|

En eski lezzetler Göbeklitepe’de

Göbeklitepe insanları ne yiyorlardı? Hayvanları ya köze atıyor ya da bir ağaç yardımıyla ateş üzerinde kızartıp yiyorlardı. Tahılları ise öğütüp bulamaç haline getiriyor, suda bekletiyor, hamura dönüştürüp kızgın taşlar üzerinde pişiriyorlardı. Bizim bildiğimiz kadarıyla bunlar yani kebaplar, bulamaçlar ve ekmek en eski yemekler olmalılar.

Ülkü Menşure Solak
04:00 - 20/01/2019 Pazar
Güncelleme: 16:56 - 19/01/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
Şanlıurfa’nın Örencik Köyü’nde bulunan Göbeklitepe
Şanlıurfa’nın Örencik Köyü’nde bulunan Göbeklitepe

Dünya tarihi hakkında bildiklerimiz 1994’te Göbeklitepe’nin keşfiyle kökünden sarsıldı. Şanlıurfa’nın Örencik Köyü’nde bulunan Göbeklitepe, UNESCO Dünya kültür mirası listesinde. Aynı zamanda bu yıl, Cumhurbaşkanlığı tarafından Göbeklitepe yılı ilan edildi. M.Ö 12.000 yıla tarihlenen bu arkeolojik alan, bilinen en eski yapıyı muazzam bir insan işçiliğiyle gözler önüne seriyor. T biçimli dikmelerin ön planda olduğu yapıda üç boyutlu olanların da bulunduğu hayvan figürleri dikkat çekici. Bazıları 5 metreyi bulan tonlarca ağırlıktaki bu taşları işlemiş ve dikmiş olmak, eski tarihi bilgiler ışığında hayret verici görünüyor. Özellikle o dönem insanlarının avcı toplayıcı olduğu ve yerleşik hayata geçmedikleri varsayımından yola çıkıldığında, henüz topraktan kap kacak, ocak gibi şeyleri yapmayan bu insanların bunca usta işçiliği gerçekleştirmiş olmaları, onların sandığımızdan çok daha zeki ve bilgili olduklarının bir kanıtıdır.

Prof. Dr. Klaus Schmidt’e göre, Göbeklitepe değişik avcı toplayıcı grupların bir araya geldiği, takas yaptığı, zaman zaman şölenlerin düzenlendiği bir alan. Bugünkü Bingöl’den yedi farklı taşa, kaynağı Göbeklitepe’nin bulunduğu alanın dışında olan maddelere dayanılarak bu tezin olasılığı oldukça yüksek.

TAHIL TOPLAYIP, EKMEK YAPTILAR

Peki Göbeklitepe insanları ne yiyorlardı? Gerçek şu ki, avcı toplayıcı olduğu düşünülen insanların ekmek yapmış olduğunu söylersem, bunca buğdayı nasıl topladıklarının cevabını da vermek gerekir. Fakat kazı alanında bulunan değirmen taşı benzeri plakalar bize öğütme yapıldığını gösteriyor. Aslında bunu söylemek için çok daha güçlü bir kanıtımız var. Alanda yapılan kazılarda, her biri 240 litrelik 7 adet taş kap bulunmuştu. Bu kapların bazılarında buğdayın su ile bekletilmesi, ezilmesi ve mayalanması sonucu oluşan oksalik asit izleri vardı. Yani ya büyük bir efor sarf ederek, ya da belli bir oranda ekme işini yaparak tahılları topluyor, öğütüyor, mayalayıp ekmek, içecek ya da bulamaç yapıyorlardı.

BADEM VE FISTIK İZLERİ DE VAR

Bu buğdayların, küçük kızıl buğday ile gernik buğdayı olduğu düşünülüyor. Kazılarda bitki kalıntılarıyla birlikte yüzbinlerce hayvan kemiği de ortaya çıktı. Yabani koyun, yaban öküzü, ceylan, ala geyik,kaz, keklik, leylek, güvercin, ördek gibi çeşitli kuşlar bu alandaki insanların yediği şeyler arasında. Sayıca en çok ceylan avlanmış olsa da, verimlilik bakımından yaban öküzü et ihtiyacının yüzde ellisini karşılıyordu. Kalıntılar arasında, badem, fıstık izleri de var.

Bütün bu bitkilerin yaz sonundan sonbahara kadar Göbeklitepe’de takas edildiği göz önüne alınırsa, bunun “hasadı zamanı sonrası” olduğunu söyleyebiliriz. Yani ortada bir tarım faaliyeti var.

SOFRADA BALIK EKSİK DEĞİL

Aslında, Göbeklitepe kadar, heyecan verici bir başka sit alanı Körtik Tepe’dir. Göbeklitepe’yle yakın zamanlarda kurulduğu düşünülen bu kazı alanında 10 farklı dokuma örneğine dair izlere rastlandı. Tabi bunları dikmek için kemikten iğneler de vardı. Göbeklitepe bilgilerine ek olarak, oltalar balık avlandığının bir işareti. Demek ki Göbeklitepe insanları sanıldığı gibi evsiz de değildi… Ev yapıyor, kumaş dokuyor, yemek pişiriyorlardı.

KÖZDE VEYA SICAK TAŞTA

Ne pişirdiklerini bildiğimize göre, nasıl pişirdiklerini de gastronomi bilgileri ışığında anlamaya çalışalım. Muhtemelen bu insanlar, avladıkları hayvanları közde pişiriyorlardı. Aslında milyonlarca yıl önce insanlar bir hayvanın neresini yiyeceklerini de biliyorlardı. Muhtemelen, kesip iç organlarını ayırdıkları hayvanları ya köze atıyor ya da bir ağaç yardımıyla ateş üzerinde kızartıp yiyorlardı. Tahılları ise öğütüp bulamaç haline getiriyor, suda bekletiyor, hamura dönüştürüp kızgın taşlar üzerinde pişiriyorlardı.

Bizim bildiğimiz kadarıyla bunlar yani kebaplar, bulamaçlar ve ekmek, en eski yemekler olmalılar. Bunun dışında keşkek ve mercimek, buğday karışımıyla yapılan çorbalar dünyanın en eski “teknik” yemekleridir. Şimdi bu tarifleri, Göbeklitepe, Karahantepe gibi en eski yapıların ve buğdayın memleketi olan Şanlıurfa’nın mutfağından alalım.

Sağlıklı, mutlu pazarlar dilerim.


BIRYAN TAVA

MALZEMELER

- 1 kg kuzu bel eti

- 3 kuru soğan

- 2 baş sarımsak

- 1 kg ekşi nar

- 4 yemek kaşığı sadeyağ

- 5 - 6 yeşil biber

- Bir fiske kırmızı biber

- Bir fiske karabiber

- Bir fiske isot

- Tuz

YAPILIŞI

Eti kuşbaşı doğrayalım ve suyunu çekene kadar kavuralım. Soğanı kibrit çöpü inceliğinde doğrayıp ilave edelim. Sarımsakları soyup ekleyelim. Baharatları ilave edelim ve karıştıralım. Fırın tepsisinin dibini yağlandıktan sonra eti boşaltalım. Narların suyunu sıkıp üzerinde gezdirelim. Mümkünse taş fırında, değilse önceden 200 derecede ısıttığımız fırında suyunu çekene kadar pişirelim. Afiyet olsun.


LOLAZ BOSTANASI

MALZEMELER

- Yarım kg Lolaz (börülce)

- 1 demet maydanoz

- 1 demet yeşil soğan

- Bir limon

- 2 yemek kaşığı nar ekşisi

- 2 tatlı kaşığı pul biber

- Bir fiske tuz

YAPILIŞI

Börülceyi bol suda haşlayıp süzelim. Yeşil soğan ve maydanozu ayıklanıp yıkadıktan sonra doğrayalım. Lolaz (börülce) ve yeşillikleri karıştıralım. Üzerine limon suyu ve nar ekşisini ilave edelim. Tuz ve biberi ekleyelim. Karıştıralım ve servise alalım. Afiyet olsun.

#​Göbeklitepe
#Şanlıurfa
#Örencik Köyü
5 yıl önce