
Çocukluk tutkusu olan topacın peşinden giden yazar ve ressam Remzi Karabulut, topaç resimleri yapıyor ve aynı zamanda topaç biriktiriyor. Bu eski oyuncağın yazılı bir tarihi olmadığını söyleyen Karabulut, bugünün çocuklarının topaçla paylaşmayı, bedensel hareketi hatırlayacağını ve yeniden toprağa basacaklarını söylüyor.
Alalı, Angırşak, Arşak, Cicoz, Çini, Bozanak, Bireyme, Deleme, Dönbaba, Fırıldak, Fırdöndü, Kaytan, Tutturamanço, Vızırdak, Yanardöner... Bu isimleri hatırladınız mı? Bunlar Anadolu’nun farklı bölgelerinde topaça verilen isimler. Ressam, yazar ve koleksiyoner Remzi Karabulut’un hayatından topaç hiç çıkmamış. Hem resimlerini yapıyor hem de koleksiyonunu. Uzun yıllardan beri onları biriktirmeyi, tarihini araştırmaya devam ediyor aynı zamanda farklı şehirlerde sergiler açarak topacı çocuklar ve gençlerle yeniden tanıştırıyor. En son topaçlarıyla birlikte Mersin’deki Tarsus
Amerikan Koleji Sadık Paşa Konağı’nda bir sergi açtı. Topaç koleksiyonunda camdan, taştan, ahşaptan, mermerden, demirden, gümüşten ve altından üç bine yakın topacı olan Karabulut, topacın öyküsünü anlattı...
EVRENSEL BİR OYUNCAK
- Topaçlarla ilgili koleksiyon yapmaya nasıl başladınız?
- İlkokula başlamadan önce çatlak bir topacım oldu, ama ipi yoktu ne yazık ki. İpim olmayınca da tek elle döndürmeye başladım. Öyle hırs yaptım ki, gün geldi iple döndüren arkadaşlarımı yener oldum. Daha sonra başka başka topaçlarım oldu. Yıllar sonra yaptığım, yaptırdığım, hediye aldığım topaçlara kavuştum. Bu evrensel oyuncağın sonsuz bir çeşitlilikte olduğunu görünce de koleksiyonumu büyütüp geliştirdim sürekli.
- Koleksiyonunuzda ne türde topaçlar var?
- Ahşap, taş, cam, toprak, madeni, seramik, mermer, gümüş gibi malzemeden olanlar var. Boy boy bunlar tabi. İple döneni var, ipsiz döneni var. Elektriklisi, pillisi var… Aynı zamanda küçük modellerin heykellerini de yaparak izleyiciye sanatsal bir deneyim yaşatma çabası içindeyim.
GEÇMİŞİ BUGÜNE TAŞIYOR
Paylaşmayı, bedensel hareketi, toprağa basmayı sağlıyor bize. Geçmişi taşıyor bugüne. Yaratıcı zekâya sahip çocuklara gizilgüç oluyor. Bir oyuncağın nasıl sanatsal bir objeye döndüğünü görüyor ve kendilerini keşfediyorlar. Yaş ve cins ayrımı olmadığı için herkes tarafından ilgi görüyor ve mutlaka eğlenceli bir tarafı ele alınabiliyor.
ORTAK NOKTALARI DÖNMELERİ
Her ülkenin kendine özgü boy, renk ve biçimleri var. Ama tamamının ortak noktası dönüyor olması. Bu yönüyle evrensel bir oyuncak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
ONLARCA FARKLI İSMİ VAR
Ben ulaşabildiklerimi bir araya getirdim. Alalı, Angırşak, Arşak, Cicoz, Çini, Bozanak, Bireyme, Deleme, Deveran, Develeme, Deveme, Değirme, Düğeme, Doma, Dönbaba, Dönergeç, Fırıldak, Fırdöndü, Fıçı, Fırfıra, Fırfırk, Fıtça, Firmen, İştifan, Mozak, Katır, Kaytan, Kiriştek, Köçek, Kirmen, Kirildek, Muzip, Mozik, Pımpır, Pırfangaç, Totik, Topaç, Tendürük, Tutturamanço, Vızırdak, Vızıldak, Vızık, Vızvız, Yanardöner, Zoba.... Benim bildiğim ve bir araya getirdiğim isimler bunlar. Farklı isimler bilenler bana ulaşırsa çok memnun olurum.
Kayıt altına alınmış yazılı bir tarihçesi yok ne yazık ki bu güzel oyuncağın. Büyük olasılıkla erkek çocukların sokağa çıkıp oynamasıyla başlıyordur topacın tarihi. Daha çok Asya, Avrupa, Antik Yunan, Roma ve Çin oyuncağı olduğunu biliyoruz yalnızca. Tarihi değeri olan varlıklar gibi ne yazık ki topacı ileride önem kazanır diye alıp uzun süre koruyan olmamış. Dolayısıyla her yüzyıla tanıklık eden bir modele kavuşmak mümkün değildir. Yuvarlak bir taşın delinip kalem inceliğinde bir dal parçasının saplanması ve ipsiz döndürülmesiyle başlandığını yazıyor kimi kaynaklar. Kimi kaynaklar da, dönen nesne düşmez mantığıyla yola çıkarak, topacın doğuşunun suda sektirilen taştan geldiğini belirtiyor. Anadolu’da da topaç, tahta attan yaptığımız oyuncak kadar eskidir.
Bu obje dünyanın ilk üç oyuncağından biri. Hiçbir zaman gündemden düşmedi. Dönüyor olması nedeniyle kimi felsefelerle de ilişkilendirilebilir rahatlıkla. Benim için büyük bir ilham kaynağı elbette. Siz onu düşündükçe, düşledikçe yeni üretim olanakları için kapı aralar size. Öyle çağdaş bir yapıya sahip. Ben de meraklı bir izleyici ve okur olarak bundan sonra neler üretirim diye heyecanla takip ediyorum kendimi.










