|

Yeni tercümesiyle yeniden Mukaddime

İbn Haldun’un beş ayda yazdığı Mukaddime’nin yeni tercümesi Cemal Aydın tarafından yapıldı. Bu önemli eser pek çok toplumun aydın kesimine ve devlet yöneticilerine yeni ufuklar açmıştır.

04:00 - 15/02/2022 Salı
Güncelleme: 04:45 - 15/02/2022 Salı
Yeni Şafak
Mukaddime gibi kitaplar, okurken emek isteyen, dikkatle incelenmesi ve notlar alınması gereken eserlerdir. Böyle ciddi bir eseri, roman okur gibi değil de, sabırla ve sindirerek okumak icab eder.
Mukaddime gibi kitaplar, okurken emek isteyen, dikkatle incelenmesi ve notlar alınması gereken eserlerdir. Böyle ciddi bir eseri, roman okur gibi değil de, sabırla ve sindirerek okumak icab eder.
BELKIS İBRAHİMHAKKIOĞLU

İslâm dünyasının yetiştirdiği ve bütün dünyada adından söz ettiren büyüklerimiz vardır. Hz. Mevlâna, İbn Rüşd, Fârâbî, İbn Sinâ, Attâr ve daha niceleri gibi. İbn Haldun denince akla onun bütün dünyaca kabul gören eseri Mukaddime gelir. Her ülkenin seçkin aydınları, yazarları ve kültürlü yöneticileri, bu eseri saygıyla anarlar. Mukaddime, sadece entelektüellere değil, devlet yöneticilerine de seslenir. Aydın kesimine yeni ufuklar açtığı gibi, devlet yöneticilerine de iyi bir yönetimin yollarını gösterir.

Ocak ayı başında Mukaddime’nin yeni bir tercümesi okurlarla buluştu. “Mukaddime” üst başlığı ile “Evrensel Tarihe ve Toplum Bilimlerine Giriş” alt başlığını taşıyan tercüme, Cemal Aydın imzasını taşıyor. İbn Haldun’un beş ayda yazdığı Mukaddime’yi, kendisi beş katından daha fazla bir sürede çevirmiş. Biz Cemal Aydın’ı, “İslâm’ın Güleryüzü”, “Mantıku’t-Tayr/Kuşların İlâhisi”, “Fîhi Mâ Fîh” gibi tercümelerinden ve özellikle Garaudy çevirilerinden tanıyoruz.

Cemal Aydın, Mukaddime’nin Arapça üç ayrı baskısını, Fransızca dört farklı tercümesini ve bir İngilizce çevirisini de dikkate alarak bu çalışmayı yapmış. Titizlikle yapılmış tercümeyi sanki bizim dilimizde yazılmış gibi okuyoruz.

ABD EKONOMİSİ İÇİN REFERANS

Mütercim, “Eser Hakkında” başlığıyla Mukaddime’yi tanıtıyor ve özetle şu noktalara değiniyor:

ABD ekonomisini derleyip-toparlayan ve iki dönem başkanlık yapan Ronald Reagan, ülkesinin ekonomisini düzeltmede Mukaddime’den çok yararlandığını itiraf etmişti. İngiliz ekonomisini ayağa kaldıran Başbakan Margaret Thatcher’ın da Mukaddime’yi yanından hiç eksik etmediği biliyoruz.

Roger Garaudy, “İslâm Medeniyetinin İnsanlığa Katkısı” adlı kitabında Mukaddime’yi “Anıt Eser” olarak değerlendiriyor ve İslâm’ın Karl Marks’ı olarak nitelendirdiği İbn Haldun’u, aynı zamanda; “Descartes’ın, Montesquieu’nün Öncüsü, Bilimsel Tarihin ve Sosyolojinin Kurucusu, Çağını Aşan Bir İktisatçı” olarak takdim ediyor.

Dört ciltlik bir İslâm tarihi yazmış olan Philippe K. Hitti ise şöyle diyor: “İbn Haldun, İslâm âleminin yetiştirdiği en büyük filozof ve tarihçi, bütün insanlığın da gelmiş geçmiş en büyük düşünürlerinden biridir.”

Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Kofi Annan ise şu değerlendirmede bulunuyor: “Sadece İbn Haldun ismi bile, İslâm Tarihinin ne kadar parlak bir ilim çağı yaşadığının göstergesidir.”

ESERE BÜYÜK ÖVGÜ

Bir numaralı tarih felsefecisi olarak bilinen Arnold Toynbee de İbn Haldun hakkında şu tespiti yapıyor: “Hiç şüphesiz Mukaddime, kendi türünde, bugüne kadar hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiçbir zihnin ortaya koyamadığı en büyük eserdir”.

Doktorasını Mukkadime üzerine yapmış olan felsefeci Prof. Dr. Ahmet Arslan, Mukaddime’nin önemini şu sözlerle dile getiriyor: “İslâm’la, İslâm kültürü veya uygarlığıyla ilgili hangi konuda araştırma yapacaksanız yapın, İbn Haldun’a başvurmadan, onun bu konuyla ilgili düşüncelerini bilmeden, görmeden doğru bir yerden başlayamazsınız ve doğru bir yere varamazsınız. İslâm’da ister siyaset, ister hukuk, ister felsefe, kurumlar veya halifelik çalışın, önce İbn Haldun’a bakmak zorundasınız. İslâm’da ekonomi, şehircilik, ticaret, eğitim, hatta edebiyat veya şiir mi çalışmak istiyorsunuz, yine önce İbn Haldun’un bu konularda ne dediğine bakacaksınız. İbn Haldun’u bilmeden, onun bakış açısını esas almadan, İslâm’la ilgili hiçbir konuyu iyi çalışamazsınız.”

Ünlü tarihçimiz Naîmâ da, Mukaddime’yi şu ifadelerle övüyor: “Mağripli İbn Haldun’un Arap Tarihi, en üstün eserdir. Bu eserin giriş kısmı olan Mukaddime, ilim cevherleriyle dolu bir hazine sandığı gibidir.”

14. yüzyılın İslâm ülkelerini, bilhassa Endülüs ve daha özel olarak da Kuzey Afrika’da yer alan müslüman memleketleri bütün yönleriyle ele alan ve o dönemin tam bir panoromasını çizen Mukadddime’yi bir makaleyle anlatabilmek mümkün değil. İbn Haldun, kendi dönemindeki bütün ilim dallarından tutun da, tarım ve ticarete kadar uzanan her meslek hakkında ayrıntılı bilgiler veriyor.

İbn Haldun, Mukaddime’sinde kendi kanaatlerini, yöneticilere tavsiyelerini, hikâyelerle de süslüyor. Bunlardan bir örnek:

“Behrâmoğlu Behrâm’ın hükümdarlığı zamanında -Zerdüşt dininin en üst rahibi olan- Môbez, hükûmetinin adaletsizliğinden duyduğu hoşnutsuzluğu ve bu adaletsizliğin devlete neye mal olacağını kestiremeyen öngörüsüzlüğünü hükümdara dolambaçlı bir şekilde ifade etmek istedi. Bunu bir baykuşun ağzından ibretlik bir hikâye şeklinde dile getirdi. Çünkü kral az önce bir baykuşun ötüşünü duymuş ve Môbez’e bu kuşun ne dediğini sormuştu. İşte Môbez’in dedikleri:

‘Bu, dişi bir baykuşla evlenmek isteyen bir erkek baykuş. Dişi baykuş kabul etmiş, fakat kendisinden mehir olarak keyfince ötebilmesi için Behram’ın hükümranlığında viraneye dönmüş yirmi köy istemiş. Erkek de uygun bulmuş ve eklemiş: Bu kral hükümran olduğu sürece sana yirmi değil, bin köy veririm, bundan kolay ne var?’

Bunu duyan kral irkilmiş ve Môbez’e bununla ne demek istediğini sormuş. O da ona şu cevabı vermiş:

Hünkârım, bir kralın iktidarı asıl gücüne ancak kanunlara uyarak, Allah’a, O’nun emirlerine ve yasaklarına itaat ederek kavuşur. Kanun, hükümdar sayesinde ancak gerçek değerine erer. Hükümdar, gücünü ancak insanlar sayesinde elde eder. İnsanlar ancak zenginlikle ayakta kalır. Zenginlik ancak toprağın işlenmesiyle elde edilebilir. Toprağın işlenmesi ancak adalet yoluyla gerçekleşir. Adalet, insanlar arasındaki terazidir. Allah o teraziyi kurmuş, koruyucusunu da belirlemiştir, o koruyucu hükümdardır….” (s. 423)

Bu kitapla ilgili olarak özellikle şu husus dikkate alınmalıdır: Mukaddime gibi kitaplar, okurken emek isteyen, dikkatle incelenmesi ve notlar alınması gereken eserlerdir. Böyle ciddi bir eseri, roman okur gibi değil de, sabırla ve sindirerek okumak icab eder.

#Mukaddime
#İbn Haldun
#Cemal Aydın
2 yıl önce