Ali Kemal''i bilir misiniz? Damat Ferit Hükümeti''nin adamıydı.. Peyam-ı Sabah gazetesinde Kuva-yı Millicilere atar tutardı..

Bir gazete, onu ''mandacılık yapmış, ihanetin sembolü haline gelmiş bir adam'' diye tanıtmış..

Mandacılık ihanetse Ali Kemal gibi çok adam vardı..

Laf aramızda, İngilizlerdense, sömürge deneyimi olmayan acemi Amerikalılar şimdilik bize uyar diyenler az değildi..

Bunu şimdilik geçelim..

Ali Kemal, 1922''de İstanbul''da bir berberde traş olurken paket edilir..

Ankara''ya gönderilip Mahkemeye çıkarılacaktı..

Paket, İzmit''te Sakallı Nureddin Paşa''ya teslim edilir..

O da tutup azgın bir güruhun önüne atıvermiş.. Yani linç ettirilmiş..

Olmuş bitmiş bir olay..

Nerden çıktı şimdi Ali Kemal muhabbeti?

Şundan..

Ali Kemal''in İngiliz eşinden torunu Boris Johnson efendi, İngiliz Muhafazakar Partisi''nin milletvekiliymiş..

The Daily Telegraph''da bir makale yazmış.. Türkiye''nin AB üyeliğini savunmuş, karşı çıkanları topa tutmuş..

Hadi buna da bir aferin çakalım..

Adamı hain diye linç etmişiz..

Belki, Türkiye''yi görmemiş bir torunu bizi savunmuş..

Gerçi, Boris efendi, Ali Kemal''in torunu falan değil..

İngiliz eşinin bir başka adamla evliliğinden doğmuş.. Ali Kemal''in iki torunu var..

Diplomat Selim Kuneralp ve Sinan Kuneralp..

A. Kemal''in oğlu merhum büyükelçi Zeki Kuneralp..

"Bir hainin oğlu Cumhuriyet''te Hariciye''ye kabul edilir mi'' jurnalleri yağarken..

Milli Şef İsmet Paşa duruma el koyup, "Babası yüzünden oğlunu mu muaheze edeceğiz" deyip alicenaplık göstermiş..

Eski bir Osmanlı geleneğidir..

Sadrazam''ın kafasını alırız, malını mülküne el kor, oğlunu vezir yaparız..

Herneyse.. ''Hain'' Ali Kemal''in oğlu Zeki Kuneralp''in, 1978''de Madrit Büyükelçisi iken aracına Ermeni militanlar saldırdı.. Ne olur biliyor musunuz?

Eşi Necla Hanım şehit olur.. Emekli Büyükelçi Beşir Balcıoğlu ile birlikte..

Şu Mandacılığa dönersek..

Sadece A. Kemal değil, Kuva-yı Milliye''ye katılmış pek çok mandacı vardı..

Kara Vasıf, Halide Edip gibi.. Dahasını söyleyelim de gümbürtüye gitmesin..

İsmet Paşa da Amerikan mandasına sıcak bakıyordu..

İlk başlarda tabii..

Henüz Anadolu''ya gitmemişti.. İstanbul''da Erkan-ı Harbiye müşteşarı idi..

Mustafa Kemal Paşa ise, Anadolu yollarına düşmüştü..

İsmet Paşa, Erzurum''daki Kazım karabekir Paşa''ya yazdığı mektupta dile getirir.. ''Ben de Amerikan mandasına sıcak bakıyorum" diye..

Böyle işte..

Bunları da bilelim yani..

28 Şubat itirafları gırla gidiyor.. Meğer ne kadar çok itirafçı varmış..

Burunlarından kıl aldırmayan koca koca adamlar şimdi çıkıp..

''Pardon, yanlış yaptık'' diyorlar..

Geçmiş olsun efendiler…

Sayenizde kimilerinin kasaları ağzına kadar doldu..

Yetimin hakkı haramzadelere peşkeş çekildi..

Geride binlerce mağdur insanın ahı vahı kaldı..

Bu miras yeter de artar size..

Varın tepe tepe kullanın..

Siz değil miydiniz, meydanlarda gürleyenler?

Siz değil miydiniz, tanklar yürürken, andıçlar gırla giderken ahkam çekenler?

Siz değil miydiniz, demokrasiye kara bir gölge düşerken alkış tutanlar?

Bizler birer birer mahkemelerde yargılanırken..

Kimimiz hapisleri boylarken..

Hınzır hınzır seyredenler siz değil miydiniz?

Bakın, bakın da ibret alın..

"Beşli Çete" denilen sendika başkanları, 28 Şubat sürecinde Demirel''le temas halindeymiş..

Bunlardan biri, "Bizi Cumhurbaşkanı Demirel teşvik etti, keşke yaşanmasaydı" demiş..

Meğer Beşli Çete''nin mimarıymış Demirel..

Şimdi pişkin pişkin, ''aslında rejim tehlikesi falan da yoktu'' buyurmuşlar..

Biz biliyorduk da, siz bilmez miydiniz?

Şöyle bir geyik mevzu da var..

Isıtılıp ısıtılıp önümüze getirilir..

Güya Demirel, askeri müdahaleyi engellemek için yapmış bunları, yoksa daha kötüsünü görecekmişiz..

Şükür Erbakan gitmiş de ülke düzlüğe çıkmış..

Geçin bunları anam babam, geçin.. Hala ceremesini çekiyoruz 28 Şubat''ın.. İsmet Paşa olsaydı, "Hadi canım sende" derdi..

Sonra eklerdi:

"Sen başbakan iken iki askeri darbe oldu.. Gücün yetseydi, bunları engellerdin."

Değil mi ya…