|

Geçmişin tadını yaşatmalıyız

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu , çocukluğundaki bayramları Yeni Şafak’a anlattı.

Yasemi Asan
04:00 - 5/06/2019 Çarşamba
Güncelleme: 14:22 - 5/06/2019 Çarşamba
Yeni Şafak
Mehmet Muharrem Kasapoğlu
Mehmet Muharrem Kasapoğlu

Herkesin özlemle dile getirdiği “Nerede o eski bayramlar” temennisini Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu da çocukluğundan örneklerle dile getirdi.

Arife gecesi başucuna koyduğu bayramlık ayakkabısı ile uyuduğunu söyleyen Kasapoğlu, “Bu kapı kapı dolaşmaların ardından soluğu bakkalda alıp, çatapat, torpil gibi dönemin oyuncaklar alarak sokaklarda patlatırdık. Ya da toplanan harçlıklar, sokaklarda gezen seyyar satıcılardan alınan pamuk şekeri, kağıt helva, macun gibi yiyeceklere giderdi. Bütün bunları hatırladıkça insan kendi kendine, ‘Nerede o eski bayramlar?’ diye sormadan geçemiyor doğrusu” dedi. “Çocukluğumda şimdiki gibi her semtte, her mahallede kolayca ulaşılabilecek spor tesisleri yoktu” diyen Kasapoğlu, “Tek kanallı Türkiye’de, TRT’de yayınlanan Beyaz Gölge dizisinden etkilenerek, biz de mahallemizde inşaatlardan topladığımız tahtalarla bir pota yapmıştık. O dönemler öyle basketbol topuna veya futbol topuna sahip olmak da kolay değildi. Arkadaşlar arasında topladığımız paralarla bakkaldan aldığımız plastik toplarla sürekli futbol ve basketbol maçları yapardık” diye konuştu.

BAYRAM İLAHİ ARMAĞAN

Spor Bakanı Kasapoğlu, çocukluğundaki bayramları Yeni Şafak’a anlattı. Bakan Kasapoğlu, “Bayramlar, millet olma bilincinin en üst seviyede yaşandığı, birlik ve beraberliğin, dostluk ve kardeşliğin güçlendiği, birbirimizi Allah için sevdiğimiz, gönülleri daha çok açtığımız ilahi armağanlardır” dedi.

BAYRAM BAYRAMDI, TATİL TATİLDİ

Çocukluğunun geçtiği 1980’li yılları, günümüzdeki gibi her şeye kolayca ulaşılabilen yıllar olarak anlatan Kasapoğlu, “Biraz klişe olacak ama benim çocukluğumda bayramlar gerçek anlamda bayram olarak yaşanırdı. Biz çocuklar mahalleyi mahalle biz çocukları hissederdi. Bayram bayramdı, tatil tatildi. Yani bayramlar, tatil değil, akraba, eş, dost, komşuları ziyaret, gidilenlerin iadeiziyarette bulunmalarını beklemekti. Tanrı misafiri olarak herkes birbirine sevinç taşırdı” dedi.

SOLUĞU BAKKALDA ALIRDIK


“Bayram öncesi yeni kılık kıyafetler alınır, bayramda o tertemiz kıyafetler giyilirdi” diyen Kasapoğlu, “Bayram sabahı erkenden kalkılır, bayram namazına sevinçle coşkuyla gidilir, dönüşte ailece kahvaltı edilir ve önce aileler aralarında bayramlaşırdı. Ardından da çocuklar için belki de en keyifli anlar ondan sonra yaşanırdı. Kendimizi sokağa atıp, ev ev, kapı kapı dolaşıp komşularımızla bayramlaşırdık.

BAŞUCUMDA AYAKKABI İLE UYUDUM

Belki de bu dolaşmaların en heyecanlı yanı, komşularımızın vereceği harçlık veya şekerleri toplamaktı. Bu kapı kapı dolaşmaların ardından soluğu bakkalda alıp, çatapat, torpil gibi dönemin oyuncaklarını alarak sokaklarda patlatırdık. Ya da toplanan harçlıklar, sokaklarda gezen seyyar satıcılardan alınan pamuk şekeri, kağıt helva, macun gibi yiyeceklere giderdi. Bütün bunları hatırladıkça insan kendi kendine, ‘Nerede o eski bayramlar?’ diye sormadan geçemiyor doğrusu” şeklinde konuştu.

Kasapoğlu, yeni alınan ayakkabıları arife gecesi başucuna koyarak uyuduğunu da anlattı.

TUĞLADAN KALEYLE MAÇ

İstanbul Fatih’te büyüdüğünü söyleyen Kasapoğlu, “Sur içinde büyüdüm. Sur içi demek dünyaya gözünü açar açmaz tarihi hissetmek demek. Mekanlar biraz sıkışık ama biz çocukların her yerde önceliği vardı. Tabi benim çocukluğumda şimdiki gibi her semtte, her mahallede kolayca ulaşılabilecek spor tesisleri yoktu. Ancak bizim şansımız sokaklarda rahatça oynayabilmemiz, ailelerimizin de gönül rahatlığıyla buna izin vermeleriydi. Yani belki şimdiki gibi tesisler yoktu ancak bizler yola koyduğumuz iki tuğla ile kaleler yapıp, rahatça futbol oynayabiliyorduk” dedi.

İNŞAAT TAHTASINDAN POTA

Sokakların önce kendilerinin olduğunu belirten Kasapoğlu, “Ayrıca, bizim kuşağın etkilendiği, belki de Türkiye’ye basketbolu sevdiren Beyaz Gölge adlı bir dizi vardı. Tek kanallı Türkiye’de, TRT’de yayınlanan Beyaz Gölge dizisinden etkilenerek, biz de mahallemizde inşaatlardan topladığımız tahtalarla bir pota yapmıştık. O dönemler öyle basketbol topuna veya futbol topuna sahip olmak da kolay değildi. Arkadaşlar arasında topladığımız paralarla bakkaldan aldığımız plastik toplarla sürekli futbol ve basketbol maçları yapardık. Hele başka mahallelerle yaptığımız maçlar, kıyasıya mücadelelere sahne olurdu” diye konuştu.

BAYRAM ZİYARETTİR

“Bayramlar ilahi armağanları hediyelerdir. Bu çok özel günlerde sevinci çoğaltmalı, umudu, dayanışmayı büyütmeliyiz. Kaç akrabayı, kaç dostu ziyaret ettiğimiz son derece önemli” diyen Kasapoğlu, “Geçmişe özlem duymak yerine o lezzeti, o tadı bugün de yaşatmalıyız. Yani Ramazan Bayramı’nın manevi iklimini hissederek, birlik ve beraberliğimizi, dostluk ve kardeşliğimizi daha da pekiştirerek, bayramları daha da güzelleştirebiliriz. Şükürler olsun bu sevinci büyük ölçüde milletimiz yaşıyor. Unutmayalım bayram ziyarettir...” ifadesini kullandı.

GÖNÜL ALMAK İÇİN EŞSİZ BİR İMKAN

Bayramların aile ve toplumsal bağları güçlendirdiğini dile getiren Kasapoğlu, “Sevgiyi, saygıyı, hürmeti kardeşliği gün yüzüne çıkarır. Bayramın tatil oluşu bütün zamanı ziyaretlere, kucaklaşmaya, el öpmeye, gülümsemeye, sevinci yaymaya ayırmak içindir. Akrabalar, komşular ziyaret edilir, tadına doyulmaz sohbetler edilir. Aynı binada oturan komşular bile birbirine selam vermiyorsa komşuluk hukukuna riayet etmiyor demektir. İşte gönül almak, gönüller almak için eşsiz bir imkan bayram. Ramazan Bayramı herkese huzur ve mutluluk getirsin” şeklinde konuştu.

BAKAN KASAPOĞLU’NUN MUTLU GÜNÜ

  • Kasapoğlu'nun, eşi Betül Kasapoğlu, Ankara'daki bir hastanede doğum yaptı. Bir erkek çocuk babası olan Bakan Kasapoğlu'nun bir oğlu daha dünyaya geldi.


#Ramazan
#Bayram
#Mehmet Muharrem Kasapoğlu
5 yıl önce