|

Gündelik hayatın içinden dramatik hikâyeler

Selvigül Kandoğmuş Şahin’in son hikâye kitabı “Senden Daha Güzeli Yok” okurla buluştu. Yazar, içinde yaşadığımız güncel hayatın dramatik gerçekliğini etkileyici bir dil ve anlatım özelinde şekillendirmesiyle benzerleri arasında farklılaşıyor.

00:00 - 16/07/2022 Cumartesi
Güncelleme: 16:58 - 16/07/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
MUSTAFA NURULLAH CELEP

Günümüz hikâyeciliğinde gündelik hayatın gerçeklerinden bahseden metinlerin varlığı sınırlıdır. Hikâyeciler daha çok muhayyel bir öykü evreninden soyut “kaçış metinleri” yazmakla yetiniyor ve gerçeğe sadakatle bağlı ürünler ortaya koymuyorlar. Ne ki durum/vaziyet böyle de olsa nadirattan yazarlar, hikâyelerinde “gerçeğin türküsünü” söylemeye devam ediyorlar. Bu nadir/istisnai yazarlar içinde denemeci-hikâyeci yazar Selvigül Kandoğmuş Şahin, son hikâye kitabı Senden Daha Güzeli Yok adlı eserinde (Okur Kitaplığı, Nisan 2022) içinde yaşadığımız güncel hayatın dramatik gerçekliğini etkileyici bir dil ve anlatım özelinde şekillendirmesiyle benzerleri arasında farklılaşıyor.

ALT TABAKA İNSANLARIN DRAMI

Şahin, kitabının ilk bölümünde daha çok alt tabaka ve mağdur edilmiş genç diyebileceğimiz insanların dramına eğiliyor. Örneğin “Uğrun uğrun kaş altından bakınca” hikâyesinde Şahin, kâğıt toplayıcısı bir hikâye kişisinin platonik aşkını konu edinir. Bu kişi annesi tarafından terk edilmiş ve mütevazı bir barakada kitaplarla yaşamaktadır.

Bu insanlar modern dünya tarafından yara almış, Modernizm’in gadrine uğramış mağdur kişilerdir. Yoksuldurlar ve yoksullukla mücadele içindedirler. Örneğin “Tüm sokaklar denize açılır”ın Hüseyin’i de bohem yaşayışı içinde kırık bir hayat yaşar. Hocasının, annesinin desteği ve dualarıyla bataklıktan kurtulmak için belli-belirgin bir samimi çırpınış içindedir.

Genel olarak Selvigül Kandoğmuş Şahin’in kalemi, kırık ve mağdur edilmiş hayatlara odaklanır. Oralardan bir dram çıkarır yazar. Çıkarırken de duygu yüklü anlatımını hiç elden bırakmaz. Oldukça şiirli ve estetik bir kalemi vardır. Yazarken ressam oluşundan mülhem, kartpostallara özgü İstanbul manzaraları çizer. Görsel yazınsal bir yeteneği vardır. Anlatırken resim oluşturur ve bu sayede okuyucunun görsel imgelemini doyurucu bir çalışması vardır. Bu duygu içre anlatım, samimiyet içerdiği için de okuyucu hikâye kişileriyle özdeşlik kurmakta zorlanmaz. Hikâyeyi bir de bu sayede okuyucu yaşar, hisseder ve tecrübe eder. Burada bir nevi “öz-dramatizasyon” diyebileceğimiz bir yaşantı deneyimi mevcuttur. Buna empatik bir duygudaşlık da diyebiliriz.

KIRIK HAYATLARIN HİKÂYECİSİ

Yazarın sonraki hikâyeleri olan “Çöl ve Kuyu”, “Fenomenin Ölümü”, “Leke”, “Sükûn bulmanız için…”, “Covid 19 Sorgu Odası” metinlerinde de modern yaşamanın açmazlarına odaklanır Şahin. Genel olarak Şahin’in kalemi, “çıkmazdaki insanın” sorunlarına odaklıdır. Bu insanlar, ya umduğunu bulamamış bir işçi-göçmen, ya bohem yaşayışı için bir sorunlu figür, ya da modern dünyanın belalarına maruz kalmış mağdur kişilerdir. Buradan hareketle, daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, yazarın hikâyeleri bilinçaltının soyut ve dipsiz karanlığından bahsetmek yerine, somut ve gündelik hayatın içinden meselelerin konuşulduğu/tartışıldığı ve insanoğlunun dünya imtihanına dair problematik içeren metinlerdir.

Şahin’in kaleminin bir diğer özelliği de hikâye kişilerinin inançlı ve inançlarıyla dünya arasında mücadele veren içtenlikli karakterler olmalarıdır. Bu hikâye kişilerinin dillerinden dua ve niyaz hiç eksik olmaz ve Allah’a samimiyetle yönelirler. Dünya hayatının sorunlarıyla baş edebilmeye dair sağlam bir tutamak noktasıdır dua bu anlamda. Bu kişiler inançlı ve mütedeyyin özellikte insanlardır ve çoğunlukla da evlatlarını dünya bataklığından kurtarmak için çaba sarf ederler.

FARKLI BAKIŞ AÇILARI

Şahin hikâye kitabının ikinci bölümünde “görme”, “bakış açısı” sorununa odaklanır. Hiçbir şeyin gördüğümüz gibi ya da göründüğü gibi olmadığını, bakış açılarına göre değişen gerçeklerin olabileceğini, dışarıdan gördüğümüz insanlara önyargıyla yaklaşmamak gerektiğini, hikâye formatında tartışır ve hikemî yönü güçlü metinler ortaya koyar. Bu metinlerin bir diğer özelliği de geleneksel ile moderni buluşturma çabasıdır.

MELODRAMATİK ANLATIM

“Derviş Kedi Gültekir” ve “Sen de gitme” hikâyeleri, duygusal anlatım bazında ele alabileceğimiz kitabın en zayıf iki halkasını oluşturuyor. Şahin, bu iki hikâyede melodramatik bir dil ve üslupta aşırıya kaçtığını, bu iki hikâyenin duygu dozunun, yani kantarın topuzunun biraz fazla kaçtığını ifade etmek mümkündür. “Derviş Kedi Gültekir” hikâyesi, kişileştirme sanatına göre biçimlendiği halde, yazarın hikâyeyi aktarırken duygu-yoğun bir anlatımı tercih ettiğini, bu tercihte de bir iskelet olarak somut olayı anlatmak yerine okuyucuların duygularına fazla abandığını söyleyebiliriz.

“Sen de Gitme” hikâyesi de bu duygu-yoğun anlatımdan payını alır ve duygusal seslenişler, nidalar, yakarışlar, içlenmeler ve dualarla annenin kıza, kızın anneye yönelik duygu-içre dokunaklı haykırışlarıyla metin sonlanır. Burada bir hikâye anlatmak yerine duygu-durum betimlemesi söz konusudur. İçli-duyarlıklı bir anlatıcıdır Şahin. Hikâye kişileriyle arasına mesafe koymaz, samimiyet ve doğallıkla okuyucunun anlatılanla özdeşlik kurmasını sağlar.

Hasılı kelâm, yazarın 6. hikâye kitabı “Senden Daha Güzeli Yok” adlı eseri, soyut ve içe doğru yönelen, olaysız ve somut hikâye kişilerinden yoksun bugünün modern öykü atmosferinde, asıl ve esaslı ihtiyacımız olan gündelik hayatın içinden ve ortasından somut hikâye damarıyla benzerleri arasındaki farklılığını daha bir belirginleştiriyor.

#Selvigül Kandoğmuş Şahin
#hikaye
#yazar
2 yıl önce