Tebrikler bizim çocuklar

Avrupa’nın assolistler ligine çıkmak için son 90 dakikasını oynayan Türk Milli Takımı ilk maçtaki 2 farklı avantajını korumak için oyuna temkinli başladı fakat oyunu çirkinleştirmedi. Saçma sapan savunma prensipleriyle arkaya yaslanmadı ve hedefine ulaştı. 60 bin taraftarının desteği ile maça hızlı başlayan Macaristan karşısında savunma güvenliğini ön planda tutarak başlayan Millilerimiz, özellikle ilk çeyrekte savunma önünde Hakan Çalhanoğlu ve Arda Güler’i kullanarak sağlıklı pas bağlantıları ile rakibin baskısını kırdığı gibi topun da kendisinde kalmasını sağladı.

İlk yarıda skoru bulan Türkiye ikinci yarıda hücum iştahı kesilen Macarlar karşısında oyunu istediği gibi yönlendirdiği gibi, maç boyunca topu ve oyunu tutma prensibinden taviz vermeyerek tarihi bir geceye imza attı.

Macarların hücumlarını karşılayarak ilk çeyrekten sonra pas bağlantıları ile hücum organizasyonları geliştiren Türkiye savunma güvenliğinden taviz vermeden hızlı ataklarla rakibini az adamla yakalama adına önemli hamleler yaptı.

Maç boyunca zaman zaman kişisel hatalar olsa da oyun disiplininden ve formasyonundan taviz vermeyen Millilerimiz, sahaya güçlü karakter koyup, bunu güçlü oyunla tamamlayınca zaten ilk yarıda istediğini elde etti.

Hakan ve Arda ile oyunun ve topun kontrolünü ele geçirdikten sonra ikinci bölgede direnci arttıran, Kerem’in önde gezgin oyunu, Oğuz’un savunmanın yanı sıra hücum organizasyonlarında yer alması, Kenan’ın ön alan baskısı ile sadece hücumu düşünen Macaristan karşısında Türkiye'nin en önemli avantajıydı.

Uğurcan’ın güven veren kurtarışlarından sonra rakibin önce baskısını kıran, sonrasında da pas oyunu ile doğru yerlerde doğru isimlerle topu buluşturan Millilerimizin bu oyunu önce penaltı golü ile taçlandı ardından Arda’nın derslik atak sonucu attığı golle maçı kopardı. Abdülkerim ile fişi çekti.

Ülke futboluyla ters orantılı böylesi bir çelişkinin yaşandığı futbol dünyamızda kısır çekişmelerin gölgesinde yol alan Milli takımımızın Dünya Kupasına katılmaması için tek koşul bu çocukların işine karışmamakla olur. "Şu niye oynamadı, bu niye çağırılmadı, bizim takımdan neden oyuncu alınmadı" gibi saçma sapan sorularla gündem oluşturmak yerine, takım olma olgusunu tavan yapan böylesi bir takıma sahip çıkmak zorundayız.

Kimse yalandan yere hariçten gazel okumasın.