Özlü, Türk İslam Bilim Kültür Mirası Projesi kapsamında yayımlanan eserlerin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, kendisinin teknik kökenli olmasına rağmen, sosyal bilimlere her zaman ilgi duyduğunu söyledi.
"Türk-İslam Kültür Eserleri Projesiyle bilim ve kültür mirasımıza ait Arapça, Farsça veya farklı Türk lehçelerinde yazılmış 100 eseri bilim dünyamıza kazandırmayı hedefliyoruz." diyen Özlü, "Bu proje kapsamında yayına hazırlamış olduğumuz iki kıymetli eseri de bugün sizlerle paylaşıyoruz. Bunlardan birisi, YÖK Başkanımız Prof. Dr. Yekta Saraç'ın yayına hazırladığı Osmanlı Müellifleri isimli eserdir. Bursalı Mehmet Tahir tarafından Osmanlı'nın son döneminde kaleme alınan bu eser, çok kapsamlı bir bibliyografya niteliği taşıyor. Yayına hazırladığımız diğer eser ise Ebheri tarafından yazılan Îsâgûcî isimli mantık eseridir. Bu eser de uzun süre medreselerde 'mantığa giriş' kitabı olarak okutulduğu için önem taşıyor. Bu iki eserle siftahı yapmış olduk. Önümüzdeki dönemde diğer eserleri de peyderpey yayınlamaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Özlü, bu sene içinden geçilen şartların 30 Ağustos'u daha anlamlı hale getirdiğine işaret ederek, "15 Temmuz darbe girişimi ve ardından devreye konulan terör saldırıları, hepimize adeta yeni bir istiklal mücadelesi duygusu yaşattı. Türkiye, darbe girişimini başarıyla savuşturdu. Terör saldırıları karşısında asla geri adım atmadı. Bu zor şartlar altında sınır ötesine başarılı bir operasyon dahi gerçekleştirdik. Herkes emin olsun ki Türkiye, bu istiklal mücadelesinden yine galip çıkacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Özlü, sistematik saldırılarla mücadele ederken, güçlü bir Türkiye'yi inşa etmek için de çalıştıklarını belirterek, herkesin her zamankinden daha çok çalışması gereken bir dönemin eşiğinde bulunulduğunu söyledi.
Sorunlara, akıl ve bilim ekseninde çözüm üretmeyi sürdüreceklerini vurgulayan Özlü, "Bilim ve teknolojiye vereceğimiz önemle, daha güçlü bir ekonomi ve daha rekabetçi bir sanayi sektörü oluşturacağız, ancak bilim deyince, sadece fen ve mühendislik ilimlerini de anlamayacağız. Sosyal ve beşeri bilimlerde de yetkinliğimizi artıracağız." diye konuştu.
Son yıllarda, her alanda olduğu gibi bilim ve teknoloji alanında da önemli gelişmeler yaşandığını anlatan Özlü, şöyle devam etti:
"Bakanlık olarak YÖK ile yakın çalışmak istiyoruz. Bakanlığımızın ihtiyaç duyduğu insan kaynağı yönüyle üniversitelerimizle, Milli Eğitim Bakanlığı ile yakın çalışma zorunluluğu var. Üniversitelerimizin araştırma altyapıları ve insan gücünden sonuna kadar istifade edeceğiz. Bu maksatla üretime ilişkin hazırlamakta olduğumuz bir reform paketi var. Burada da eğitime ilişkin hususları YÖK ile koordine ettik ve onlardan gelen 4 maddeyi pakete aynen dahil ettik."
Özlü, insana büyük önem verdiklerini belirterek, şehirlere devasa bilim merkezleri kurulmasını desteklediklerini söyledi. TÜBİTAK'ın başlattığı temel bilimler burs programını da çok önemsediklerini kaydeden Özlü, "Fizik, kimya, matematik, biyoloji, felsefe, tarih, coğrafya, sosyoloji, antropoloji, arkeoloji ve sanat tarihi, ilahiyat ve edebiyat bölümlerini tercih eden öğrencilere, üniversite sınavlarındaki derecelerine göre 2 bin liraya kadar burs veriyoruz." dedi.
Bilim ve teknolojiye uygun altyapıları kurmaya, demokrasiyi güçlendirmeye, hak ve özgürlük alanlarını genişletmeye devam edeceklerini dile getiren Özlü, "TÜBİTAK konusunda bir çalışma yapıyoruz. TÜBİTAK'ı yeniden yapılandıracağız. Radikal bir dönüşüm gerçekleştireceğiz. Burada süreçleri kısaltıp karar mekanizmalarını sadeleştireceğiz. Daha çok sonuç odaklı bir yapıya gideceğiz. Daha sade, daha doğrudan ilgililerin katıldığı karar mekanizmalı ve daha kısa değerlendirme süreçleri ortaya koyacağız. Epey bir mesafe aldık, yakında sizlerle paylaşacağız." diye konuştu.
Türkiye'nin güçlü ülke olmasının yolunun bilim ve teknolojiden geçtiğine işaret eden Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz medeniyet olarak, geçmişte bunu başardık. Türk-İslam medeniyeti, uzun bir dönem boyunca, bilim ve teknoloji bayrağının taşıyıcısı oldu. Batı'nın karanlık çağ diye isimlendirdiği Orta Çağ döneminde, bilginin ve düşüncenin meşalesini bizler yakıyor, dünyayı bizler aydınlatıyorduk. Ne yazık ki bu güçlü geleneği yeterince tanımıyoruz. Bilim ve teknolojinin tamamen Avrupa medeniyetinin bir ürünü olduğunu zannedenler var.
Türk-Müslüman bilim insanlarının yaptığı çalışmaları yakından tanımalıyız. Bunu tarihimizden güç almak ve o geleneği bugüne taşıyabilmek için yapalım. Zira bilim ve düşünce geleneğimizi layıkıyla öğrenirsek, bugün ihtiyacımız olan özgüveni yeniden tesis edebileceğimize inanıyorum."
Türkiye'nin son 100 yıldaki en büyük kaybının "öz güven kaybı" olduğunu vurgulayan Özlü, "Biz 2002'den sonra bu öz güveni yeniden kazandırmaya çalışan bir siyasi kadroyuz. Bugün karşılaştığımız uluslararası sıkıntıların kaynağında da bu var." dedi.
Özlü, bilim ve düşünce geleneğinin layıkıyla öğrenilmesinin de büyük bir önem taşıdığını belirterek, "Biz o geleneği tanırsak ve bugüne taşırsak, gençlerimiz yeni birer İbn-i Sina, El Battani, Ali Kuşçu, Harezmi ve El Cezeri olabilirler. Şehirlerimiz, yeniden bir Bağdat, bir Semerkand veya bir Kurtuba haline gelebilir. Türk-İslam Kültür Eserleri Projesi'ni işte bu açıdan çok önemsiyoruz." diye konuştu.
Özlü, toplantı öncesinde basın mensuplarının TÜBİTAK'taki son gelişmelerle ilgili sorularını yanıtlarken de Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ilişkin çalışmalara devam ettiklerini, dün itibarıyla 201 personel hakkında işlem yaptıklarını söyledi. Bu çalışmalarda hassas davranıldığını kaydeden Özlü, "Hata yapmamak için kılı kırk yarıyoruz. İnce eleyip sık dokuyoruz. En son örgüt mensubu TÜBİTAK'tan çıkana kadar bu konudaki çalışmalar devam edecek." dedi.
Bakan Özlü, bu süreçte yurt dışından geri çağırmaların da yaşanacağını belirterek, "Daha önce TÜBİTAK kaynaklarının malum örgüte kullandırılıp kullandırılmadığına ilişkin çalışmalarımız sürüyor. Şirketler bazında inceliyoruz." ifadesini kullandı.
TÜBİTAK burslarına ilişkin soru üzerine Özlü, FETÖ'ye mensup öğrencilerin burslarını keseceklerini bildirdi.
