Baykal"ın, İklim talimatı ne oldu

00:009/03/2011, Çarşamba
G: 4/09/2019, Çarşamba
Abdülkadir Selvi

AK Parti Grubu''nun kapısını sıkı sıkıya kavrayan bir görevli "Yer yok abi" diye bağırıyordu. Basın locasının görevlisi ise "Bir kişi dahi alamam" diye sesleniyordu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, etrafında en az 10 kişilik bir grupla hareket etmekte zorlanıyordu.Seçim startının verilmesiyle birlikte yer yerinden oynadı adeta. Başta AK Parti grubu olmak üzere Meclis, aday adaylarının kuşatması altındaydı.Bir yandan da kulise istifa eden bürokratların isimleri ulaşıyordu. Bürokrasiden siyasete

AK Parti Grubu''nun kapısını sıkı sıkıya kavrayan bir görevli "Yer yok abi" diye bağırıyordu. Basın locasının görevlisi ise "Bir kişi dahi alamam" diye sesleniyordu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, etrafında en az 10 kişilik bir grupla hareket etmekte zorlanıyordu.

Seçim startının verilmesiyle birlikte yer yerinden oynadı adeta. Başta AK Parti grubu olmak üzere Meclis, aday adaylarının kuşatması altındaydı.

Bir yandan da kulise istifa eden bürokratların isimleri ulaşıyordu. Bürokrasiden siyasete çok büyük bir ilgi var. Ama aldığımız bilgiye göre Başbakan bürokraside koltukların boşaltılmasına pek sıcak bakmıyor.

AK Parti''de üç aşamalı bir sistem uygulanacak. Önce MKYK üyeleri, grup ve hükümetten temsilcilerin de yer aldığı heyet, başvuruların bir kısmını değerlendirip, eleyecek. Sonra ikinci aşamaya geçilecek. Bu kez Genel Başkan Yardımcıları ile gruptan ve hükümetten 2 temsilcinin yer aldığı bir komite, aday adaylarıyla görüşerek bir değerlendirme yapacak. Üçüncü aşamada ise Başbakan dar bir grupla listeler üzerinde çalışıp, son şeklini verecek. Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle büyük siyasi kavgalara girecek Başbakan. Bu nedenle listeleri her zamankinden daha ince eleyip, sık dokuyacak.

Bu hengâmede Başbakan Erdoğan gözüktü. Onun etrafındaki kalabalığı ise anlatmaya gerek yoktu. Böyle bir havada çıktı Başbakan kürsüye. Localarda yer bulmuş olanlar daha bir heyecanla alkışladılar Başbakan''ı. Listelere girersek sen alkışı gör o zaman der gibi bir halleri vardı. Ya listelere giremezlerse…

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Başbakan''ın ilk sözleri kadınlara ilişkin oldu. Kadına yönelik şiddeti lanetlediğini söyledi Başbakan. Alkışlandı.

"12 Haziran seçimlerinde bugünden daha fazla kadını aday göstereceğiz" deyince de alkışlandı. Ancak erkek milletvekillerinin o denli candan alkışlamadıkları belliydi.

28 Şubat''tan girdi Başbakan. O gün basının hangi talimatlarla ne tür manşetler attığından örnekler verdi.

Kalemini Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak''ın emrine vermiş, manşetlerini Çevik Bir''e tahsis etmişlerdi. Mesleğimiz açısından yüzkarası bir dönemdi 28 Şubat. Bugün ağzını bantlayanlar o gün gözlerini bağlamıştı. Gerçi basın olarak hangi darbe sürecinden alnımız ak olarak çıktık ki?

İspanya''da Albay Tejero parlamentoyu bastığında, "El Pais Anayasa''nın yanında" manşetiyle çıkan El Pais gazetesi halkı Parlamento''ya sahip çıkmaya çağırmıştı. İspanyol halkı o gün Parlamento''nun etrafında toplanarak hem demokrasiyi hem geleceğini kurtardı. Bizim gazeteler ise o sıralarda 12 Eylül Darbesi''nin faziletlerini tefrika etmekle meşguldü.

28 Şubat''ta ise çalınan düdükle, "Silahsız Kuvvetler" olarak işbaşı yaptılar, askerin gerekirse silah kullanabileceği yönünde manşetler attılar.

Şiir okuduğu için hapse düşmüş bir Başbakan''ın olduğu dönemde gazeteciler, kitap yazdıkları, muhalefet ettikleri için hapse atılıyor diyenler var ya o nedenle olsa gerek, Tayyip bey, "Şiir okuduğu için mahkum olmuş bir Başbakan olarak" diye konuşmaya başlayınca pür dikkat kesildik. "Şu an tutuklu ve hükümlü olarak cezaevlerinde mesleği gazeteci olarak kayda geçen 27 kişi var. Bu 27 kişiden bir tanesi bile gazetecilik faaliyetinden dolayı cezaevinde değil" Başbakan tek tek dökümünü yaptı. Darbenin Günlükleri''ni tuttukları için içerideydiler… Yoksa kalemimi kırarım ama darbecilerin emrine vermem dedikleri için değil.

CHP Grubunu izlemek için bu hafta her zamankinden daha fazla bir istek vardı. Yok aday olmak gibi bir düşüncem yok. Kemal Kılıçdaroğlu ile Deniz Baykal''ın nasıl birbirlerinin yüzüne bakacağını merak ediyordum. Ayrıca İklim Bayraktar, "Detayları Kılıçdaroğlu açıklasın" demedi mi? Şimdi birileri Kılıçdaroğlu''nun Mardin''de yaptığı, "Bunları konuşmadık" açıklamasını hatırlatacaklar ama Kemal Bey''in kaç defa yalanladığı şeyin doğru çıktığını da ben onlara hatırlatmak isterim.

Kendisine tacizden söz edip, kayıt cihazı isteyen Oda TV muhabiri İklim Bayraktar''ın ağzının payını verdikten sonra, Baykal''ı bilgilendirmesi gerekirken, ''bizi bu işe bulaştırma ama sen ne yaparsan yap'' tarzında bir tavır sergileyen Kılıçdaroğlu''nun, Baykal''ın yüzüne nasıl bakacağını merak ediyordum.

Deniz Baykal''la röportaj yapmış, haber takibinde kendisiyle birlikte olmuş, defalarca görüşmüş birçok bayan meslektaşı tanıyorum. Bir tekinden bile böyle bir şey duymadım. Baykal''la onlarca kez görüşen bayan gazeteciler tacize uğramıyor, ilk kez görüşen bir kadın tacize uğradığını ballandıra ballandıra anlatıyor. Ne iştir bu anlamadım. Tacize uğrayan önce eşine sonra yargıya başvurmaz mı? Bu ilk iş olarak Soner Yalçın''ı arıyor. Sonra Kılıçdaroğlu''na gidip, kayıt cihazı istiyor. Kendisiyle işbirliği yapmadığı için "Büyük balığı kaçırdı. Bundan bir cacık olmaz" diye konuşuyor.

Gazeteci büyük balık peşinde değil, büyük haber peşinde koşar. Görüşmenin sonunda İklim Bayraktar ayağa kalkıyor ve Baykal''a, "Birlikte yemek yiyelim" önerisinde bulunuyor ve "Bize gelin" ısrarında bulunuyor.

İklim Bayraktar makamından çıktıktan sonra Deniz Baykal ise arkadaşlarına, "Bu kadından uzak durun" talimatını veriyor.