Barış Pınarı Harekatı’na karşı çıkan Avrupa Birliği ve ABD, Türkiye’ye Doğu Akdeniz üzerinden saldırıya geçti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’nın ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesini sabote etmek için ABD Kongre üyeleri Trump’a, “Erdoğan’ın Kıbrıs münhasır ekonomik bölgesindeki (MEB) adımları ihlaldir. Erdoğan’a daveti geri çek çağrısı” yaptığı bir mektup yazdı. Diğer taraftan da bir araya gelen Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin dışişleri bakanları da, Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında doğalgaz arama çalışmaları nedeniyle, seyahat yasağı ve şahısların mal varlıklarının dondurulmasını içeren yaptırımlar için yasal bir çerçeve oluşturulması konusunda anlaşmaya vardı.
KOMUTANLAR HEDEFTE
Türkiye’nin kendi kıta sahanlığı içerisinde yaptığı çalışmaları “yasadışı” olarak nitelendirerek yaptırım kararı alan AB, yaptırımlara tabi tutulacak isimleri ise daha sonra açıklayacağını bildirdi. AB’nin, Türkiye’ye karşı yaptırımların uygulamaya konulmadan önce arama çalışmalarını durdurmak için şans verdiği ifade edildi. Diplomatlar, mal varlığını dondurma ve seyahat yasağını içeren yaptırımların, muhtemelen Türk ordusunu ve arama çalışmalarını yürüten gemilerin kaptanlarını hedefleyeceğini ifade etti. Barış Pınarı Harekatı’ndan dolayı silah satışlarının askıya alınmasıyla AB ile Ankara arasındaki ilişkiler gerilmişti.
HER ŞEY 2010’DA BAŞLADI
Türkiye’nin, Fatih ve Yavuz sondaj gemilerini Kıbrıs açıklarına göndererek Kuzey Kıbrıs’ın ruhsat verdiği bölgelerde doğalgaz aramaya çalışmasıyla AB’nin de sancıları başlamıştı. Türkiye’nin kendi haklarından doğan varlığından rahatsız olan ABD, İsrail ve Mısır da Yunanistan ve Rumların yanında yer aldı. D. Akdeniz’deki gerginlik 2010’da zengin hidrokarbon yataklarının keşfedilmesinden tüm dünyanın gözünü buraya çevirmesiyle başladı.
DIŞİŞLERİ’NDEN SERT TEPKİ
- Türkiye Dışişleri Bakanlığı, AB’nin aldığı Doğu Akdeniz yaptırım kararlarına tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Ülkemizin tehditlere boyun eğerek, Doğu Akdeniz’deki haklarından geri adım atmasını ummak beyhude bir beklentidir. Bu itibarla Doğu Akdeniz’deki arama ve sondaj faaliyetlerimize aynı şekilde devam edeceğimizden kimse şüphe duymamalıdır” denildi.
