Kimse Yok Mu Derneği'nin organizasyonuyla Kenya'dayım... Arefe günü Nairobi'den Kenya'nın Kuzeydoğu'sundaki Garissa kentine hareket ediyoruz. Garissa, Somali'ye en yakın Kenya şehirlerinden ve yüzde 80'i Somali kökenli Müslüman. Akşam saatlerinde ulaştığımız Garissa'da konaklıyoruz, bayram sabahı erkenden de Somali sınırındaki Dadaab Mülteci Kampı'na doğru yola çıkıyoruz. Bayram namazı için yolda mola veriyoruz ve Somalili mültecilerle açık alanda namazımızı kılıyoruz. Tekrar yola koyuluyoruz ve nihayet Dadaab Mülteci Kampı'ndaki kurban kesim alanına ulaşıyoruz. Kimse Yok Mu Derneği Genel Sekreter Yardımcısı Emin Çalhanoğlu'nun verdiği bilgiye göre dernek 500 deve, 700 de büyük baş hayvan kesimi yaptı. Fakat Kenya'da başka başka Türk yardım dernekleri ve organizasyonları da kurban kesimi yaptı. Onlarla birlikte Türkiye üzerinden Kenya'da kesilen büyükbaş hayvan sayısı 5 binleri buluyor. Bu rakam Kenya için fevkalade önemli. Bir anda kesilen 5 bin hayvanla hem yetiştirenler, hem kesenler hem de dağıtılanlar bayram ediyor.
Kenya ekonomisi için hakikaten doping etkisi yapan bir hareketlilik söz konusu. Fakat Türkler, Güney Afrika Cumhuriyeti'nden sonra Afrika'nın en potansiyel ülkelerinden olan Kenya ekonomisinde yok gibi bir şey... İki yıl önce Nairobi'ye gelen ve Remax Terrace Apartments markasıyla konut işi yapan Mimar Bekir Şahin'in verdiği bilgiye göre Kenya'nın en önemli şehirlerinden Nairobi ve Mombasa'da yerleşik Türk şirketlerinin sayısı 20'ler seviyesinde. Ağırlıklı olarak inşaatçı, halı-mobilyacı ve turizmcilerden oluşuyorlar. Nairobi şehir merkezinde bir de Türk kebapçısı var. Kenya ekonomisinde Hintli ve Çinlilerin yoğunluğu dikkat çekiyor. Mesela en büyük perakende zincirlerinden Nakumatta da Hintli... Nakumatta'nın büyük bir mağazası 7/24 hizmet veriyor. Turistik bir ülke olduğu için gece bile gündüz gibi alışveriş yapılıyor. Hintliler oto yol ve altyapı işlerinde de söz sahibi. Çinliler ise maden ve hammadde işlerine odaklanmış durumda. Nairobi'de alışveriş merkezleri de (AVM) dikkatimi çekiyor. AVM ve lüks restaurant işleri ise Yahudilerin tekelindeymiş.
Hintliler, Çinliler ve Yahudiler Kenya'da mevzilenmiş çünkü Kenya, Doğu Afrika Birliği üyesi bir ülke. Bu ülkeye gelen ürünler, birliğin diğer üyesi olan Uganda, Ruanda, Tanzanya ve Brundi'ye gümrüksüz giriş yapabiliyor. Kenya aynı zamanda Afrika Birliği üyesi olduğu için benzer durum diğer Afrika ülkeleri için de geçerli. Peki Türkler için fırsat yok mu? Açıkcası Mimar Bekir Şahin'in Kayserili olduğunu hatırlatmak istiyorum. Kayserililerin “Para, bir ülke yıkılırken veya kurulurken kazanılır” sözünü de dikkate almak gerekiyor. Nitekim Bekir bey, fırsatı, “Yapılamayacak, olmayacak bir iş yoktur” diye özetliyor. Türk Hava Yolları'nın (THY) direkt uçuş yaptığı sadece Nairobi'de iş yapılmasının bile yeterli olabileceğini vurguluyor. 4 milyon nüfuslu Nairobi'de yapılacak çok şey var.
40 milyon nüfusunun yüzde 40'a yakını Müslüman olan Kenya'da her alanda fırsat var. Öte yandan Kenya Afrika için bir giriş kapısı da olabilir. Ancak Holistic Educational Trust Direktörü Mehmet Usta, “Getiriverelim, satıverelim ve kazanıverelim mantığı Afrika'da geçerli değil” uyarısını yapıyor. Mehmet Usta'ya göre Afrika'da kazanmak için tıpkı aslan gibi sabırlı olmak şart.
Mehmet Usta'nın yaptığı uyarının ne kadar yerinde olduğunu aslanlar arenası Masai Mara'ya gidince anlıyorum. Çünkü aslan en büyük ve en güçlü değil, fakat sabırla beklemesini bilerek en büyük kara memelisi fili ve azgın yaban mandalarını da avlayabiliyor. Aslan avcılığı ile ünlü Masai kabilesinden Simba da işin sırrını “Uygun zamanı beklemek” diye özetliyor. Bunun dışındaki diğer avlanma taktiklerini burada yazmak mümkün olmayacak. Bütün detaylar için inşaallah bir dizi yazı yapacağım. Ama kısaca özetlemek gerekirse ormanın kralı olmak da, orman kralını avlamak da sabır gerektiriyor.






