|

Bir kütüphane oluşturmak ya da okuma listeleri

Herkesin kendine göre bir okuma listesi olmalıdır. Kuşkusuz her yazar, okur bireysel bir okuma serüveni yaşar, kendi okuma listesini oluşturur. İsmet Özel’in deyişiyle, “Çünkü kitaplar insanı kitaplara götürür. Kitapların kendileri zenginliklerini ve yetersizliklerini ele verirler. Okumanın rehberi okumaktır.”

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/08/2018 Çarşamba
Güncelleme: 12:57 - 8/08/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
Herkesin kendine göre bir okuma listesi olmalıdır.
Herkesin kendine göre bir okuma listesi olmalıdır.

Edebiyat, insanlar arasında ortak bir duygu, ortak bir dil geliştirirken, gelir geçer olayları aşıp insanlara değişmez hakikatleri aktarır. Kör siyasetin ötekileştirici, ayrıştırıcı, nefret diline karşı, edebiyatın, sanatın birleştirici ortak dili, birbirimizi anlamamızı sağlayabilir, farklı anlayışlara köprü olabilir, birbirimizin acılarını, sevinçlerini paylaşmamızı sağlayabilir. Dünyanın tüm coğrafyalarından yayınlanan büyük edebî eserler; insanı, hayatı, burada bulunuş nedenimizi, arayışlarımızı, özlemlerimizi, sevinç ve acılarımızı anlatırken insanlara ayna olur, kendimizle yüzleşme zemini yaratır.

Ortalama bir ömür sadece bırakın dünya edebiyatını ülke edebiyatını bile yeterince okumaya yetmiyor. Seçme yapmak fani olmamızın bir sonucu. Bu nedenle seçim yapmak kaçınılmaz. Ancak ülkemizde daha doğru dürüst “okuma listeleri” üzerinde anlaşılabilmiş değil. Ne okullarda okutulacak eserler ne de hayat boyut okunacak, kanonun belirlediği kitaplar mevcut. Özellikle siyasileştirilmiş ve tek bakış açısını yansıtan listeler ise anlamsız ve değersiz. Ülkemizdeki edebiyat okuru, okul kitaplarında, dergilerde, eleştirilerde rastladığı, dost ve arkadaşlarından duyduğu kitapları okuyarak bir okuma serüveni yaşar. Tüm bu beğenilere rağmen kimi kitapları sevmez, eler. Bunlar kötü kitaplar değil ama kendine göre değildir. Zamanla okuma bilinci geliştikçe kendi okuma listesini oluşturmaya başlar.


TAVSİYE SADECE KİŞİYİ BAĞLAR

Aslında okuma tavsiyeleri sadece o kişiyi bağlar ve genelleştirilemez. Herkesin kendine göre bir okuma listesi olmalıdır. Kuşkusuz her yazar, okur bireysel bir okuma serüveni yaşar, kendi okuma listesini oluşturur. İsmet Özel’in deyişiyle, “Çünkü kitaplar insanı kitaplara götürür. Kitapların kendileri zenginliklerini ve yetersizliklerini ele verirler. Okumanın rehberi okumaktır.” Özellikle edebiyatta kitap tavsiyesi, içinde kimi sorunları da taşır. Zevk, anlayış, beklenti bu öneride temel sorunlardır. Kitap okuma, biraz da savruluş, yenilgi ve kazanımlarla ilerleyen bir keşif yolculuğudur. Hatta bazı yazarlar kitap tavsiyesinin okura “kötülük” olduğunu bile söyler. Çünkü bu listelerin yolundan gidip tatmin olmazsa bu arada kendi yolunu da kaybedecek, kendi keşiflerini engelleyecektir.

Kitap okuma serüveni böylesine biricik olmakla birlikte, bir yazarın, okuma bilinci yüksek bir okurun okuma tecrübesi, okuma serüveni, sevdiği, etkilendiği kitapları bilmek de bir kazançtır ve önemlidir. Bu zaman açısından yolu kısaltacak hem eleme imkânı doğuracak hem de rafine bir kitap birikimini ortaya çıkaracaktır. Bu listeyi önemseyip önemsemek ayrı bir konu ama en azından bu kitapların varlığını bilmiş olacağız. Özellikle genç okur, genç yazar için bu tecrübeler, yol göstermeler hayati bir önem taşır. Türkiye’de, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, Oğuz Atay’ın, Sezai Karakoç’un, İsmet Özel’in, Yaşar Kemal’in, Bilge Karasu’nun, Ülkü Tamer’in, Edip Cansever’in okuma listesini kim merak etmez. Keşke bu listeleri, önerileri bilsek topluca görebilseydik.

RASTGELE OKUMA VE HAYAL KIRIKLIĞI

Beğeni, yaş, birikim, anlayış ve bakış açısına göre bu listeler kişiye göre değişebilir. Kuşkusuz seçme yapmak her zaman sıkıntılı ve tartışmalıdır. Bir seçimin, yapan için karşılığı, temelleri ve gerekçeleri olsa da her durumda öznel bir yanı ve “kendine göre”si vardır. Çünkü sonuçta her yargı, her seçim özneldir ve bir teklifi, iddiayı kapsar. Seçim bir beğeniyi yansıtır, bir objeyi dışarıda bırakır bir objeyi içeri alır. Ancak bu öznelliğin içine, sevgi, değer, adalet, birikim, çaba katıldığında keyfilikten uzaklaşır ve adalete yaklaşır. Bu ise hakkaniyet, adalet, vicdan, ahlak yanında yansız, tutarlı, ilkeli bir tutum gerektirir. Ama yine de mutlak ölçüt olamazlar.

Kitaplar sonsuz, hayat ve zaman da kısa olduğundan, okuma eyleminin en temel öznesi “seçme”dir. Bunun uzantısı ise beklentimiz. Bu anlamda kitaplar dünyasında seçme eserler okumak hayati bir önem taşımaktadır. Öncelikle niçin okuduğumuzu tespit etmek ardından da bu kitapları araştırmamız gerekmektedir. Okuma rastgele, bilinçsiz ve bilgisizce yapılırsa zaman kaybı ve hayal kırıklıkları kaçınılmazdır. Edebiyat gönüllüsü okuma serüvenini rastgele yapmamalıdır. Öncelikle, edebî kamuca kabul görmüş nitelikli eserleri, klasik eserleri ve yol alacağı türün önemli eserlerini belli bir düzen ve sıralama içerisinde okumalıdır. İyi bir okuma planı ile kitaplarla geçen bir dünya elbette ufkumuzu açacak, hayat bilgisi, insan bilgisi ile donanacak, içinde yaşadığımız dünyayı, geçmişimizi ve geleceğimizi öğrenecek hayata daha geniş bir açıdan bakabilecek ve yorumlayabileceğiz.

SEÇİM YAPMANIN KODLARI

Kuşkusuz bir yazarı tanımanın en iyi yolu onun tüm kitaplarını okumaktan geçer. Çünkü bir yazarın en iyi şiiri, öyküsü çeşitli kitaplarına dağılmıştır. Bu yüzden bir yazarı bütünlüklü okumak şart. Ama bazen andığımız nedenlerle o kitaplardan seçme yapmak bunların tümünü okuyamayanlar için bir kitap önermek gerekebilir. Böylece bu kitaplar bir “kapı” görevi görecek, okur o yazarın dünyasını, edebiyat anlayışını benimserse tüm kitaplarını okumayı düşünebilecektir. Bütün bu nedenlerden dolayı, kimi risklerine rağmen bu yazarlardan bir seçme yapmanın önemi açıktı.

Kuşkusuz seçme yapmak her zaman sıkıntılı ve tartışmalıdır. Bir seçimin, yapan için karşılığı, temelleri ve gerekçeleri olsa da her durumda öznel bir yanı ve “kendine göre”si vardır. Çünkü sonuçta her yargı, her seçim özneldir ve bir teklifi, iddiayı kapsar. Seçim bir beğeniyi yansıtır, bir objeyi dışarıda bırakır bir objeyi içeri alır. Ancak bu öznelliğin içine, sevgi, değer, adalet, birikim, çaba katıldığında keyfilikten uzaklaşır ve adalete yaklaşır. Bu ise hakkaniyet, adalet, vicdan, ahlak yanında yansız, tutarlı, ilkeli bir tutum gerektirir.

ÖNCE İYİ BİR KİTAPLIK

Okuma listeleri hazırlanırken dar görüşlü, tek açılı, ideolojik ve duygusal yaklaşımlardan uzak durulmalı, kalıplaşmış beğenilere teslim olunmamaya özen gösterilmelidir. Seçilen eser hem estetik, sanatsal açıdan güzel olmalı hem de edebiyat tarihimiz açısından bir önemi olması temel ölçüt olarak alınmalıdır. Edebiyat tarihimizdeki zenginlik, çeşitlilik, değişim tam olarak yansıtılmaya çalışılmalıdır. Edebiyatımızın biçimlenişi ve gelişimi bu kitaplardan izlenebilmelidir.

İyi bir okurun yapması gereken öncelikle beğendiği, zevk aldığı, pek çok şey öğrendiği kitaplardan oluşan iyi bir kütüphane oluşturmaktır. Zaten iyi okurluk bir kütüphane oluşturma serüvenidir. Ne var ki bu ömürlük bir uğraştır. Bir başka deyişle okuma her durumda bilinçle ve belli bir disiplinde gerçekleştirilmesi gereken bir eylemdir. İyi bir seçme ile bu yolculuk bize pek çok bilgi, duygu, anlam kazandırır, bizi değiştirir, dönüştürür. Bunun için de bilgisine, beğenisine güvendiğimiz kişilerin okuma listelerine, belirlemelerine ihtiyaç var. Ne var ki Türk klasikleri ya da Doğu klasikleri dendiğinde üzerinde anlaşabileceğimiz bir klasik sıralaması yapmak o kadar da kolay değil. Günümüz okuru, edebiyatçısı sanatsal, kültürel edebî yol haritasından, kılavuz çizgilerinden, sınır taşlarından, öncü prototiplerden yoksundur. Bütün bu nedenlerle özellikle okuma oranının çok düşük olduğu ülkemizde sağlıklı/adil/ güvenilir okuma listelerinin önemi de tartışılmaz.

TEK YANLI, TİCARİ ÇEVİRİ ORTAMI

Bu okuma listelerinden belki ülke içi listeler bir anlam ifade eder. Ancak bir dünya şiiri, dünya romanı, dünya öyküsü dendiğinde bu listelerin sıhhati tartışılır. Çünkü bilindiği gibi ülkemizde ağırlıklı olarak bir çeviri sorunu yaşanmakta. Ülkemizde ideolojik, tek yanlı, ticari bir çeviri ortamının varlığını söylemek o kadar da zor değil. Örneğin bu çeviri anlayışı nedeniyle Balkan, Türki Cumhuriyetler, Afrika, Arap, Uzak Doğu edebiyatından Türkçeye çok az kitap çevrildiğini görüyoruz. Kültürel, tarihsel yakınlığımız olan ulusların, toplulukların edebiyatını bilmiyoruz. Oysa İran, Irak, Mısır, Lübnan, Cezayir, Fas, Tunus, Libya, Filistin, Ürdün, Sudan, Kamerun, Suriye, Katar, Umman, Somali, Suudi Arabistan, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Karadağ, Kosova, Makedonya, Yunanistan, Sırbistan, Hırvatistan, Romanya, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kırım, Moğolistan, Pakistan, Hindistan gibi ülkelerde güçlü bir edebiyatın üretilmemiş olması imkânsız. Ne var ki buralarda üretilen edebiyatı yeterince bilmiyoruz. Aynı şekilde ülkemiz yazarlarının da birkaçı dışında buralarda tanınmadığını söyleyebiliriz. Oysa Dünya edebiyatı dediğimizde sadece Batı, ABD, Rusya’yı kastetmiyoruz. Her alanda yaşanan tek yanlı hegemonya kültür ve edebiyatta da aynen sürmekte. Bu anlamda ülkemizde yapılan okuma listeleri çevirideki bu ideolojik tutum nedeniyle eksik kalmaya mahkûmdur.

#Necip Tosun
6 yıl önce