Süleyman (as) o atları seyre dalarken ihmal ettiği Allah’ın zikrinin bir ikindi namazı olduğunu söyleyen zayıf rivayetler vardır. Ancak ayette atlar sebebiyle Allah’ı anmaktan/ibadetten bir şekilde geri kaldığı açıkça anlaşılıyor. Bunun üzerine Taberanî’deki hasen derecesinde bir hadisi şerife göre, Allah’ı anmaktan kendisini alıkoyan bu cins atların boyunlarını kılıçla vurdurur. Ayette de boynunu vurma diye çevirdiğimiz kelime ‘meshetme’dir. Mesh, sıvazlama demektir. Ancak bunun bu bağlamda bir sevgi sıvazlaması olmadığı açıktır. Bu sebeple müfessirlerin kahir ekseriyeti kelimenin deyim anlamına bakarak bunun boğazlama olduğu kanaatindedirler.
Meselenin bir yönü de Allah’ın bir insanmış gibi düşünülmesi sonucu O’nun tabiatta yarattığı kanunlarla kendisinin de bağlı ve kendisinin de onlara mecbur olduğu çürük zannıyla alakalıdır. Oysa O ateşe serinlik ol der ve ateş yakmaz. Bin değil on bin atı bir namaz için feda ettirir. Çünkü O Ğaniy’dir, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Ol der her şey olur.