Modern zamanların zehirli panayırı

04:0023/12/2025, Salı
G: 23/12/2025, Salı
Yeni Şafak
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Allah’tan ve ahiret bilincinden koparılmış bir insan neslinin, hayatın zorlukları karşısında sığınacağı tek liman, sekülerizmin onlara sunduğu o sahte “kimyasal cennetler” olmaktadır. Yani uyuşturucu, seküler yaşamın vadettiği sahte mutluluğun nihai noktasıdır.

Zeynep Duygu Coşkuner / Araştırmacı - Yazar

Son günlerde gerçekleştirilen narkotik operasyonlar üzerinden, seküler mahalle sözcüleri yine faturayı bu ülkenin Müslümanlarına kesti. Birkaç isim üzerinden muhafazakar/mütedeyyin camiayı, İslami değerleri ve dindar nesil idealini hedef alanlar; aslında kendi yaşam tarzlarının doğurduğu o devasa irinin kaynağı oldukları gerçeğini atlıyorlar.

Açık konuşalım: Uyuşturucu, alkol ve her türlü müskirat; ruhu maneviyattan koparılmış, hayatı sadece haz ve hızdan ibaret gören modern dünya görüşünün doğal bir neticesidir. Uyuşturucu, alkol ve her türlü bağımlılık, iddia edildiği gibi bir “güvenlik sorunu” değil, doğrudan doğruya modern ve seküler hayat biçiminin ontolojik bir sonucudur.

RUHUN BOŞLUĞU MADDEYLE DOLMAZ!

Seküler dünya, insanı “Tanrı”dan koparıp kendi hız ve hazlarına tutsak ettiği günden beri, insanoğlu devasa bir manevi boşluğa düştü. İnsanı sadece bir “et ve kemik yığını” olarak gören, onu üretim bantlarının kölesi, tüketim çılgınlığının ise piyonu haline getiren seküler dünya; ruhun açlığını doyuramadı, doyuramaz.

Seküler hayat, insanı bitmek bilmeyen bir haz arayışına mahkûm eder. Ancak haz da uyuşturucu gibidir; aldıkça daha fazlasını ister ve sonunda insanı bir enkaza çevirir.

Bugün uyuşturucu bataklığına saplanan her insanın arkasında; aileyi “çağ dışı”, dini “yobazlık” olarak niteleyen, otoriteyi ve geleneği reddeden o meşhur “sınırsız özgürlük” yalanı vardır. Allah’tan ve ahiret bilincinden koparılmış bir insan neslinin, hayatın zorlukları karşısında sığınacağı tek liman, sekülerizmin onlara sunduğu o sahte “kimyasal cennetler” olmaktadır. Yani uyuşturucu, seküler yaşamın vadettiği sahte mutluluğun nihai noktasıdır.

KİMİN SUÇU?

Uyuşturucuyu bir yaşam tarzı gibi pazarlayan, kliplerinde “marjinallik” adı altında hapları ve dumanlı hayatları kutsayan, dizi senaryolarında aile kurumunu aşağılayıp her türlü rezaleti “özgürlük” diye yutturan hangi mahalledir? Sekülerizmin beslediği popüler kültür, bugün uyuşturucu ticaretinin en büyük reklam ajansı gibi çalışmaktadır.

Şimdi tüm bu tabloyu bir kenara atıp dönüp kendilerinin hiçbir suçu yokmuş gibi bu ülkenin Müslümanlarına parmak sallıyor, muhafazakar kimliğiyle bilinen bir iki ismin bu bataklığa düşmesi üzerinden koca bir İslam dünyasını yargılıyorlar. Eğer muhafazakar camiadan birileri bu zehre bulaşmışsa, bu onların İslami kimliklerinden dolayı değil, aksine seküler mahallenin yaşam tarzına özenip, kendi kalelerinden firar etmelerinden kaynaklanmaktadır. Muhafazakarların dünyasına sızan şey, sizin mahallenizin lağımıdır! Suçlu bu virüsü üreten o kokuşmuş bataklıktır.

AKIL TUTULMASINDAN MADDE TUTULMASINA

İslam medeniyeti “aklı muhafaza etmeyi” (hıfz-ı akl) dinin beş temel esasından biri sayar. Akıl, insana Allah’ı bulması ve eşref-i mahlukat olması için verilmiştir. Oysa seküler dünya görüşü, aklı sadece dünyevi çıkarlar için bir araç olarak görür. İnsan aklı dünyevi hazlara doymayınca da onu uyuşturup susturmayı bir “tercih” olarak sunar.

İslam medeniyetinde hakim olan “huzur” sekülerizmde ise sadece “eğlence”. Huzur, ruhun sükunete ermesidir; eğlence ise ruhun acısını gürültüyle bastırmaktır. Bugün uyuşturucu operasyonları üzerinden dindarlara parmak sallayanlar, aslında kendi gürültüleri içinde boğulan, ruhları maddeleşmiş, maneviyatları iflas etmiş bir zihniyetin son çırpınışlarını sergiliyorlar.

YAVUZ HIRSIZ EV SAHİBİNİ BASTIRAMAZ!

Şunu net bir şekilde ilan ediyoruz: Uyuşturucu ile mücadelenin tek yolu polisiye tedbirler değil, sekülerizmin bu toplumun kılcal damarlarına enjekte ettiği o “ruhsuzluk” zehrine karşı maneviyat kalkanını kuşanmaktır. Gençliğimizi modern dünyanın “hazcı” (hedonist) ve “maddeci” kıskacından kurtarmadıkça, bu yara kapanmayacaktır.

Sürekli parmak sallayan malum seküler koro! Vadettiğiniz dünya; uyuşmuş beyinler, parçalanmış aileler ve intiharın eşiğindeki yalnız bireylerden ibarettir… Ve operasyonlar üzerinden yaptığınız algı oyunları, sizin tarihsel suçluluğunuzu örtmeye yetmeyecektir.

Gerçek cennetin yerine sahte cennetler inşa eden seküler dünyanın mutsuz insanı sonsuz hazların sunulduğu bu dünyayı cazibe merkezi olarak görürken helal daire “sonsuz” keyfe kafi gelmeyecektir. Özetle bizden oldukları için değil size benzemeye çalıştıkları için uyuşturucu batağına saplandılar…



#Toplum
#Hayat
#Aktüel