İki tane kalas kalıntısı, üç tane nal, beş tane paslı çivi ile kendilerine tarih oluşturmaya çalıştıran ülkeler gördük.

Buldukları malzemelerden bir müze yapmışlar da ışıklı gösteri düzenliyorlardı.

Sonra kilise bahçelerinde binlerce yerli çocuğun ceset kalıntıları eklendi o tarihe.

Biz de kendimize ait sayfaları çevirsek, muhteşem bir geçmiş çıkar ki onlarla mukayese edilmez.

Çıplak ellerle tanklara uçaklara meydan okuyan bir milletiz.

Son örnek buydu.

Öncesi kitaplara sığmıyor.

*

Yüz yıl önce yurdunu işgal kuvvetlerine karşı savunan kahramanlar, bize bu aziz vatanı bıraktılar.

Maraş’ta Sütçü İmam, Antep’te Şahin Bey, Şehit Kâmil, Balıkesir’de Seyit Onbaşı, Edirne’de Şükrü Paşa…

Çoğumuzun bildiği isimler.

Erzurum’da Nene Hatun’u, Kara Fatma’yı, Kastamonu’da Şerife Bacı’yı unutabilir miyiz?

Bir de az bilinenler ve öte yanda isimsiz kahramanlar var.

Adapazarı ve çevresini düşmandan temizleyen, Sakarya’yı ayağa kaldıran kahramanlardan söz edelim.

Başta Halit Molla.

Millî Mücadele döneminde beraberindeki 400’den fazla kuvvetle beraber, düşman kuvvetlerine ve çetelere karşı mücadele eden Halit Molla hakkında akrabası Fahri Tuna, bir kitap hazırladı.

“Dinlediğim Halit Molla” isimli belgelere dayalı bu eser, tarihe ışık tutuyor.

*

600 yıllık devletin son demlerinde Halit Molla, Kâzım Kaptan, Osman Kaptan ve Şaban Kaptan’la beraber, vatanı savunurlar.

Yunan ordusunun Sakarya’nın doğusuna geçmesini engellemek…

Yapacakları baskınlarla bu toprakları düşmana zindan etmek…

Rum ve yerli çetelerin Müslüman Türk halkına yapacakları taciz ve soygunların önüne geçmek, en başta gelen görevleridir.

Bugünkü Sakarya vilayetinin kuzey bölgesini, Gümrükönü’den Kefken ve Karasu’ya, Araman ve Salmanlı’dan Söğütlü ve Ferizli’ye kadar geniş bir bölgeyi Yunan çizmelerinden temizlemiş, sonunda Adapazarı’nı düşmandan kurtarmış, 21 Haziran 1921 gecesi, saat 24.00 civarı Orhan Camii’nin minaresinden Hürriyet ezanı ve salasını bizzat Halit Molla okumuştur.

*

Kurtuluştan sonra, ganimet olarak kendisine teklif edilen, (şehri terk edip kaçan Rumlardan kalma) Kömürpazarı’ndaki onlarca dükkân, ev ve arsayı “Biz bu memleketi mal mülk edinmek için kurtarmadık. Payıma düşen ne varsa, evi barkı, işi gücü olmayanlara dağıtın” diyen bu âlicenap ve tok gözlü kahramanın daha çok tanınması, bilinmesi gerektiğini düşünüyorum.

Doğrusu, bu kitabı okumadan önce, Halit Molla’dan haberdar değildim.

Şehirlerin tarihlerinde isimleri altın harflerle yazılması gereken kahramanları ihmal etmemeliyiz.

“Fetih, direniş, kurtuluş; bekâ, ihyâ ve vefa adamlarıdır bunlar. Adalet, doğruluk ve merhamet sembolü kişilerdir. Cesaret, yiğitlik ve adanmışlık timsali insanlardır” diyor yazar.

*

Kahramanmaraş, Sütçü İmam’a vefa göstermiştir.

Gaziantep, Şehit Kâmil ve Şahin Bey’e…

İsimleri caddelere, üniversitelere, ilçelere verilmiştir.

Sakarya’ya da Halit Molla’nın ismini yaşatmak yaraşır.

Okullara, caddelere ismini vermek, borcumuz olsa gerek.

Yazar, tiyatro ve sinema oyuncusu İbrahim Kalkan kalp krizi sebebiyle vefat etti. Allah rahmet eylesin.

“Nusret’i gördün mü? Selman nasıl, görüyor musun?” diye sorardı karşılaştıkça.

Al işte. Şimdi onlarla buluşmaya gitti…

Onu hep mütebessim çehresiyle hatırlayacağız.

Oyunları ve çocuklar için yazdığı Keloğlan kitaplarıyla beraber.

Aziz arkadaşım Şaban Abak’ın mesajı:

“İbrahim Kalkan abi, Erenler (Çorlulu Ali Paşa Medresesi), İlesam (Sinan Paşa Medresesi) ve TYB (Kızlarağası Medresesi) gibi Cağaloğlu’nun kültür mekânlarının müdavimi idi. Dürüst, namuslu, vatanperver bir insandı. Sürekli okurdu. Allah rahmet etsin.”