|

Bedelini ödeyerek gazeteciliği öğrendim

“Savaş muhabirliğine girdiğiniz zaman bedelini bazen çok ağır ödeyerek, bütün deneyimleri yaşayarak öğreniyorsunuz” ifadelerini kullanan savaş muhabiri Coşkun Aral, “Silahın sonucunu biliyorsunuz. ‘Kurşun adres sormaz’ diye bir laf vardır. Savaşlarda, cephelerde insanların toplu ölümlerine tanık olunca bu meslekte deneyimin, bilginin önemli olduğunu anlıyorsunuz” ifadelerini kullanıyor.

Dilber Dural
04:00 - 8/01/2023 Pazar
Güncelleme: 03:37 - 8/01/2023 Pazar
Yeni Şafak
Coşkun Aral
Coşkun Aral

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü önümüzdeki hafta kutlanacak. 1961 yılından bu yana kutlanan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ise bize basın çalışanlarının görev sırasında yaşadığı zorluk ve sıkıntıları tekrar hatırlatıyor. Biz de bu vesileyle halkın doğru bilgiye ulaşması için yedi gün yirmi dört saat, gece gündüz, yağmur, çamur demeden; savaş meydanlarından, mermilerin ve bombaların gölgesinden, en sıcak gelişmeleri, insanlık dramlarının yaşandığı yerlerden halka ulaştıran fedakarca çalışan ve çabalayan basın mensuplarının dünyasına bu defa ses kaydımızı uzattık. İletişim teknolojisinde yaşanan hızlı gelişmeler haberin insanlara ulaşma hızını artırsa da kalemi ve objektifinden başka silahı olmayan gazetecilerin habere ulaşma ve haber yapmada yaşadığı zorlukları değiştirmiyor elbette. Biz de bu kapsamda yarım asra yaklaşan bir meslek deneyimine sahip, Türkiye belgeselcilik tarihinin en önemli usta isimlerinden savaş muhabiri Coşkun Aral ile mesleğe başladığı ilk tecrübelerini ve meslek hayatının unutulmaz olaylarını konuştuk.

“Ben dünyanın hep karanlık yüzeyinde dolaştım” diyen savaş muhabiri Coşkun Aral, mesleğe başladığı zamanlar 18 yaşlarındaymış. Aral, “Kıbrıs’ta Barış Harekatı’nın daha namlularının soğumadığı, sağ-sol savaşının Türkiye’nin kutuplaşma döneminin başlangıcıydı mesleği başladığım ilk yıllar” diyerek anlatıyor o günleri. 1974 yılında profesyonel olarak Günaydın ve Gün gazetelerinde mesleğe başlayan Aral, o dönemin yazı işleri müdürü Mehmet Yaşin’in kendisini ilk gönderdiği sahte sucuk haberini ise hiç unutmamış: “Şu anda gurmeliğiyle tanıdığımız Mehmet Yaşin, beni ilk olarak sahte sucuk imal eden, yani sucuğun içine yabancı maddeler koyan bir firmayla ilgili bir habere göndermişti. İlk kez Türkiye’nin en önemli firmalarından bir tanesi sucuğun içindeki etin içine başka maddeler koyma iddiasıyla, tabii örnekler alınarak, hepsi sağlık kurumları tarafından analizler yapılarak mali şubeye aktarılmıştı. Ben de mali şube ve emniyet müdürünün vermiş olduğu raporlarla yapmıştım o haberi ve manşetten attık. Açıkçası büyük bir firmaydı ve 18 yaşındaydım. O haberden sonra birkaç gün boyunca ‘Tepki gelir, başım derde girer mi?’ diye uyuyamamıştım.”

HABERE GİTTİM DAYAK YEDİM

Aral ile sohbet sohbeti açıyor derken bizlere bir de kaçak sigara satıcıları tarafından dayak yediğini anlatıyor. Aral, sokaktaki sigara satıcıları ile ilgili röportaj yapmak için tehdit edildiğini söylüyor ve kaçak sigara satıcılarının gizlice fotoğraflarını çekmeye çalışırken, sigara satıcılarının kendisini fark ettiğini dile getiriyor ve “Bir güzel dayak yedim” diyor. Aral’ı en heyecanlandıran işi ise, adliye muhabirliğine başladığı dönemmiş. Türkiye’nin sağ-sol diye bölündüğü dönemde İstanbul Üniversitesi önünde öğrenciler arasında bir silahlı çatışma çıkmış. 1974’ten önce babasına düzenlenen bir suikasttan dolayı yakından silah sesini bildiğini söyleyen Aral, “Filmlerdeki silah sesi beklentisini beklerken meğer kurşunlar havada atılırken, biz ortada dolaşıyormuşuz. Hiç korunma örneğimiz yokmuş” şeklinde anlatıyor o günleri. Aral ve rahmetli Savaş Ay’ı bu konuda uyaran ise “meslekteki ustalarımızdan” dediği Engin Konuksever olmuş. Konuksever, Aral ve Ay’a “Siz ne yapıyorsunuz, niye orada duruyorsunuz? Gelin buraya, kenara gelin” demiş. Aral, “İlk silahlar patladığında bırakın bizi ortada böyle dolaştığımızı, insanlar şemsiye açıp silahtan korunmaya kalktı” şeklinde dile getiriyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:

  • “70’lerden bahsediyorum tabii. Silah sesi efektlerini, televizyonda görüyoruz o zamanlar. Türkiye’de çok sınırlı sayıda televizyon var. Ama hep sinema sahnelerinden bildiğimiz silah efekti sesleri...”

CAHİL CESARETİ KORKMADIK

“Peki hiç korkmadınız mı?, Nasıl cesaret ettiniz?” diye soruyorum Aral’a, “Bilmediğimiz için cahil cesareti korkmadık” şeklinde cevaplıyor. Sonra silahın neye yol açtığını, insanların öldürdüğünü görünce korkmaya başladıklarını sözlerine ekliyor. “Orada bizden büyük deneyimli bir abimizin üstelik Kıbrıs’ta gazi olmuş bir abimizin Engin Konuksever’in deneyimi ve himayesinde ben ve Savaş Ay’da polis adliye olaylarından sonra öğrenci olayları konusunda araziye çıktık. O öğrenci olaylarından sonra tabii ki Türkiye’de şiddetin hortladığı, sokakların adeta bir iç savaş ortamına dönüştüğü 70’li yılların 80 yılına kadar süren o iç savaş haline dönüştürüldüğü, terör dediğimiz olaylardı. Yani çocuklar aldatılmışlığın ne olduğunu bilmeden siyasi güdümlerin sağdan da soldan da birbirlerine girdiler. Onlarca genç öldürüldü. Sağ-sol savaşı Türkiye’nin kutuplaşma döneminin başlangıcıydı. 70’li yıllarda benim ailemde de siyasi düşünceleri yüzünden hem sağdan hem soldan çok insan hapse girmişti” şeklinde yaşadığı olayları, meslekteki ilk deneyimlerini aktarıyor.

Kurşun adres sormaz

  • Aral, en büyük avantajının kendisinden önce bu işi yapmış ve bilen bir insanın himayesinde çalışmak olduğunu söylüyor. Aral, “Silahın sonucunu biliyorsunuz. ‘Kurşun adres sormaz’ diye bir laf vardır biz de. Sonuçlarını görünce yakınınızdaki insanların o kurşunlarla hedef olup ölmelerine tanık olup, ileri dönemlerde savaşlarda, cephelerde insanların toplu ölümlerine tanık olunca tabii ki öncelikle bu meslekte deneyimin, bilginin önemli olduğunu öğreniyorsunuz” ifadelerini kullanıyor. “Tabii ki kaderimiz var, fıtrat var” diyen Aral, “Ama Allah’ın vermiş olduğu beynin de sorgulayıcı özelliğiyle yaşanmışlıklardan ders alıp ona göre sınırlarımızı belirleme imtihanına sahip olmamızı sağlıyor. Yani herkes biliyor merminin önüne geçtiğiniz zaman vurulursunuz. Ama önemli olan siz savaş muhabirliğine girdiğiniz zaman bütün bu deneyimleri yaşayarak öğreniyorsunuz” şeklinde dile getiriyor ve ekliyor: “Bedelini de bazen çok ağır ödeyerek.”

Karşı tarafı da dinleyip anla

Gazeteci Coşkun Aral genç gazetecilere ise önemli tavsiyelerde bulunuyor. “Öncelikle Türkiye’yi çok iyi analiz etmeki gerekiyor” diyen Aral’ın hukuki süreçlerle ilgili bazı eleştirileri olsa da genel olarak şu tespiti yapıyor: “Türkiye’de bir oluşum var ve bugüne kadar birbirlerini görmek istemeyen insanlar oturup birbirlerini dinlemeye başladılar. Türkiye tarihinde ilktir bu.” Genç gazetecilere ise medyada farklı sesleri de dikkatli takip etmelerini tavsiye ediyor.

#Coşkun Aral
#Gazetecilik
#10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü
1 yıl önce