|

Kabe gibi Aksa’ya da sahip çıkmalıyız

Dinler tarihinin en kanlı serüvenlerinin yaşandığı Kudüs, bugünlerde yine kan ve gözyaşıyla yıkanıyor. Bütün ilahi dinler için kutsal olan topraklarda sulh yakın zamanda sağlanacak gibi görünmüyor. Etrafı mübarek kılınan Mescid-i Aksa’nın ve Kudüs kentinin İslam, İsevilik ve Musevilik için ne anlama geldiğini Dr. Erkan Aydın’a sorduk.

00:00 - 21/05/2021 пятница
Güncelleme: 05:48 - 21/05/2021 пятница
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv
HAZIRLAYAN: ZEYNEP BETÜL ERHUN
İlk kıble olması ve Miraç olayının gerçekleştiği yer olması nedeniyle Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar için önemli olduğunu biliyoruz. Bunlarla beraber Mescid-i Aksa’nın İslam dünyası için önemi nedir?


  • Kudüs’ün Müslümanlar nazarındaki önemini artıran birçok neden var. Bunlardan ilki ve en önemlisi Yüce Allah tarafından Yüce Kitabımız’da Mescid-i Aksa ve çevresinin mübarek kılındığının belirtilmesi ve bu toprakların “el-Arzu’l-Mukaddese” yani mukaddes toprak olarak adlandırılmasıdır. Rabbimiz’in bu topraklara bizatihi değer atfetmesi, bu toprakların biz Müslümanlar için de değerli olması için yeterlidir, çünkü kulluk mutlak itaati ve teslimiyeti gerektirir. Hepimizin bildiği gibi Mescid-i Aksa’nın diğer bir önemi miracın konağı olmasından kaynaklanmaktadır.
    Oysa, Rabbimiz dileseydi Hz. Muhammed (sas)’i Kabe’den de miraca yükseltirdi. “Miracın Konağı Arz-ı Mukkaddes Kudüs” kitabımda da belirttiğim gibi Mirac hadisesinin Mescid-i Aksa’dan gerçekleşmesi, Hz. Peygamber’in tüm peygamberlere mirasçı olduğunu ve Hâtem-ül-Enbiyâ yani peygamberlerin sonuncusu olduğunu tescil eden bir olaydır. Mescid-i Aksa ayrıca Hicret’ten 16 ay sonra Kabe’ye çevrilene kadar Müslümanların ilk kıblesiydi.
    Kıblenin ilk önce Mescid-i Aksa olmasının sebebinin Hz. Peygamber’e (sas)’e gelen vahyin kendinden öncekileri de sahiplenerek bu duruma dikkat çekmek olabileceğini düşünüyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da sık sık dile getirdiği gibi, Kudüs neden “kırmızı çizgimiz”?

Kudüs, Mescid-i Aksa’dan ötürü biz Müslümanlar için kırmızı çizgidir. Yukarıda açıkladığım sebeplerle kutsaldır ve tüm Müslümanlar Kabe gibi Mescid-i Aksa’ya da sahip çıkmalıdır.

Hristiyan ve Yahudiler için anlamı ne bu kentin ve Mescid-i Aksa’nın?

Kudüs ve çevresi Hz. İsa’nın yaşadığı ve peygamberlik yaptığı yerdir. Nasıra bölgesinde ikamet eden Hz. Meryem, Hz. İsa’yı Beytülahm’de bulunan bir mağarada, ki IV. yüzyılda üzerine Doğuş Kilisesi inşa edilmiştir- dünyaya getirmiştir. Hz. İsa’nın Kudüs’te son üç gününü geçirdiği yerlere özel bir dini önem atfedilmekte ve Hristiyanlık’ta hac güzergahı olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, Hristiyanlık inancına göre İsa Mesih’in, yeniden yeryüzüne gelip buradan Cennetin Krallığı’nı ilan edeceğine inanırlar.

  • Kudüs, Yahudiler için ise en kutsal şehirdir. Şehrin Yahudiler için kutsallığı Süleyman Mabedi’nden, mabedin kutsallığı “kutsallar kutsalı” bölümünden, bu bölümün önemi de Ahit Sandığı’ndan kaynaklanmaktadır.
    Hz. Musa ile beraber Mısır’dan Filistin’e getirilen ve Kubettü’s-Sahra’nın olduğu yere gömülen Ahit Sandığı üzerine Süleyman Mabedi inşa edilmişti. Ancak Babil baskınından sonra bu mabed yıkıldı ve Ahit Sandığı bir daha bulunamadı. Yerine yapılan II. Mabed’in de yıkılmasıyla sadece batı duvarının yedi sırası ayakta kaldı.
    Bu duvar Rabb’ın nazarıdır ve bu nedenle kutsaldır. Dini kutsiyetinin yanısıra Yahudilik üzerinden bir millet bilinci inşa etmek isteyen bazı siyasi gruplar için politik bir araç olarak görülmektedir.

Osmanlı sevgi ve hoşgörüyle yönetti

Türkiye’nin sadece inanç olarak değil tarihsel olarak da Kudüs’le çok güçlü bağları var. Kudüs’teki ve Mescid-i Aksa’daki Osmanlı mirasından bahsedebilir misiniz biraz?
  • 1517’de Yavuz Sultan Selim’le birlikte Kudüs’te Osmanlı hâkimiyeti başlamış ve 1917 İngiliz işgaline kadar 400 yıl devam etmiştir. Ecdadımızın farklı kültürlere, inanışlara ve medeniyetlere gösterdiği saygı ve hoşgörü yüzyıllar boyunca Kudüs’teki barışın anahtarı olmuştur. Gerek Kutsal Kabir Kilisesi’ndeki statü gerekse Ağlama Duvarı’nın tahsisi Osmanlı’nın barışı nasıl tesis ettiğine güzel örneklerdir. Osmanlı Devleti’nin Kudüs’e atfettiği dinî değer burada yapılan sanat ve mimari çalışmalarında da kendisini açıkça göstermektedir. Kutsal şehirde Kanûni döneminde tamir faaliyetleri yapılmış, şehir surları ve kapıları yeniden inşa edilmiştir. İnşası beş yıl süren surlar günümüze kadar gelmiştir. Ayrıca Kanuni, Kudüs Kalesi ve kalenin girişindeki Kanuni Namazgâhını ve kale içinde bulunan Lala Mustafa Paşa Camii’ni yaptırmıştır. Su projeleri, Kanuni döneminde hayata geçirilen önemli eserlerindendir. Sultan Abdülaziz döneminde kültürel olarak pek çok değişim yaşayan kentte Sultan II. Abdülhamid döneminde ise pek çok imar ve tamir faaliyeti gerçekleştirilmiştir.

#​Kabe
#Mescid-i Aksa
#Kudüs
#İslam
#İsevilik
#Musevilik
3 лет назад