|
Askere hayır...

Asker demokrasi dersinden bir kez daha sınıfta kaldı... Genelkurmay Başkanlığı önceki gece anayasal bir sürecin tam ortasında, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunun gecesi, “siyasi açıdan anlamsız, toplumsal açıdan dayanaksız, hukuki açıdan gayri meşru bir açıklama” yaptı.

Bir “muhtıra verme girişimi”nde bulundu.

Yayınladığı metnin sonunda yer alan “Türk Silahlı Kuvvetleri kendisine kanunlarla verilmiş açık görevlerini eksiksiz yerine getirmek konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir...” ifadesiyle “açık bir darbe, siyasi müdahale tehdidi”nde bulundu.

Amacı belli: Önce “Çankaya Kalesi”ni her koşulda savunmak, bu devlet üssünü siyasi alana kaptırmamak, ardından Çankaya''ya bir AK Partili''nin, eşi tesettürlü bir kişinin çıkmasını engellemek... Ve bunun için Anayasa Mahkemesini etkileyerek ya da hükümeti korkutarak erken seçimlere gidilmesini, cumhurbaşkanın yeni meclis tarafından seçilmesi sağlamak...

Yazık, pek yazık...

Demokrasi konusunda bu ülke bunca çabayı boşuna mı verdi? AB süreci, sivilleşme süreci boşuna mı yaşandı?

Nasıl olur da 21. yüzyılın ortasında dünyanın merkezindeki bir ülkede asker siyasete tam seçim esnasında, seçimleri etkilemek ya da engellemek için keyfi bir müdahale girişiminde bulunabilir?

Demokratik kurallardan, demokrasi fikrinden bu kadar azade bir ülke midir burası?

Durum o denli vahim o denli acıklıdır ki, o denli irrasyoneldir ki, asker bugüne kadar sürdürdüğü “meşruiyetçi müdahale tarzı”ndan bile uzaklaşmıştır.

Asker müdahale etmek için ihtiyaç duyduğu “gerginlik, kaos, kutuplaşma” olmadan, kendi ifadesiyle meşru zeminin oluşmasını beklemeden harekete geçmiştir... TÜSİAD, büyük ekonomik ve medyatik gruplar, demokratik kesim, borsa Gül''ün adaylığını krizden bir çıkış imkanı olarak görür,desteklerken asker kapalı dünyasında “detone bir şarkı” tutturmuştur...

Böylesi belki de ilk kez oluyor...

Ama bu ülkede yine ilk kez yaşanan başka bir gelişme daha var...

Türk siyasi tarihinde ilk kez bir hükümet askeri bir müdahale girişimi karşısında dik duruyor, bu girişime meydan okuyor...

Nitekim ülkede askerin bildirisiyle yaşanan “demokratik hayal kırıklığı”, hükümetin dün öğleden sonra yaptığı açıklamayla bir ölçüde “demokratik umud”a dönüştü.

Askerin “sarsılmaz kararlığımız” ifadesini, hükümet “ demokrasiyi zedeletmemek konusunda tam kararlılık içindeyiz” diyerek karşılıyordu.

Askerin kendisine bağlı bürokratik bir kuruluş olduğunu vurguluyor, Genelkurmay''ın basın üzerinden gece saat 11''da yaptığı açıklamanın kabul edilemez olduğunu söylüyordu. Bu açıklamanın Anayasa Mahkemesi''ni etkilemeyi hedeflediğini hatırlatıyor, Türkiye''deki her kurum ve kişiyi “demokrasinin yürümesini kolaylaştırmak” ödevine davet ediyordu.

Buna ek olarak 28 Şubat''ta farklı tavır almış olan birçok kanaat önderi, askerin müdahalesine televizyon ekranlarında sıcağı sıcağına itiraz ediyor, direnç gösteriyordu. Laik kesim kökenli demokrat güçlerden kurulu “Genç siviller Grubu” Taksim''de yürüyüş yapıyordu.

Geçenlerde ölen Yeltsin bir belediye başkanı olarak darbe girişimine kalkan askerin tanklarının üzerinde yürümeseydi, Rusya''nın hali bugün nice olurdu .

Bu ülke demokrasi istiyorsa, demokratikleşmek istiyorsa bunun hakkını vermeli. Anti demokratik girişimlere göğüs germeyi öğrenmeli, demokrat cepheler oluşturabilmelidir.

Korku siyasetinin yerini, uzlaşma ve cesaret siyaseti almalıdır.

İrtica bahanesi, karşı devrim gibi sanal senaryolara ülkenin artık karnı tok olmalıdır...

Askere hayır, bildiriye hayır...

17 yıl önce
Askere hayır...
Fettullah Gülen ve Neo-Haşhaşiliğin çöküşü
Yahudilik
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm