik, küresel kriz anlarında ‘ulus devlet’in uluslarüstü kurumlardan daha güvenilir olduğunu da ortaya çıkardı. İtalyanlar, İspanyollar ve Yunanlılar bu duyguyu şimdi daha fazla hissediyorlar. Diğer yandan kapitalizmin “küçültülmüş devlet” modeli bu salgınla birlikte büyük darbe aldı. Kapitalizmin genel geçer kaidesi devletin ekonomi üzerindeki rolünün en asgari düzeye indirilmesiydi. Oysa önceki krizlerde olduğu gibi bu salgından kaynaklanan ekonomik krizde de son kertede imdada yetişen yine ‘devlet’ oluyor. “2008 Krizi”nin bütün faturasını krizi yaratan açgözlü, doyumsuz finansal çevreler değil, yine sıradan vergi mükellefleri ve yine kamusal kurumlar ödemişti.

Salgın küresel ama her ülke sanki bir savaştaymışçasına kendi imkânlarını seferber ediyor. Bu salgın ülkelerin ‘ulusal tehdit’ algılamalarını da etkiledi. “Halk sağlığı krizi” sağlık ve gıda alt yapısının temel unsurları sayılan sektörlerde dışarıya bağımlı olmanın ne kadar risk taşıdığını bir kez daha teyit etti. Özetle söylemek gerekirse küresel salgın “devlet’i yeniden düşünmeyi” zorunlu kılıyor. Halk sağlığı politikaları toplumun en savunmasız veya en alt gelir düzeylerine sahip kesimleri hesaba katılarak belirlenir. Kuşkusuz bu yaklaşım “eğitim”in yanı sıra “politik” ve “ekonomik” sistem için de geçerli.

#ABD
#İtalya
#2008 Krizi
#AB
#Çin
4 yıl önce
Salgının gündeme getirdiği başlıklar..
Kara dinlilerle milletin savaşı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!