|

"Osmanlı’ya duyulan özlem"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Yusuf Kaplan köşesinde "Osmanlı ruhu ve misyonunun dirilişi" başlıklı yazısını kaleme aldı. Hasan Öztürk, Özlem Albayrak, Hatice Karahan ve Ahmet Ulusoy da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:25 - 29/12/2017 Cuma
Güncelleme: 09:37 - 29/12/2017 Cuma
Yeni Şafak
​Yusuf Kaplan, Özlem Albayrak, Hatice Karahan, Ahmet Ulusoy Hasan Öztürk.
​Yusuf Kaplan, Özlem Albayrak, Hatice Karahan, Ahmet Ulusoy Hasan Öztürk.

Yusuf Kaplan, Hasan Öztürk, Özlem Albayrak, Hatice Karahan ve Ahmet Ulusoy'un yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Yusuf Kaplan: Osmanlı ruhu ve misyonunun dirilişi...

Erdoğan’ın Afrika turunda, özellikle de Sudan’da coşkuyla karşılanması, bu ülkede dikkatlerden kaçtı, nedense...Bu coşkulu karşılama, bu ülkede pek konuşulmadı ama şundan kesinkes eminim: Erdoğan’a gösterilen sevgi seli, Batılıları, özellikle de Sudan’ın kendilerinden sorulduğunu düşünen İngilizleri çıldırtmış olmalı!

Niçin?Dünyada pek az lidere gösterilen bu sevgi seli, Osmanlı’ya duyulan özlemi, dolayısıyla adalet, hakkaniyet ve selâmet ilkeleri üzerine kurulan, Medine’den süt emen Osmanlı ruhunu ve misyonunu hatırlattığı için

elbette.

Hasan Öztürk: Şehir kültürüne yasa koyucu müeyyidelerle katkı vermeli

Geçtiğimiz hafta Azerbaycan’ın başkenti Bakü’deydim. Bakü, namı diğer “Külekler şeheri.”Dönüşe hazırlanırken, dostum Hüseyin Büyükfırat’ın Nesimi semtindeki restoranında dostlarla hasbihal etme imkanımız oldu. Onlar Bakü’yü ben İstanbul’u anlattım. Konu döndü dolaştı, şehir kültürüne, şehirdeki hayata, trafik, güvenlik meselelerine geldi.

Bir ahbabım, “Azerbaycan’da cezalar caydırıcıdır. Bu nedenle insanlar trafikte, yolda, beşeri ilişkilerde son derece kontrollü ve dikkatlidir”deyince espriyi patlattım… “Ne yani otomobillerin bagajında ya da şoför mahallinde ‘Haydar’ yok mu” deyiverdim.Cevabı şu oldu: “Burada trafikte birbiriyle sürtüşen, tartışan olur. Hatta sözlü olarak her türlü sözü de birbirlerine söylerler. Ancak ellerini arkadan bağlarlar ve fiili temastan uzak dururlar. Çünkü fiili temasın cezası çok ağırdır.”

Özlem Albayrak: Yılbaşı kutlamaları ve toplum mühendisliği

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir videoya rastladım; uzatılan mikrofonla sokaktaki vatandaşların (Röportajlar büyük ihtimalle Erzurum gibi muhafazakar bir vilayette yapılmıştı.) yılbaşı gecesi neler yapacakları soruluyor ve bu kimselerin metropol şehirlerimizde, kamusal alanda çok yaygın olan yılbaşı ritüelleriyle mesafeleri ölçülmeye çalışılıyordu. Mini röportajlarda çoğu kişi yılbaşı gecesi Kur’an-ı Kerim okuyacağını, kimisi erkenden yatacağını, bazısı da diğer gecelerden farklı hiçbir şey yapmayacağını söylüyordu. Röportajda yılbaşını kutlamayı reddettiklerini açıkça söyleyenler de vardı. Soruyu cevaplarken özellikle Kur’an-ı Kerim okuyacağını söylemek; bana, yılbaşı kutlamalarına yönelik pasif bir tavır gibi gözükmedi değil doğrusu.

Yılbaşı kutlama adeti aslında Hristiyanlar'ın dini bayramı olan Noel’le, diğer ismiyle Christmas’la ilişkili, daha doğrusu bu ikisi aynı şey olmamasına rağmen kültürel olarak aynılaşmış, birbiri ardına eklenerek neredeyse aynı ritüellerle ifade edilir olmuş, iki özel gün. Noel, Hristiyanlar'ın her yıl 25 Aralık’ta, Hz. İsa’nın doğum gününü kutlama amacıyla gerçekleştirdiği bir bayram, yortu. Yılbaşı ise Gregoryan takvimi için yeni yılın başı, yani Eski Romalılar’ın 1 Ocak’ta yaptıkları yeni yıl kutlamalarına dayanıyor.

Hatice Karahan: Afrika ziyareti-2

Salı günü Sudan ile bu köşeye taşıdığım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika ziyareti, Çad ve Tunus’ta gerçekleştirilen görüşmelerle sona erdi. Bu bağlamda konuya öncelikle Çad ile devam edecek olursak, Afrika Açılımımız kapsamında işbirlikleriyle el uzatmak istediğimiz bir ülkeden bahsediyoruz. Nitekim Çad, nicedir yoksullukla başa çıkmaya çalışan düşük gelirli bir ekonomi konumunda…

Bir zamanlar Fransa’nın sömürgesiyken, bağımsızlık sonrası yıllarca iç çatışmalarla yıpranmayı sürdürmüş bir hikâyeyi onarmak şüphesiz kolay değil. 2000’li yıllarda petrol üretimine ağırlık verip ihracatına başlayan Çad, kabaca ilgili ilk on yıllık dönemde kişi başına gelirini 1.000 dolar civarlarına getirmeyi başarmıştı.

Ahmet Ulusoy: 2018’de ekonomik büyümeye devam

Ekonomistler, bir ülkenin en önemli kriz göstergesinin ekonomik büyüme ve işsizlik olduğunu bilir. Bütün kriz dönemlerinde büyüme negatif olmuş (ekonomik küçülme) ve işsizlik yaygınlaşarak sosyal patlamalara kadar süreci taşımıştır.Buradan hareketle yüksek büyüme hızları, hem üreticilerin hem de tüketicilerin (yerel halk ve dış dünya) ekonomiye gösterdikleri güvenin göstergesidir denebilir.

Hükümetin yol haritası olan orta vadeli programda 2017 yılı için başta yüzde 4.4 ve sonraki 2 yıl için yüzde 5.5 büyüme hızı hedefi konuldu.Türkiye ekonomisi,  3. çeyrekte yüzde 11.1 büyüyerek kendi hedeflerini de aşmış ve G20 ülkeleri arasında en hızlı büyümeyi gerçekleştirmiştir.

#​Yusuf Kaplan
#Hasan Öztürk
#Özlem Albayrak
#Hatice Karahan
#Ahmet Ulusoy
6 yıl önce